AB'ye gerçekten çok yakınız! AB Komisyonu Başkanı Romano Prodi'nin Ankara ziyaretiyle ilgili gazetelerde öne çıkan manşet şu: "AB'ye daha yakınsınız"
Çok doğru! Bunu Prodi'nin söylemesine de gerek yoktu. Çünkü bu coğrafi bir realite, bunu 7'den 70'e herkes biliyor. AB'ye katılacak yeni üyelerin çoğu Türkiye'ye komşu. Balkan ülkeleri, Güney Kıbrıs... Bunların AB'ye katılmasıyla Türkiye AB'ye sınır komşusu olacak. Bunda abartılacak ne var? Ayrıca Prodi'nin mesajları hiç de yumuşak değil, aksine oldukça sert. Kıbrıs, Güneydoğu, Leyla Zana, insan hakları...
Bu başlıklar yine gündemde.
'AB'ye çok yakınsınız'
AB Komisyonu Başkanı Prodi, Müslüman, laik ve demokratik kimliğiyle Türkiye'nin AB içinde 'emsalsiz' bir öneme sahip olduğunu belirterek, "Kıbrıs'ı çözün" dedi. Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Romano Prodi, Türkiye'nin AB üyeliği için gerçekleştirdiği reformları överken, tutuklu olan eski DEP'lilerin serbest bırakılmasını ve Kıbrıs'ta çözüm için gayret gösterilmesini istedi. Türkiye'nin Ankara Anlaşması'yla AB'ye aday olduğu 1963'ten bu yana başkente resmi ziyarette bulunan ilk AB Komisyon Başkanı olan Prodi, dün AB'nin genişlemeden sorumlu yetkilisi Günter Verheugen'le geldiği Ankara'da krallar gibi karşılandı. AB'de Türkiye'nin üyeliğine yönelik bir oybirliğinin olmadığını belirten Prodi'ye Erdoğan, "1999'da Helsinki'de sizin döneminizde başlayan süreci, görev sürenizle birlikte tamamlamanızı istiyoruz. Aralıkta atacağınız ters adımın getireceği siyasi ve stratejik sonuçları iyi değerlendireceğinizi umuyoruz. Olumsuz yanıt, ilişkileri tehlikeli yöne sürükler" karşılığını verdi. Prodi de, hazırlanacak Türkiye raporunun adil ve objektif olacağı sözünü verdi. Bugün hâkim karşısına çıkacak olan DEP'lilerin durumunu da gündeme getiren Prodi, Erdoğan'a ve TBMM'ye "Avrupa'da büyük hassasiyet var. Sizin reform programınızı da gölgeliyor" diye seslenerek serbest bırakılmalarını istedi. Bu konuda hükümetin üzerine düşeni yaptığını belirten Erdoğan da "Ancak, konuya yargı karar verecek" dedi. Hükümetin Kıbrıs'ta çözüm konusundaki gayretinden memnun oldukların belirten Prodi, "Kıbrıs siyasi bir kriter değil ama politik realitedir. Çözülmezse büyük engel olarak önünüze çıkacağını bilin. 1 Mayıs'a kadar çözülmesi için etkinizi kullanın. Kıbrıs'ın bölünmüşlüğüne son verin" şeklinde konuştu. TBMM'deki konuşmasında Müslüman, laik ve demokrat kimliğiyle Türkiye'nin Avrupa ülkeleri arasında "emsalsiz" bir öneme sahip olduğunu söyleyen Prodi'nin "Üyeliğinizle ilgili sorunların başında Türkiye'nin büyüklüğü geliyor" sözlerine Erdoğan, "Ekonomi düzeldi. AB'ye yük olmayacağız" yanıtını verdi.
Genç Parti Lideri Cem Uzan'dan eski yengesi Yeşim Salkım'a:Ben senden üç misli daha kaşarım!Genç Parti lideri Cem Uzan'ın ağzı amma da bozukmuş. Hakan Uzan'ın eski eşi şarkıcı Yeşim Salkım'ı, kardeşine büyü yapmakla suçlayan Cem Uzan'ın bol küfürlü ve tehdit dolu kaseti mahkemede delil olarak kullanılacak. Uzan'ın Yeşim Salkım'a en ağır küfürleri sıraladığı bu kaset Uzan ailesinin İstanbul Şenlikköy'deki işyerinde ele geçirilmiş. GP lideri Cem Uzan ile eski yengesi Yeşim Salkım arasında geçen bol küfürlü konuşmanın en dikkat çeken diyalog Uzan'ın Salkım'a, "ben senden üç misli daha kaşarım" dediği bölüm.
