Lozan Barış Antlaşması bir milletin yeniden doğuşunun göstergesi olan, Türkiye Cumhuriyeti'nin uluslararası alanda meşruiyetini kazandığı anlaşmadır. Atatürk'ü sevmeyenler, Türk milletinin zamanında İngiliz mandası olmasını hayal edenler hiç benimsemez bu anlaşmayı. Lozan'ın nasıl kan ve gözyaşı dolu senelerin ardından ve hangi şartlar altında imzalandığını düşünmeyi bir türlü akıl edemeyip yıllardan bu yana 'Lozan zafer değil hezimettir', 'Lozan aslında apaçık bir yenilgidir' diye fitneyi ve yalanı benliğinin bir parçası haline getirmiş vicdan fakiri tarihçiler ve tarihi bu tür tarihçilerden öğrenen bir takım akıldan yoksun güruh sindiremezler nedense. Çünkü onların gayeleri tarihe gömülen Sevr'i yeniden canlandırma arzusudur. Çok acınası bir limanları da var sığındıkları. O kaos ortamında 100 sene sonrası düşünülerek hazırlanmış gizli bir takım maddeler (!)Geçtiğimiz günlerde Lozan'ın yıldönümü olması münasebetiyle her sene olduğu gibi yine gündem edildi Lozan'daki gizli maddeler. Meclis'in onaylayacağı bir anlaşmayı nasıl birkaç kişi bilebilir? Tarafları az olan ve her bir tarafın kendine düşen paya razı olacağı durumlarda yapılan bir anlaşma olsa tamam diyelim lakin çok fazla taraf olan anlaşmalarda paylaşım üzerine de ancak anlaşılabilmiş ise gizli madde niye? Kimin çıkarları nasıl korunacak? Bu gizli maddelerin ifşası nasıl engellenecek? Bir türlü çözüme kavuşamayan Hatay, Musul?Kerkük, Boğazlar gibi sorunlar bir kenara bırakıldı da gizli maddeler üzerinde mi mutabık kalındı?!Başka bir iddia ise, Lozan Antlaşmasına ait orijinal metnin olmaması. Halbuki Dışişleri Bakanlığı'nda yıllarca konsolos ve büyükelçi olarak görev yapan, bakanlığın Arşiv Dairesi Başkanlığı'nda bulunan Kemal Girgin, orijinal Lozan Antlaşması belgesinin nasıl bulunduğunu 'Diplomatik Anılarla Dış İlişkilerimiz' adlı kitabında teferruatlı bir şekilde anlatmıştır. İşin şöyle bir boyutu da var. Bir iddia, iddia sahibi tarafından ispatlanır. Mantıkta önerme, ancak aksinin yanlışlığı ispatlandığında doğrulanır.Lozan'ı hezimet gören başka bir numuneyi inceleyelim."Birinci Dünya Savaşını kaybettik. Ancak, 'Kazanmış gibi!' davranarak hala kendimizi kandırmaktayız. Lozan muazzam imparatorluk mirasının han?ı yağması(yağma sofrası)dır. Türk'ün şahsında İslam'dan intikam alınarak bütün bir İslam dünyasının başsız bırakılmasıdır. Lozan'ın getirdiği; Adalarla Yunan stratejik çemberine alınmış, iktisadi kaynaklardan mahrum bırakılmış, her türlü unvan ve sıfatı yolunmuş, gayr?i tabii hudutların çizdiği küçük bir Türkiye'dir." (Kadir Mısıroğlu, Lozanda Manevi Kayıplar, 17 Ekim 2009). Başarısızlığa kanıt için durmadan öne sürülen Batı Trakya'nın, On iki Ada'nın ve Kıbrıs'ın Lozan'da terk edildiğini iddia etmek mantıklı değildir. Çünkü Batı Trakya Balkan Savaşlarından sonra zaten Yunanistan'a verilmiş, On iki Adalar ise Trablusgarp harbinin ardından İtalyan işgaline uğramış ve jure olarak her ne kadar Osmanlı toprağıysa da, facto olarak bir İtalyan toprağıdır. Kıbrıs da her ne kadar Devlet?i Ali tarafından Osmanlı coğrafyasında