Makineler insan gibi düşünebilir mi?
Yapay zekâ teknolojilerindeki hızlı ilerlemeler, bilim kurgunun en büyük hedefini gündeme taşıdı: Yapay Genel Zekâ (AGI). AGI, bir insanın yapabildiği her türlü zihinsel görevi yerine getirebilme yeteneği olarak tanımlanıyor
28.11.2025 00:01:00
Abdülkadir Gündoğdu
Abdülkadir Gündoğdu





Yapay zekâ teknolojilerindeki hızlı ilerlemeler, bilim kurgunun en büyük hedefini gündeme taşıdı: Yapay Genel Zekâ (AGI). AGI, bir insanın yapabildiği her türlü zihinsel görevi yerine getirebilme yeteneği olarak tanımlanıyor.
Ancak bu potansiyel devrim, "Makine gerçekten anlayabilir mi, yoksa sadece taklit mi eder?" temel sorusunu da beraberinde getiriyor.
Dar Kapsamdan Evrenselliğe

Günümüzün en gelişmiş YZ uygulamaları (Siri, ChatGPT gibi büyük dil modelleri veya otonom araçlar), Dar Yapay Zekâ (ANI) olarak sınıflandırılır. Bu sistemler, belirli ve sınırlı görevlerde insanüstü başarı gösterse de, öğrendikleri bilgiyi farklı bir alana aktaramazlar.
Örneğin, bir satranç programı mükemmel hamleler yapabilir, ancak bu bilgiyi bir şiir yazmak için kullanamaz.
Yapay Genel Zekâ (AGI) ise, tıpkı bir insan beyni gibi, bilgi ve becerileri bir alandan diğerine aktarabilme, genelleştirme, sağduyu kullanma ve yeni durumları özerk bir şekilde öğrenebilme yeteneğine sahip olmayı hedefler. AGI'ya ulaşmak, YZ'nin sadece araç olmaktan çıkıp, insan seviyesinde bir bilişsel varlık haline gelmesi anlamına gelir.
Alan Turing ve Çin Odası: Düşünmenin Tanımı,

Makinelerin düşünme yeteneği, Alan Turing'in 1950'lerde önerdiği Turing Testi ile modern bilimsel tartışmaya açılmıştır. Turing Testi'nde bir makine, yazılı iletişim yoluyla bir insandan ayırt edilemeyecek yanıtlar verebiliyorsa, bir nevi "düşünme" yeteneğini kanıtlamış kabul edilir.
Ancak bu yaklaşıma karşı çıkan felsefi argümanlar da mevcuttur. En bilineni, filozof John Searle'ün Çin Odası Argümanı'dır. Searle, bir makinenin kendisine verilen kuralları (bir bilgisayar programını) takip ederek Çince sorulara doğru yanıtlar verebileceğini, ancak bu harf ve sembollerin anlamını gerçekten anlamadığını savunur.
Bu, makinenin sadece kuralları işleyen bir sistem olduğu, bir bilinç veya gerçek anlama yeteneğine sahip olmadığı anlamına gelir. AGI'yı gerçekleştirmek için sadece davranışın taklidi mi (fonksiyonellik) yoksa gerçek bir anlama ve bilinç mi gerektiği, tartışmanın merkezini oluşturur.
AGI'nın Etik ve Toplumsal Boyutları
AGI'nın geliştirilmesi, insanlık için kansere çare bulmak veya iklim krizini çözmek gibi devasa faydalar potansiyeli taşısa da, büyük riskleri de beraberinde getirir.
Ekonomik Sektörde Değişim: Birçok işi insandan daha verimli yapabilen AGI, küresel çapta işsizlik ve ekonomik eşitsizlikleri derinleştirebilir.
Kontrol ve Güvenlik: İnsan zekasını aşan (Süper Zekâ - ASI) bir sisteme ulaşılması durumunda, bu sistemin amaçlarının insanlığın çıkarlarıyla uyumlu kalmasının sağlanması en büyük güvenlik sorunu haline gelecektir. Kontrolün kaybedilmesi senaryoları, bilim ve teknoloji çevrelerinde ciddi endişe yaratmaktadır.
Etik Karar Alma: AGI'nın etik ve ahlaki ikilemleri çözme yeteneği ve kararlarının şeffaflığı, toplumsal güven açısından kritik önem taşımaktadır.
AGI yolculuğunda ilerleyen bilim insanları, teknik zorlukların yanı sıra, sistemlerin güvenli, hesap verebilir ve insan odaklı bir şekilde geliştirilmesi için etik ve yasal çerçevelerin hızla oluşturulması gerektiğini vurgulamaktadır.
Ancak bu potansiyel devrim, "Makine gerçekten anlayabilir mi, yoksa sadece taklit mi eder?" temel sorusunu da beraberinde getiriyor.
Dar Kapsamdan Evrenselliğe