Salkım'ın kaydettiği konuşmalarda Uzan, kardeşinden ayrılması konusunda tehdide varan sözler sarf ediyor. Salkım da, ayrılmak istemesine rağmen Hakan Uzan'ın kendisini aradığını ifade ediyor.
Milliyet gazetesinin büyük bir zevkle yayınladığı kaset çözümünden ilginç diyaloglar şöyle:
Hakan'ı bırakacaksın!
CEM UZAN: Benim adım Hakan değil, Cem dedim ama sende hâlâ jeton düşmedi. Bilge'nin ve senin büyülerini ... (ses kesiliyor)
YEŞİM SALKIM: ...Hocaya gidelim beraber.
C.U.: Ben bunu kamuoyuna duyuracağım.
Y.S.: Tamam birlikte gidelim, ben hazırım.
C.U.: Bunu kamuoyu önünde seyretmeye hazır mısın? Çamaşırlarını yıkamaya hazır mısın Yeşim Hanım?
Y.S.: İstediğin büyücüye gidelim. Eğer benim kirli çamaşırlarım varsa bunları yaptıysam tamam beni istediğin yere rezil et.
C.U.: Ben senden daha şeytanım unutma.
Y.S.: Beni öyle görüyorsan tamam.
C.U.: Sen şeytanın babasıysan ben beybabasıyım, kare babasıyım, ona göre. Bu çocuğun yakasından düşeceksin... Düşmezsen ben bu işi başkalarına havale ederim, onu unutma.
Öldürtür müsün beni?
C.U.: Ha sen aşkının peşine mi gidiyorsun?
Y.S.: Ben Hakan'ı bırakıyorum. Tamam Cem. Sen istediğin için değil, ben bırakıyorum. Peki o beni bırakacak mı?
C.U.: Bıraktıracaksın, sen bu işi iyi bilirsin.
Y.S.: Ha ben bıraktıracağım ona. Neden ben bıraktırıyorum Hakan'ı?
C.U.: Öyle söylüyorum diye bıraktıracaksın.
Y.S.: Sen söylüyorsun diye hiçbir şey yapmayacağım ben.
C.U.: Yeşim hazır mısın savaşa?
Y.S.: Hazırım Cem.
C.U.: Bak seni 48 saat sonra sokağa çıkamaz hale getiririm.
Y.S.: Ağzımı, burnumu mu kırdırırsın? Öldürtür müsün beni? Aileme mi zarar verirsin? Ne yapacaksın?
C.U.: Bilmem.
Y.S.: O zaman beraber rezil olalım.
C.U.: Ne yapacaksın?
Y.S.: Sen de rezil olursun. Sana yakışan bir şey olmadığını düşünür herkes.
C.U.: Ben senden 3 misli kaşarım kızım unuttun mu? Sen ters kayaya çarptın tamam mı?
(Uzan'ın konuşmasının aşırı küfürlü kısımlarını bu sütunlara alamıyoruz. Alabildiklerimiz küfürsüz olanlar)
CHP'de ademi merkeziyet kriziAKP hükümetinin Kamu yönetiminde yapmayı düşündüğü reforma sert tepki göstererek eleştiren CHP'nin, AKP'nin bu reformundan daha katı bir çizgide olduğu anlaşıldı. CHP lideri Baykal 1998'de, "daha ademi merkeziyetçi yapı gerekli" diyormuş. Bugün zaten CHP'nin yaptığı eleştiriler, yapılmak istenen reformun beraberinde getirdiği tehlike ve tehditlerden kaynaklanmıyor. CHP'nin muhalefeti tasarıyı hazırlayan müsteşara endeksli. CHP, muhalefeti de özünden uzak yapıyor. CHP konunun merkezinden çok uzakta. Kendi çelişkilerini dahi göremiyor. Böyle bir muhalefetle AKP'nin işi çok kolay!
CHP kendine de muhalefet ediyor
Ana muhalefet 1998'de gündemdekinden daha köklü bir reform vaat etti. Baykal, 'Daha ademi merkeziyetçi yapı gerekli' diyordu. Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer'in 1995'teki makalesini gerekçe göstererek 'kamu yönetimi temel kanunu tasarısı'nın komisyonlardaki görüşmelerini protesto eden CHP, kendi programıyla ters düştü. Tasarıya Türkiye'nin üniter yapısını bozacağı ve Cumhuriyet'in temeline dinamit koyacağı gibi sert eleştirilerde bulunan CHP'nin, 18 Nisan 1998 yerel seçimleri öncesi açıkladığı 'Yerel Çözüm 2000' programında, çok daha radikal değişiklikler öngördüğü belirlendi.