addedilse de, adanın yönetimi 1878'de İngilizlere verilmiştir. Diğer yandan patrikhanenin Türkiye dışına çıkarılması kabul ettirilememiş, ancak patriklğin ekümeniklik statüsü alınmış, siyasi ve yönetsel bütün hak ve yetkilerinden arındırılarak sadece Ortodoksların dini işlerini yerine getirmek amacıyla İstanbul'da kalmasına izin verilmiştir. Musul?Kerkük meselesi de kaderine terk edilmemiş taraflar arasında ikili müzakerelere bırakılmıştır. Kaldı ki uluslararası siyasette bir kural vardır: Hiçbir zaman masadan isteklerinizin tümüyle kalkamazsınız. En uç taleplerle masaya oturur, karşılıklı ödünlerle bir uzlaşma noktası ararsınız. O günkü şartlarda daha iyisi yapılamazdı.Hem en nihayetinde Atatürk'ün üstün dehası ile 1936'da imzalanan Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile Boğazlar konusunda egemenliğimiz elde edilmiş, 1939'da da Hatay, sınırlarımıza dahil edilmiştir. Osmanlı borçlarının mutedil şekilde taksitlere bağlanması ve Duyun?u Umumiye gibi bir kan emicinin tarihe gömülmesi Lozan'ın ekonomik olarak da bağımsızlığımızı temsil ettiğinin resmidir. Bugün bu ülkede yapılan özelleştirme adı altındaki peşkeşleri ve yabancıya verilen ayrıcalıkları düşünün, Lozan'da 'kapitülasyonların tamamının kaldırılması'nı düşünün. Bugün bu ülkedeki Şii?Sünni ayrımını ve bağımsız bir Kürdistan'ı düşünün, Lozan'da azınlıkların sadece 'Müslüman olmayanlar' olarak belirlenmesini düşünün. Bugün bizzat bizim okullarımızda eğitim gören çocuklarımızın nasıl bir Ehl?i Kitap sevgisi ve Dinlerarası Diyalog fitnesiyle eğitildiğini düşünün, Lozan'da 'yabancı okulların eğitimlerine Türkiye'nin koyacağı kanunlar doğrultusunda devam edecek olması'nı düşünün. Zafer değilse nedir Lozan?Durmadan ısıtılıp önümüze sürülen çürük iddialar millet olma bilincimize ve şanlı tarihimize atılan kirli bir iftiradır ve amaç bu milletin özünden, tarihinden koparılarak haçlıya yem edilmesidir.Son söz ulu önderin olsun. "Lozan, Türk milleti aleyhine asırlardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması ile tamamlandığı zannedilmiş bir suikastın yıkılışını ifade eden bir belgedir." (Nutuk).
Safa Aktaş / diğer yazıları
- Maneviyat, harbin yarısını kazandırmaya kafi / 22.03.2015
- Dindar Osmanlı(!) / 21.03.2015
- Sırat köprüsü Yavuz Selim'e benzemez / 15.03.2015
- Gaflette ısrar / 24.01.2015
- Bu film hiç bitmeyecek / 20.01.2015
- Kisvenin ardına gizlenenler / 14.12.2013
- Erdoğan'ın edebiyat aşkı! / 01.10.2013
- "Bir gün istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen" / 02.09.2013
- 'Değerin bildiğindir' / 31.08.2013
- Vefa abidesi Aleviler Gurur kaynağımız Atatürk / 17.08.2013
- Dindar Osmanlı(!) / 21.03.2015
- Sırat köprüsü Yavuz Selim'e benzemez / 15.03.2015
- Gaflette ısrar / 24.01.2015
- Bu film hiç bitmeyecek / 20.01.2015
- Kisvenin ardına gizlenenler / 14.12.2013
- Erdoğan'ın edebiyat aşkı! / 01.10.2013
- "Bir gün istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen" / 02.09.2013
- 'Değerin bildiğindir' / 31.08.2013
- Vefa abidesi Aleviler Gurur kaynağımız Atatürk / 17.08.2013