Marmara alarm veriyor
Marmara Denizi’nde kirliliğin alarm verdiği uyarısı yapan uzmanlar, Marmara denizinde tutulan dip balıklarının çok fazla tüketilmemesi gerektiğini ifade ederek, "Riskli bölgelerden çıkartılan kabuklu su ürünleri de olabildiğince az tüketilmeli” dedi
11.07.2019 00:00:00
Orta Avrupa'nın sanayi atıklarının Tuna Nehri yolu ile Karadeniz'e aktığına dikkat çeken Altınbaş Üniversitesi Gastronomi Bölümü Öğretim Görevlisi Gökhan Taşpınar, Marmara Denizi'ndeki kirliliğin sebeplerinden bir tanesinin bu olduğunu belirtti.
Sudaki kirliliğin ağırlıklı olarak endüstriyel kaynaklı olmasının su canlıları üzerinde ağır metal birikimine sebep olduğunu vurgulayan Taşpınar, su canlılarının yapısına geçen kimyasal ve biyolojik atıkların eser miktarda olsa da zaman içinde nörolojik bozukluklara, kansere ve felç gibi ciddi rahatsızlıklara neden olabildiğini belirtti.
Gökhan Taşpınar şu uyarıları yaptı: "Vücudumuz aldığı ağır metali doğal yollarla geri atamıyor. Bu ağır metaller vücudumuzda birikiyor. Besin değeri olarak önemli bir yere sahip olan ve çocukların gelişimi için elzem yapıda olan su ürünlerinin böyle bir tehdit altında bulunması insanlar üzerinde hem fiziksel hem psikolojik olarak kötü etkilere neden olabiliyor. Dip balıkları, diğer balıklara oranla daha fazla kirliğe maruz kalan balıklardır. Karadeniz ve Marmara gibi risk altındaki sulardan çok fazla dip balığı tüketilmemesi ve özellikle çocuklara yedirilmemesi gerekmektedir. Kabuklu deniz ürünleri suyu filtre ettiği için riskli bölgelerden çıkartılan kabuklu su ürünleri de olabildiğince az tüketilmelidir."
Taşpınar, Marmara Denizi'nde çözünmüş oksijen eksikliği nedeniyle hidrojen sülfür gazı oluşumunun arttığını ve bunun sonucunda ışık geçirgenliğinin son 25 yılda 15 metreden 2 metreye düştüğünü de sözlerine ekledi.
A. SAFA TERZİ / İSTANBUL
Sudaki kirliliğin ağırlıklı olarak endüstriyel kaynaklı olmasının su canlıları üzerinde ağır metal birikimine sebep olduğunu vurgulayan Taşpınar, su canlılarının yapısına geçen kimyasal ve biyolojik atıkların eser miktarda olsa da zaman içinde nörolojik bozukluklara, kansere ve felç gibi ciddi rahatsızlıklara neden olabildiğini belirtti.
Gökhan Taşpınar şu uyarıları yaptı: "Vücudumuz aldığı ağır metali doğal yollarla geri atamıyor. Bu ağır metaller vücudumuzda birikiyor. Besin değeri olarak önemli bir yere sahip olan ve çocukların gelişimi için elzem yapıda olan su ürünlerinin böyle bir tehdit altında bulunması insanlar üzerinde hem fiziksel hem psikolojik olarak kötü etkilere neden olabiliyor. Dip balıkları, diğer balıklara oranla daha fazla kirliğe maruz kalan balıklardır. Karadeniz ve Marmara gibi risk altındaki sulardan çok fazla dip balığı tüketilmemesi ve özellikle çocuklara yedirilmemesi gerekmektedir. Kabuklu deniz ürünleri suyu filtre ettiği için riskli bölgelerden çıkartılan kabuklu su ürünleri de olabildiğince az tüketilmelidir."
Taşpınar, Marmara Denizi'nde çözünmüş oksijen eksikliği nedeniyle hidrojen sülfür gazı oluşumunun arttığını ve bunun sonucunda ışık geçirgenliğinin son 25 yılda 15 metreden 2 metreye düştüğünü de sözlerine ekledi.
A. SAFA TERZİ / İSTANBUL