Çok doğru! Bunu Prodi'nin söylemesine de gerek yoktu. Çünkü bu coğrafi bir realite, bunu 7'den 70'e herkes biliyor. AB'ye katılacak yeni üyelerin çoğu Türkiye'ye komşu. Balkan ülkeleri, Güney Kıbrıs... Bunların AB'ye katılmasıyla Türkiye AB'ye sınır komşusu olacak. Bunda abartılacak ne var? Ayrıca Prodi'nin mesajları hiç de yumuşak değil, aksine oldukça sert. Kıbrıs, Güneydoğu, Leyla Zana, insan hakları...
Bu başlıklar yine gündemde.
'AB'ye çok yakınsınız'
AB Komisyonu Başkanı Prodi, Müslüman, laik ve demokratik kimliğiyle Türkiye'nin AB içinde 'emsalsiz' bir öneme sahip olduğunu belirterek, "Kıbrıs'ı çözün" dedi. Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Romano Prodi, Türkiye'nin AB üyeliği için gerçekleştirdiği reformları överken, tutuklu olan eski DEP'lilerin serbest bırakılmasını ve Kıbrıs'ta çözüm için gayret gösterilmesini istedi. Türkiye'nin Ankara Anlaşması'yla AB'ye aday olduğu 1963'ten bu yana başkente resmi ziyarette bulunan ilk AB Komisyon Başkanı olan Prodi, dün AB'nin genişlemeden sorumlu yetkilisi Günter Verheugen'le geldiği Ankara'da krallar gibi karşılandı. AB'de Türkiye'nin üyeliğine yönelik bir oybirliğinin olmadığını belirten Prodi'ye Erdoğan, "1999'da Helsinki'de sizin döneminizde başlayan süreci, görev sürenizle birlikte tamamlamanızı istiyoruz. Aralıkta atacağınız ters adımın getireceği siyasi ve stratejik sonuçları iyi değerlendireceğinizi umuyoruz. Olumsuz yanıt, ilişkileri tehlikeli yöne sürükler" karşılığını verdi. Prodi de, hazırlanacak Türkiye raporunun adil ve objektif olacağı sözünü verdi. Bugün hâkim karşısına çıkacak olan DEP'lilerin durumunu da gündeme getiren Prodi, Erdoğan'a ve TBMM'ye "Avrupa'da büyük hassasiyet var. Sizin reform programınızı da gölgeliyor" diye seslenerek serbest bırakılmalarını istedi. Bu konuda hükümetin üzerine düşeni yaptığını belirten Erdoğan da "Ancak, konuya yargı karar verecek" dedi. Hükümetin Kıbrıs'ta çözüm konusundaki gayretinden memnun oldukların belirten Prodi, "Kıbrıs siyasi bir kriter değil ama politik realitedir. Çözülmezse büyük engel olarak önünüze çıkacağını bilin. 1 Mayıs'a kadar çözülmesi için etkinizi kullanın. Kıbrıs'ın bölünmüşlüğüne son verin" şeklinde konuştu. TBMM'deki konuşmasında Müslüman, laik ve demokrat kimliğiyle Türkiye'nin Avrupa ülkeleri arasında "emsalsiz" bir öneme sahip olduğunu söyleyen Prodi'nin "Üyeliğinizle ilgili sorunların başında Türkiye'nin büyüklüğü geliyor" sözlerine Erdoğan, "Ekonomi düzeldi. AB'ye yük olmayacağız" yanıtını verdi.
Genç Parti Lideri Cem Uzan'dan eski yengesi Yeşim Salkım'a:Ben senden üç misli daha kaşarım!Genç Parti lideri Cem Uzan'ın ağzı amma da bozukmuş. Hakan Uzan'ın eski eşi şarkıcı Yeşim Salkım'ı, kardeşine büyü yapmakla suçlayan Cem Uzan'ın bol küfürlü ve tehdit dolu kaseti mahkemede delil olarak kullanılacak. Uzan'ın Yeşim Salkım'a en ağır küfürleri sıraladığı bu kaset Uzan ailesinin İstanbul Şenlikköy'deki işyerinde ele geçirilmiş. GP lideri Cem Uzan ile eski yengesi Yeşim Salkım arasında geçen bol küfürlü konuşmanın en dikkat çeken diyalog Uzan'ın Salkım'a, "ben senden üç misli daha kaşarım" dediği bölüm.
