Herhangi bir sözlüğü açıp namert kelimesinin karşılığını okursanız aşağı-yukarı şu kelimelerle karşılaşırsınız: "Mert olmayan, alçak, korkak, ödlek, kahpe". Hemen Köroğlu'nun meşhur mısralarını hatırlıyoruz:
"Mert dayanır namert kaçar
Meydan gümbür gümbürdenir".
Namertlerden fersah fersah kaçmak için, namertlerin semtine, meclisine uğramamak ve semtinize yaklaştırmamak için bu karşılıklardan sadece birisi yeterlidir; alçak, korkak, ödlek, kahpe...
Bunların her biri fıtri bir sapmayı, bozulmayı, şahsiyet zaafını gösteriyor ki hem yakın, hem de uzak çevreleri için potansiyel birer tehlikedir bu tipler.
Alçaklığı, ödlekliği huy edinmiş tiplerin, bir de herhangi bir makamda oturduğunu, söz sahibi, yetki sahibi olduğunu düşünün, bu başlıbaşına bir felakettir. Tarih içinde, millet olarak yaşadığımız bu tür felaketlerin bir benzeri ile karşı karşıyayız, içiçeyiz galiba.
Bütün işler sarpasarıyor, ileriye doğru, müsbet manada bir adım atılamıyor, yetimlerin, yoksulların gözleri yaşlı, fakir fukara kan ağlıyor. Belli bir kesim sömürüyor, sömürdükçe semiriyor, semirdikçe zayıfların sırtında tepinmelerini sürdürüyorlar. Bütün bunlar da toplum katmanlarına sirayet etmiş olan alçaklıkların, kahpeliklerin birer göstergesidir.
Dün ne çektiysek namertlerden çektik, bugün ne çekiyorsak yine namertlerden çekiyoruz.
Şair ne güzel demiş:
"Mert insanı her gün dene
Namerdi pay bölende gör
Tembel avradın halini
Eve konuk gelende gör".
Bu şiirin tamanını bulabilirsem siz değerli okurlarımla sev seve paylaşmak üzere, Aşık Şenlik'in aynı temayı işleyen şiirine kulak verelim.
Zavallı aşık, bu yüzyılın başlarında en acımasız savaşların cereyan ettiği Kafkas cephesinde kimbilir hangi namertlerle, namertliklerle karşılaştı ki bu şiiri yazmak zorunda kaldı. Bilindiği gibi zor günlerin, dar günlerin dostları çok özel, çok güzel dostlar olduğu gibi, yine zor ve dar günlerin alçakları, kahpeleri de sıradan düşmanlar değildir. Savaş zenginleri, kirz zenginleri diye kavramlar var; dumanlı günlerden istifade ile malı götüren alçaklar yani.
Her zaman ve zeminde namertlerin şerrinden Allah'a sığınıyoruz ve Aşık Şenlik'e kulak veriyoruz:
Namertlerin kanadıyla
Uçmam Allah Kerimdir
Coşkun suya köprü olsa
Geçmem Allah Kerimdir
Teklif etse yiyebilmem
Namertlerin nanını
Suyu Ab-ı Kevser olsa
İçmem Allah Kerimdir
Ben Şenliğem bir zamanlar
Çok sürdüm zevk-i sefa
Ol Hüdanın emri budur
Koy çekim cevr-i cefa
Bizi yaratan Allah'tır
Hak habibi Mustafa
Emrindeki müntezirem
Şaşırmam Allah Kerimdir.
"Mert dayanır namert kaçar
Meydan gümbür gümbürdenir".
Namertlerden fersah fersah kaçmak için, namertlerin semtine, meclisine uğramamak ve semtinize yaklaştırmamak için bu karşılıklardan sadece birisi yeterlidir; alçak, korkak, ödlek, kahpe...
Bunların her biri fıtri bir sapmayı, bozulmayı, şahsiyet zaafını gösteriyor ki hem yakın, hem de uzak çevreleri için potansiyel birer tehlikedir bu tipler.