Günümüzün en gelişmiş YZ uygulamaları (Siri, ChatGPT gibi büyük dil modelleri veya otonom araçlar), Dar Yapay Zekâ (ANI) olarak sınıflandırılır. Bu sistemler, belirli ve sınırlı görevlerde insanüstü başarı gösterse de, öğrendikleri bilgiyi farklı bir alana aktaramazlar.
Örneğin, bir satranç programı mükemmel hamleler yapabilir, ancak bu bilgiyi bir şiir yazmak için kullanamaz.
Yapay Genel Zekâ (AGI) ise, tıpkı bir insan beyni gibi, bilgi ve becerileri bir alandan diğerine aktarabilme, genelleştirme, sağduyu kullanma ve yeni durumları özerk bir şekilde öğrenebilme yeteneğine sahip olmayı hedefler. AGI'ya ulaşmak, YZ'nin sadece araç olmaktan çıkıp, insan seviyesinde bir bilişsel varlık haline gelmesi anlamına gelir.
Alan Turing ve Çin Odası: Düşünmenin Tanımı,

Makinelerin düşünme yeteneği, Alan Turing'in 1950'lerde önerdiği Turing Testi ile modern bilimsel tartışmaya açılmıştır. Turing Testi'nde bir makine, yazılı iletişim yoluyla bir insandan ayırt edilemeyecek yanıtlar verebiliyorsa, bir nevi "düşünme" yeteneğini kanıtlamış kabul edilir.
Ancak bu yaklaşıma karşı çıkan felsefi argümanlar da mevcuttur. En bilineni, filozof John Searle'ün Çin Odası Argümanı'dır. Searle, bir makinenin kendisine verilen kuralları (bir bilgisayar programını) takip ederek Çince sorulara doğru yanıtlar verebileceğini, ancak bu harf ve sembollerin anlamını gerçekten anlamadığını savunur.
Bu, makinenin sadece kuralları işleyen bir sistem olduğu, bir bilinç veya gerçek anlama yeteneğine sahip olmadığı anlamına gelir. AGI'yı gerçekleştirmek için sadece davranışın taklidi mi (fonksiyonellik) yoksa gerçek bir anlama ve bilinç mi gerektiği, tartışmanın merkezini oluşturur.
AGI'nın Etik ve Toplumsal Boyutları
AGI'nın geliştirilmesi, insanlık için kansere çare bulmak veya iklim krizini çözmek gibi devasa faydalar potansiyeli taşısa da, büyük riskleri de beraberinde getirir.
Ekonomik Sektörde Değişim: Birçok işi insandan daha verimli yapabilen AGI, küresel çapta işsizlik ve ekonomik eşitsizlikleri derinleştirebilir.
Kontrol ve Güvenlik: İnsan zekasını aşan (Süper Zekâ - ASI) bir sisteme ulaşılması durumunda, bu sistemin amaçlarının insanlığın çıkarlarıyla uyumlu kalmasının sağlanması en büyük güvenlik sorunu haline gelecektir. Kontrolün kaybedilmesi senaryoları, bilim ve teknoloji çevrelerinde ciddi endişe yaratmaktadır.
Etik Karar Alma: AGI'nın etik ve ahlaki ikilemleri çözme yeteneği ve kararlarının şeffaflığı, toplumsal güven açısından kritik önem taşımaktadır.
AGI yolculuğunda ilerleyen bilim insanları, teknik zorlukların yanı sıra, sistemlerin güvenli, hesap verebilir ve insan odaklı bir şekilde geliştirilmesi için etik ve yasal çerçevelerin hızla oluşturulması gerektiğini vurgulamaktadır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.














































