Salkım'ın kaydettiği konuşmalarda Uzan, kardeşinden ayrılması konusunda tehdide varan sözler sarf ediyor. Salkım da, ayrılmak istemesine rağmen Hakan Uzan'ın kendisini aradığını ifade ediyor.
Milliyet gazetesinin büyük bir zevkle yayınladığı kaset çözümünden ilginç diyaloglar şöyle:
Hakan'ı bırakacaksın!
CEM UZAN: Benim adım Hakan değil, Cem dedim ama sende hâlâ jeton düşmedi. Bilge'nin ve senin büyülerini ... (ses kesiliyor)
YEŞİM SALKIM: ...Hocaya gidelim beraber.
C.U.: Ben bunu kamuoyuna duyuracağım.
Y.S.: Tamam birlikte gidelim, ben hazırım.
C.U.: Bunu kamuoyu önünde seyretmeye hazır mısın? Çamaşırlarını yıkamaya hazır mısın Yeşim Hanım?
Y.S.: İstediğin büyücüye gidelim. Eğer benim kirli çamaşırlarım varsa bunları yaptıysam tamam beni istediğin yere rezil et.
C.U.: Ben senden daha şeytanım unutma.
Y.S.: Beni öyle görüyorsan tamam.
C.U.: Sen şeytanın babasıysan ben beybabasıyım, kare babasıyım, ona göre. Bu çocuğun yakasından düşeceksin... Düşmezsen ben bu işi başkalarına havale ederim, onu unutma.
Öldürtür müsün beni?
C.U.: Ha sen aşkının peşine mi gidiyorsun?
Y.S.: Ben Hakan'ı bırakıyorum. Tamam Cem. Sen istediğin için değil, ben bırakıyorum. Peki o beni bırakacak mı?
C.U.: Bıraktıracaksın, sen bu işi iyi bilirsin.
Y.S.: Ha ben bıraktıracağım ona. Neden ben bıraktırıyorum Hakan'ı?
C.U.: Öyle söylüyorum diye bıraktıracaksın.
Y.S.: Sen söylüyorsun diye hiçbir şey yapmayacağım ben.
C.U.: Yeşim hazır mısın savaşa?
Y.S.: Hazırım Cem.
C.U.: Bak seni 48 saat sonra sokağa çıkamaz hale getiririm.
Y.S.: Ağzımı, burnumu mu kırdırırsın? Öldürtür müsün beni? Aileme mi zarar verirsin? Ne yapacaksın?
C.U.: Bilmem.
Y.S.: O zaman beraber rezil olalım.
C.U.: Ne yapacaksın?
Y.S.: Sen de rezil olursun. Sana yakışan bir şey olmadığını düşünür herkes.
C.U.: Ben senden 3 misli kaşarım kızım unuttun mu? Sen ters kayaya çarptın tamam mı?
(Uzan'ın konuşmasının aşırı küfürlü kısımlarını bu sütunlara alamıyoruz. Alabildiklerimiz küfürsüz olanlar)
CHP'de ademi merkeziyet kriziAKP hükümetinin Kamu yönetiminde yapmayı düşündüğü reforma sert tepki göstererek eleştiren CHP'nin, AKP'nin bu reformundan daha katı bir çizgide olduğu anlaşıldı. CHP lideri Baykal 1998'de, "daha ademi merkeziyetçi yapı gerekli" diyormuş. Bugün zaten CHP'nin yaptığı eleştiriler, yapılmak istenen reformun beraberinde getirdiği tehlike ve tehditlerden kaynaklanmıyor. CHP'nin muhalefeti tasarıyı hazırlayan müsteşara endeksli. CHP, muhalefeti de özünden uzak yapıyor. CHP konunun merkezinden çok uzakta. Kendi çelişkilerini dahi göremiyor. Böyle bir muhalefetle AKP'nin işi çok kolay!
CHP kendine de muhalefet ediyor
Ana muhalefet 1998'de gündemdekinden daha köklü bir reform vaat etti. Baykal, 'Daha ademi merkeziyetçi yapı gerekli' diyordu. Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer'in 1995'teki makalesini gerekçe göstererek 'kamu yönetimi temel kanunu tasarısı'nın komisyonlardaki görüşmelerini protesto eden CHP, kendi programıyla ters düştü. Tasarıya Türkiye'nin üniter yapısını bozacağı ve Cumhuriyet'in temeline dinamit koyacağı gibi sert eleştirilerde bulunan CHP'nin, 18 Nisan 1998 yerel seçimleri öncesi açıkladığı 'Yerel Çözüm 2000' programında, çok daha radikal değişiklikler öngördüğü belirlendi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.