Malazgirt ve Büyük Taarruz

Ağustos, Türk milleti için önemli bir ay. Bu ayda milletçe önemli badireler atlattık, önemli dönüm noktalarından geçtik ve önemli zaferler elde ettik. 

Bunlardan en önemlileri Malazgirt Zaferi ve Büyük Taarruz'dur. 

26 Ağustos, Malazgirt Meydan Muharebesi'nin zafer günü ve Türkiye'nin düşman işgalinden temizlenmesinde önemli bir dönüm noktası olan Büyük Taarruz'un başlangıç tarihidir.

Bu iki önemli günü irdelemeye çalışalım. Göreceğiz ki, bu her iki önemli günün ortak yönleri ve bugün bize ders olacak benzerlikleri mevcut. 

Bizans İmparatoru Romen Diyojen, Ayasofya Kilisesi'nde düzenlenen bir törenle 13 Mart 1071'de Selçuklulara karşı savaşmak üzere 200 bin kişilik bir orduyla yola çıktı. Bu esnada Selçuklu Sultanı Alparslan, Diyojen'in büyük bir ordu ile Erzurum yönünden Anadolu'yu işgal ettiği haberini alınca Mısır seferini yarıda keserek, Anadolu'ya döndü. 50 bin kişilik Selçuklu ordusu, 26 Ağustos 1071 günü, Cuma namazından sonra taarruza geçti.    

Alparslan'ın zafere ulaşmasında, Diyojen'in ordusunun sağ kanadını oluşturan Tamiş isimli Türk komutanın askerlerinin Selçuklu tarafına geçmesi etkili oldu. 

Aynı zamanda Diyarbakır ve Silvan yöresinde 983 senesinde kurulmuş olan Müslüman Mervani Kürt Devleti de 10 bin askerle Alparslan'a katılarak zafere katkıda bulundu. 

Zaferden yaklaşık 40 sene evvel Horasan, Türkistan ve Nişabur'dan gelen Horasan erenleri yürüttükleri irşat vazifesiyle Mervani devletini etkilemeyi başarmışlar ve aynı inanca sahip halkların kardeşliğini tesis etmişlerdi. 

Ayağı demir çarıklı bu Horasan erenlerinin yıllar öncesinden yürüttükleri çalışmalar neticesinde Anadolu'nun işgali ve Selçuklu devletinin yok olması önlenmiştir. Kürt'ü ile Türk'ü ile birlik ve kardeşlik tesis edilmiş, Anadolu bu kardeşliğin vatanı olmuştur.

Gelelim Büyük Taarruza...

Büyük Taarruz öncesi Yunan ordusu tıpkı Bizans ordusu gibi 200 bin kişilik asker gücüne sahipti. Yunan ordusunun arkasında dünyanın "süper güçleri" bulunuyordu. Her türlü imkana sahiptiler ve amaçları tıpkı Romen Diyojen gibi Türkleri yani Müslümanları Anadolu'dan atmak, devletsiz bırakmak ve onları öldürmekti.  

Mustafa Kemal önderliğindeki Kuvva hareketi ise Kurtuluş Savaşı öncesinde ve sonrasında büyük bir "manevi orduya" sahipti. Bu ordu halkı, tıpkı Horasan erenleri gibi birlik ve beraberliğe, kardeşliğe çağırmış, vatanın düşman işgalinden kurtulması için canları pahasına irşat faaliyeti yani bilinçlendirme faaliyeti yürütmüşlerdi. 

Mustafa Kemal Atatürk, Kurtuluş Savaşı boyunca ve Cumhuriyetin kuruluşunda en büyük desteği din adamlarından ve Hacı Bektaş dergahından görmüştü. Horasan erenlerinin büyüklerinden Hacı Bektaş'ın huzuruna giden Atatürk'ün yaptığı şu dua meşhurdur: "Evladını önüme aldım savaşa çıkıyorum, beni mahcup etme." Peygamber soyundan olan Hacı Bektaş'ı vesile kılarak yapılan bu dua O'nun Ehl-i Beyt'e ne kadar hürmet ettiğinin göstergesi değil midir?

Mustafa Kemal Atatürk, din adamlarının yanı sıra Türkmen'inden Laz'ına, Çerkez'ine, Kürt'üne kadar Anadolu'da yaşayan tüm Müslümanların da desteğini almıştı. Tıpkı Sultan Alparslan gibi Mustafa Kemal Atatürk de bu birliktelik ile düşmanı dize getirmiş ve Anadolu'yu vatan olarak ayakta tutmuştur.

Malazgirt ve Büyük Taarruz'da iki önemli benzerlik ve çıkaracağımız iki önemli ders var:

1-Ehl-i Beyt'in nefesi hem Malazgirt'te hem de Büyük Taarruz'da kendini göstermiştir.

2-Kürt-Türk kardeşliği ile her iki savaş da kazınılmış ve Anadolu hepimizin yurdu olarak kalmıştır. 

Yazımızı Büyük Taarruz öncesi Mustafa Kemal Atatürk'ün gözyaşı dökerek, seher vakti yaptığı şu duası ile bitirelim:

"Ya Rabbi! Sen Türk ordusunu muzaffer et. Türklüğün, Müslümanlığın düşman ayakları altında, esaret zincirinde kalmasına müsaade etme." (Prof. Dr. Haydar Baş, Hoş Geldin Atatürk, Aralık 2017, s.515-519)

Bu yazıyı Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın Hoş Geldin Atatürk eserindeki konuyla ilgili görüşlerinden yararlanarak kaleme aldığımı özellikle belirtelim. Bu vesileyle yolumuzu aydınlatan Prof. Dr. Haydar Baş hocamızı büyük bir özlem ve minnetle yad eder, bizlere bu aziz vatanı bırakan Sultan Alparslan ve Mustafa Kemal Atatürk'ü rahmetle anarım.