Avrupa'daki Türklerin sayısı üç milyonu aştı. Türkiye nüfusunun yüzde beşine yakını Avrupa'nın değişik ülkelerinde yaşıyor. Büyük şehirlerin nüfusu kadar insanımız var Avrupa'da... Türkiye'nin bir uzantısı, bir devamı oradaki insanımız... Türkiye de onların vatanı, ama bünyesi özüdür.
Avrupa'daki insanımızın "kimlik meselesi" en önemli problem olmaya devam ediyor, devam edecek... Kendisini "Anadolu insanı", "Türkiyeli", "Müslüman Türk kimliği" ile tanımlaması onun doğal hakkı olmasına rağmen, bugün gelinen noktada bu tartışma konusu olmaktadır. Yaşadıkları ülkelerin entegrasyon yutturmacası altında planlı-sistematik ve ileriye dönük asimilasyon politikalarının çemberindeler...
Dedeleri, babaları, nineleri, anaları, değiştiremeyen ve onlardan ümit kesenler, evlatlara, torunlara ve torunların evlatlarına el atmış durumdalar. Almanya'da yeni doğan çocukların evlerine gönderilen mektuplarla "Alman vatandaşı olmaları" ve 18 yaşında Türk veya Alman vatandaşlığını seçmeleri teşvik edilmektedir. Böylece buradaki neslin sonraki yıllarda Alman vatandaşı olması istenmektedir.
Benzeri başka projeler de uygulanmaktadır. Buna karşın bazı cemiyet ve dernekler de, Alman vatandaşlığını teşvik eden çalışmalara katılmakta ve Türkiye'ye yabancılaşan, Anadolu'yu vatan görmeyen, Türk Devleti'ne bayrağına kimliği içinde yer vermeyen, "Alman İslamı" kavramlarına sığınan projeleri hayata geçirmeye çalışmaktadırlar.
Milli kimliğe yönelik bu olumsuz yaklaşımları başka bir yazıda ele alacağız.
Ancak Avrupa'da kendini "milli kimlikle" ifadeye çalışan dernek ve cemiyetlerin de sayısı çok... Onlar Türk kimliğiyle Müslüman kimliğini birbirinden ayırmadan Anadolu'nun parçası olmak, Türk bayrağının heyecanını duymak, anavatana ve devletine bağlı bir kimliği yaşatmak için gece-gündüz çalışıyorlar. Kendi kimlik ve varlıkları ile orada yaşamak istiyorlar. Vatanlarına, bayraklarına, devletlerine, dinlerine, milletlerine bağlı nesilleri yetiştirmeye gayret ediyorlar.
Avrupa İlim Kültür Cemiyeti, Mannheim'da organize ettiği programla bu düşünce ve duyguları bizlere yaşattı. Türk çocukları bir sene boyunca, Hafız Musa Türker Hoca'dan Kur'an akaid, ilmihal, ahlak öğrendiler. Genel kültür ve milli kültüre yönelik aldıkları bilgiler çerçevesinde bilgi yarışmasına katıldılar. İstiklal Marşımızı ayyıldızlı bayrağın heyecanı ile okudular. Ana-babaların, akraba ve hısımlarını ve Türkiye için yüreği çarpan herkesi ağlattılar, duygulandırdılar, ümitlendirdiler.
Programa Türkiye'den bir heyetle katılan gazetemizin başyazarı, Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız da programı şereflendirdi. Türk kimliğinin korunmasının ve yaşatılmasının önemini vurguladı.
"Türk Milleti büyük bir millettir" ve "Ben milletime aşığım" diyordu Haydar Baş Hocamız.. Bu programda çocukların ortaya koyduğu seviye, vatan cüda olmuş insanımızda Avrupa'da da olsa, bu milletin ve bayrağa yüceliğinin ispatı oldu.
Cemiyet Başkanı Osman Asanoğlu ve arkadaşları, bir çok Avrupa ülkesine yaydıkları bu çalışmadan dolayı tebrik ediyoruz. Başarılarının devamını diliyoruz.
Avrupa'daki insanımızın "kimlik meselesi" en önemli problem olmaya devam ediyor, devam edecek... Kendisini "Anadolu insanı", "Türkiyeli", "Müslüman Türk kimliği" ile tanımlaması onun doğal hakkı olmasına rağmen, bugün gelinen noktada bu tartışma konusu olmaktadır. Yaşadıkları ülkelerin entegrasyon yutturmacası altında planlı-sistematik ve ileriye dönük asimilasyon politikalarının çemberindeler...
