Bu cümleyi tamamlamak istersek, mesela;
Mavi Marmara'nın onuncu yıldönümü ve iktidar cenahının sessizliği diyebiliriz.
Havuz medyasında kalem oynatanlar, ekranlarda akşam-sabah boy gösterenler Mavi Marmara'nın on şehidini hepten unuttular diyebiliriz.
Uluslararası sularda seyreden ve Filistin'e yardım götüren gemilerden birisi olan Mavi Marmara'nın İsrail tarafından denizden ve havadan saldırıya uğrayıp on şehidin verildiği, yüze yakın yaralının olduğu facia, onuncu yıldönümünde havuz medyası tarafından yarım ağız dahi olsa anılmadı, yazılmadı, hatırlanıp hatırlatılmadı.
Söz konusu faciada sadece şehit edilen on insanımız, sadece kanları akıtılan yüze yakın yaralımız değil, rencide edilen, onuru ayaklar altına alınan koskoca Türk devleti ve Türk milleti idi.
Hem de uluslararası sularda söz konusu gemiye saldıran katiller sürüsünden ve onları savunmasız insanlar üzerine gönderen İsrail'den hesap soruldu mu?
Bütün dünyanın gözü önünde böyle bir küstahlığı, böylesine bir alçaklığı sergileyen katil İsrail, adalet önüne çıkarılıp işlediği cinayetlerin hesabını vermeye çağrıldı mı?
Ne gezer…
Tam adalet önüne çıkacaktı ki, otuz yedi ayrı ülkede dosyalar hazırlanıp uluslararası mahkemelerde yargı önüne çıkacaktı ki, mevcut siyasi iktidar İsrail'in imdadına yetişti ve tabir caiz ise onu ipten kurtardı.
On şehidin kanları ne oldu?
Yaralıların yaraları ne oldu?
Şehit ve yaralı yakınlarının, ailelerinin ve koskoca Türk milletinin haysiyeti ne oldu?
Mevcut siyasi iktidarın 2016 yılında İsrail ile yaptığı bir anlaşma yaklaşık altı yıldan beri devam eden hukuki sürecin altını boşalttı, acılı ailelerin ve avukatlarının gayretlerini boşa çıkardı ve şehitlerin kanları hiç sayılmış oldu.
Yapılan anlaşmaya öyle maddeler konulmuş ki şehit yakınlarının, şehitlerin eşlerinin, çocuklarının ve ebeveynlerinin ellerinden, katillerden hukuk önünde hesap sorma hakları büsbütün alınmış.
Bundan ötürüdür ki, her yıl 31 Mayıs gelince, Mavi Marmara'nın yıldönümü gelip çatınca, havuz medyası ve iktidar çevreleri başka suni gündemler peşinde koşarak bu olayın hatırlanmasını engellemek istiyorlar.
Sözde mücahit kalemler, söz konusu günlerde ya müteahhitlik işlerine kafa yormakta ya da tek taraflı olarak, iktidarı hep temize çıkararak İsrail'e yüklenmeyi marifet saymaktadırlar.
Olay daha taze iken, şehitlerin kanları daha kurumamışken; "otorite biziz, bu izni biz verdik" meydan okumaları yapılırken, aradan geçen zaman içinde, bin bir çeşit kıvrılma ve savrulmalardan sonra "giderlerken, dönemin başbakanına mı sordular?" aşamasına gelenler unutulsun isteniyor.
Siz, bin bir hile ile kitlelere unuttursanız dahi şehit analarına, eşlerine ve çocuklarına unutturabilir misiniz?
Bu yara, vicdan sahibi her insanımızın yüreğinin tam orta yerinde hala taze, hala kanayan bir yaradır.
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024