Alçaklığı, ödlekliği huy edinmiş tiplerin, bir de herhangi bir makamda oturduğunu, söz sahibi, yetki sahibi olduğunu düşünün, bu başlıbaşına bir felakettir. Tarih içinde, millet olarak yaşadığımız bu tür felaketlerin bir benzeri ile karşı karşıyayız, içiçeyiz galiba.
Bütün işler sarpasarıyor, ileriye doğru, müsbet manada bir adım atılamıyor, yetimlerin, yoksulların gözleri yaşlı, fakir fukara kan ağlıyor. Belli bir kesim sömürüyor, sömürdükçe semiriyor, semirdikçe zayıfların sırtında tepinmelerini sürdürüyorlar. Bütün bunlar da toplum katmanlarına sirayet etmiş olan alçaklıkların, kahpeliklerin birer göstergesidir.
Dün ne çektiysek namertlerden çektik, bugün ne çekiyorsak yine namertlerden çekiyoruz.
Şair ne güzel demiş:
"Mert insanı her gün dene
Namerdi pay bölende gör
Tembel avradın halini
Eve konuk gelende gör".
Bu şiirin tamanını bulabilirsem siz değerli okurlarımla sev seve paylaşmak üzere, Aşık Şenlik'in aynı temayı işleyen şiirine kulak verelim.
Zavallı aşık, bu yüzyılın başlarında en acımasız savaşların cereyan ettiği Kafkas cephesinde kimbilir hangi namertlerle, namertliklerle karşılaştı ki bu şiiri yazmak zorunda kaldı. Bilindiği gibi zor günlerin, dar günlerin dostları çok özel, çok güzel dostlar olduğu gibi, yine zor ve dar günlerin alçakları, kahpeleri de sıradan düşmanlar değildir. Savaş zenginleri, kirz zenginleri diye kavramlar var; dumanlı günlerden istifade ile malı götüren alçaklar yani.
Her zaman ve zeminde namertlerin şerrinden Allah'a sığınıyoruz ve Aşık Şenlik'e kulak veriyoruz:
Namertlerin kanadıyla
Uçmam Allah Kerimdir
Coşkun suya köprü olsa
Geçmem Allah Kerimdir
Teklif etse yiyebilmem
Namertlerin nanını
Suyu Ab-ı Kevser olsa
İçmem Allah Kerimdir
Ben Şenliğem bir zamanlar
Çok sürdüm zevk-i sefa
Ol Hüdanın emri budur
Koy çekim cevr-i cefa
Bizi yaratan Allah'tır
Hak habibi Mustafa
Emrindeki müntezirem
Şaşırmam Allah Kerimdir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Gül vekilim gül / 12.07.2025
- Yalamış yutmuşlar / 09.07.2025
- Dökülüyoruz dökülüyorsunuz dökülüyorlar / 08.07.2025
- Emeklinin payına bir kez daha hüsran düştü / 07.07.2025
- ‘İçi nasırlanmış elleri de yaz’ / 05.07.2025
- Kalemim elemime tercüman olabilseydi / 03.07.2025
- Ne olur? / 20.06.2025
- "Ben garip eşim garip/ Eşim yoldaşım garip" / 19.06.2025
- “Adana’da Ağustosta bulamadım yazımı Ağrı gibi başı duman kar ararsan işte ben” / 05.06.2025
- Emeklinin emeklemesi bile hayal oldu / 04.06.2025
- Yalamış yutmuşlar / 09.07.2025
- Dökülüyoruz dökülüyorsunuz dökülüyorlar / 08.07.2025
- Emeklinin payına bir kez daha hüsran düştü / 07.07.2025
- ‘İçi nasırlanmış elleri de yaz’ / 05.07.2025
- Kalemim elemime tercüman olabilseydi / 03.07.2025
- Ne olur? / 20.06.2025
- "Ben garip eşim garip/ Eşim yoldaşım garip" / 19.06.2025
- “Adana’da Ağustosta bulamadım yazımı Ağrı gibi başı duman kar ararsan işte ben” / 05.06.2025
- Emeklinin emeklemesi bile hayal oldu / 04.06.2025