Dedeleri, babaları, nineleri, anaları, değiştiremeyen ve onlardan ümit kesenler, evlatlara, torunlara ve torunların evlatlarına el atmış durumdalar. Almanya'da yeni doğan çocukların evlerine gönderilen mektuplarla "Alman vatandaşı olmaları" ve 18 yaşında Türk veya Alman vatandaşlığını seçmeleri teşvik edilmektedir. Böylece buradaki neslin sonraki yıllarda Alman vatandaşı olması istenmektedir.
Benzeri başka projeler de uygulanmaktadır. Buna karşın bazı cemiyet ve dernekler de, Alman vatandaşlığını teşvik eden çalışmalara katılmakta ve Türkiye'ye yabancılaşan, Anadolu'yu vatan görmeyen, Türk Devleti'ne bayrağına kimliği içinde yer vermeyen, "Alman İslamı" kavramlarına sığınan projeleri hayata geçirmeye çalışmaktadırlar.
Milli kimliğe yönelik bu olumsuz yaklaşımları başka bir yazıda ele alacağız.
Ancak Avrupa'da kendini "milli kimlikle" ifadeye çalışan dernek ve cemiyetlerin de sayısı çok... Onlar Türk kimliğiyle Müslüman kimliğini birbirinden ayırmadan Anadolu'nun parçası olmak, Türk bayrağının heyecanını duymak, anavatana ve devletine bağlı bir kimliği yaşatmak için gece-gündüz çalışıyorlar. Kendi kimlik ve varlıkları ile orada yaşamak istiyorlar. Vatanlarına, bayraklarına, devletlerine, dinlerine, milletlerine bağlı nesilleri yetiştirmeye gayret ediyorlar.
Avrupa İlim Kültür Cemiyeti, Mannheim'da organize ettiği programla bu düşünce ve duyguları bizlere yaşattı. Türk çocukları bir sene boyunca, Hafız Musa Türker Hoca'dan Kur'an akaid, ilmihal, ahlak öğrendiler. Genel kültür ve milli kültüre yönelik aldıkları bilgiler çerçevesinde bilgi yarışmasına katıldılar. İstiklal Marşımızı ayyıldızlı bayrağın heyecanı ile okudular. Ana-babaların, akraba ve hısımlarını ve Türkiye için yüreği çarpan herkesi ağlattılar, duygulandırdılar, ümitlendirdiler.
Programa Türkiye'den bir heyetle katılan gazetemizin başyazarı, Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız da programı şereflendirdi. Türk kimliğinin korunmasının ve yaşatılmasının önemini vurguladı.
"Türk Milleti büyük bir millettir" ve "Ben milletime aşığım" diyordu Haydar Baş Hocamız.. Bu programda çocukların ortaya koyduğu seviye, vatan cüda olmuş insanımızda Avrupa'da da olsa, bu milletin ve bayrağa yüceliğinin ispatı oldu.
Cemiyet Başkanı Osman Asanoğlu ve arkadaşları, bir çok Avrupa ülkesine yaydıkları bu çalışmadan dolayı tebrik ediyoruz. Başarılarının devamını diliyoruz.
Dr. Abdullah Terzi / diğer yazıları
- “Tüketim en büyük kaynaktır” / 11.12.2019
- Mesaj TV’ye kavuştuk / 06.12.2019
- NATO neye yarar ki? / 04.12.2019
- Haydar Baş Çin’de değil, Türkiye’de / 28.11.2019
- Erdoğan–Trump görüşmesi ve Sayın Baş / 16.11.2019
- ‘ABD bitmiştir’ / 01.11.2019
- Bu Meclis off! / 28.10.2019
- ‘Bağımsızlık güneşi doğuyor’ / 25.10.2019
- Kolay değil 18 yıl geçti… / 26.09.2019
- ‘Materyalizm ne saçma şey!’ / 19.08.2019
- Mesaj TV’ye kavuştuk / 06.12.2019
- NATO neye yarar ki? / 04.12.2019
- Haydar Baş Çin’de değil, Türkiye’de / 28.11.2019
- Erdoğan–Trump görüşmesi ve Sayın Baş / 16.11.2019
- ‘ABD bitmiştir’ / 01.11.2019
- Bu Meclis off! / 28.10.2019
- ‘Bağımsızlık güneşi doğuyor’ / 25.10.2019
- Kolay değil 18 yıl geçti… / 26.09.2019
- ‘Materyalizm ne saçma şey!’ / 19.08.2019