İtiraf etmeliyim ki, Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB) Başkanı Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Yardımcısı Adayı Mansur Yavaş'ın meydanlarda böyle fırtına estireceğini düşünmüyordum.
Hiçbir yapmacıklık karıştırmadan, kendine has doğal ve sıcak üslubuyla öyle konuşmalar yapıyor ki, ben Millet İttifakı cephesinde en etkili, vatandaşın gönlüne en çok tesir eden konuşmaları Sayın Yavaş'ın yaptığını görüyorum.
Her çıktığı mitingde çok dikkat çekici noktalara temas ediyor Başkan Yavaş.
Son açıklamaları Süleyman Soylu'nun uykularını kaçıracak cinsten.
"Şimdi ben bunların LGBT karnesini açıyorum" diyen Mansur Yavaş, "Türkiye'de 2002'den sonra 14 tane LGBT derneği kurulmuş. Bunlardan 7'si Süleyman Soylu döneminde kurulmuş. LGBT oteli açılmış. Müslüman Eşcinseller Derneği'ne de izin vermişler" dedi.
Herkes Avrupa'daki o seçmen gibi düşünmeli
Avrupa'da yaşayan bir Türk seçmenle sokak röportajı yapmışlar.
Türkiye'nin içerideki durumundan bihaber ve de çok umursamadığı anlaşılan bu seçmen, oyunu Erdoğan'a vereceğini söyleyerek, bunun nedenini şöyle açıklıyor: "Geri kabul anlaşması Avrupa'da yaşayan insanların huzurunu tesis eden bir anlaşma. Avrupa'ya gelmek isteyen milyonlarca insan var ve bu tarz insanlardan ne kadar çok olursa o ülke o kadar güvensiz olur. Erdoğan da büyük bir cesaret göstererek bu anlaşmayı imzaladı ve 10 milyondan fazla mültecinin Avrupa'ya gelmesini engelleyerek Türkiye'de tutuyor."
Bu seçmene kızmanız için buna dikkatinizi çekmedim. Zira adam yaşamını sürdürdüğü coğrafyanın geleceğini düşünerek oyunu veriyor.
Türkiye'deki seçmenler de Avrupa'daki bu Türk seçmen gibi düşünürlerse aslında sorun kökünden çözülüyor.
Avrupa'daki bu seçmen nasıl yaşadığı coğrafya olan Avrupa'nın güvenliğini ve geleceğini düşünüyorsa Türkiye'deki seçmeler de yaşadıkları coğrafyanın güvenliğini ve geleceğini düşünmeli. Bu şekilde düşünürlerse milyonlarca sığınmacının Türkiye'nin güvenliğini tehdit ettiğini göz önünde bulundurarak, seçimini ona göre yapacaktır. Dolayısıyla da sığınmacıları Türkiye'de tutmak isteyenlere değil, geldikleri ülkelere göndermek isteyenlere oyunu verecektir.
Adayların reklamlarını kıyaslayalım
Seçimlere 8 gün kaldı. Cumhurbaşkanı adaylarının reklamları bangır bangır kanallarda giriyor, gazete sayfalarında yer alıyor.
Elbette sınırsız harcama kapasitesinden ötürü en fazla Erdoğan'ı, ardından da Kılıçdaroğlu'nu görüyoruz.
Bugün gelin bu reklamları kısaca karşılaştıralım.
Erdoğan'ın reklamlarının çoğunlukla duygulara hitap etmesi dikkati çekerken, Kılıçdaroğlu'nun reklamlarında ise akla hitap ediyor.
Peki, seçmenleri ikna etmek için akıl mı önemlidir yoksa duygular mı?
Bu sorunun yanıtını, 'Eskiden doktorlar bizi azarlardı, şu anda biz doktorları beğenmiyoruz ve onları dövüyoruz' diyen seçmen profilinin ne kadar çok olduğunu göz önünde bulundurarak verin.
Kanımca kararsız seçmene istediğiniz kararı verdirmek ya da karar vermiş seçmenin kararını değiştirmek için kesinlikle duygular daha önemlidir.
İktidar cephesi de bunun farkında olmalı ki seçmenlerin duygularını kamçılayarak Türkiye'nin ekonomik ve sosyal olarak içinde bulunduğu vahim durumu, kamufle etmeye çalışıyor.
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024