Prof. Dr. Haydar Baş'ı tek kelime ile anlatın denirse şunu söylemek mümkündür: "O bir medeniyet mimarıdır." Medeniyet kelime itibarı ile medine kökünden geliyor. İnsanı ilgilendiren her şey bu kelimeye sığıyor. İnsan sosyal yönü olan bir varlık olduğu gibi kendi iç dünyasında apayrı bir hayatı olan benzersiz bir varlıktır. İnsanı tanımak, anlamak ve onu mutlu edecek anlamlı bir hayat tarzını yaşamak tam anlamıyla bir sanattır. İşte Prof. Dr. Haydar Baş, hayatı en iyi şekilde yaşayan bir sanatkârdı. O, insanın bütün yönleri ile ele alınması gerektiğini her konuşmasında dile getirirdi.
Prof. Dr. Baş'a göre insan sosyal bir varlık olduğu için yönetilmeye, insanlar arasındaki ihtilafları çözmek için bir hukuk sistemine, geçinmek için bir ekonomi sistemine, ruhunu tatmin etmek için de bir inanç sistemine ihtiyacı vardır. Bu en ilkel kabilelerden en gelişmiş toplumlara kadar değişmeyen bir gerçeklik olarak günümüze kadar gelmiştir. Bu nedenle çok yönlü olan insanın mutlak manada eğitime ihtiyacı olduğu gibi adalete ve hayatını sürdürecek ekonomik imkânlara da sahip olması gerekir. İdeal devlet anlayışı bütüncül bir anlayışla beraber bireylerin sınırlı olan ihtiyaçlarını sosyal devlet anlayışı ile karşılaması gerekir. Prof. Dr. Haydar Baş, bu maksatla Bağımsız Türkiye Partisi'ni kurdu.
Prof. Dr. Haydar Baş, kendi düşüncelerini dile getirmede ve uygulamada eşsiz bir yeteneğe sahipti. İletişimi mükemmeldi. Özellikle gençlerle çok ilgilenir ve onları geleceğimizin teminatı olarak görürdü. Kendilerini ziyaret ettiğimiz bir günde Trabzon'da o meşhur verandasında otururken genç bir arkadaş selam vererek yanına oturdu. Onca yoğunluğuna ve meşguliyetine rağmen çok büyük bir ciddiyetle o genç arkadaşla 45 dakika görüştü. Dersleriyle, sınavlarıyla, okuluyla ve yaşadığı problemlerle ilgili detaylı sorular sorarak tatmin edici cevaplar verdi.
Ben bu duruma çok şaşırdım ve kendisine, "Hocam, Bizim de çocuklarımız var fakat onlarla bu şekilde detaylı ilgilenemiyoruz" diye sorunca cevaben dedi ki, "Evladım biz bu çocukların sırtına milli ve manevi değerlerimizi kapsayan bu davamızı yükleyeceğiz, onun için çok iyi yetişmeleri gerekir. En büyük hazinemiz, geleceğimiz olan bu gençler ve çocuklardır." O'nun bakış açısı böyleydi. İnsan yetiştirmek ve insanla ilgilenmek birincil vazifesiydi. O'na göre diğer bütün işler ve kurumlar bunun için vardı.
Kutuplaştırma onun siyasi lügatinde asla yer almazdı, o birlik ve beraberlik insanıydı. En büyük zevki, arkadaşlarıyla, dostlarıyla bir araya gelmek ve sohbet etmekti. Birlik ve beraberliği kendisine bayrak edinmişti. Birlik ve beraberlik konusundaki görüşleri de tamamen insan merkezliydi. Makalat adlı eserinde birlik ve beraberliğe engel olan kötü duyguların ıslah edilmesi gerektiğini anlattığı makalesi halen dillerde ve gönüllerde yaşamaktadır. Haset yani çekememezlik, baş olma sevdası, kibir, gurur gibi nefsani hastalıklarının birliğe giden yolu tıkadığını ısrarla atlatmaya devam etti.
Prof. Dr. Haydar Baş gerçekten satırlarla anlatılamayacak kadar büyük bir insandı. Hakk'a vuslatının 3. yılında onu çok özlüyoruz. Geride bıraktığı devasa ilim ve fikir mirasında, yetiştirdiği birbirinden değerli kadrolarda, TV programlarında, makalelerde ve en önemlisi sadırlarda biiznillah yaşamaya devam edecek.
- İç cephe nasıl tahkim edilir? / 04.11.2024
- Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu / 03.11.2024
- Çözüm değil çözülme süreci / 25.10.2024
- Hazine üzerinde oturan dilenci olmayalım / 20.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor -2- / 13.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor / 06.10.2024
- Siper savaşları out Siber savaşları in / 23.09.2024
- Açlık sınırı = asgari ücret + 10.268 TL / 19.09.2024
- Lütfen herkes işini yapsın / 14.09.2024