İsmi, kirli ağızlarına yakışmayan bazı ne idüğü belirsiz yazar takımı, BTP lideri Prof. Dr. Haydar Baş'ı hedef alan talihsiz yazılar kaleme aldılar. Aynı yerden emir alarak yazdıkları belli olan bu yazarların cinayetlerle çalkalanan Türkiye'de Prof. Dr. Haydar Baş'ı gündem etmelerinin sebebi ne acaba?Bence emirle yazdırıldığı aşikar olan aynı mantık iskeletindeki bu yazıların Dink cinayetinin soruşturmasının izlediği seyirle yakından ilgisi var. Bazı çevreler cinayet soruşturmasının izlediği seyirden oldukça rahatsız olmuşa benziyor. Bu rahatsızlıktan dolayı kuklalarını, kan kaybeden Türkiye siyasetinde büyüyen tek hareketin lideri ve şartlara ve zamana göre değişmeyen milli duruş sahibi Prof. Dr. Haydar Baş'a saldırtıyorlar.Cinayet işlendikten sonraki gelişmeleri hatırlatarak bu yazarların neden kullanıldığını izah edelim.Dink öldürüldükten sonra zanlı Samast'ın Samsun'da jandarmanın eline geçmesi, bu karanlık cinayet planını hazırlayanların bütün hesaplarını alt üst etti. Jandarma işe müdahil olmasaydı, işbirlikçi medya mensuplarının desteğiyle cinayet, ulusalcı ve milliyetçi düşünen insanları töhmet altında bırakacak ve maksat hasıl olmuş olacaktı. Bu sayede BOP ve Karadeniz projelerinde Trabzon'un bir üs olarak ABD tarafından kullanılması, 301. maddenin tamamen kaldırılması, sözde Ermeni soykırım iddialarının önünde pes edilmesi ve Kıbrıs gibi pek çok konuda Türkiye'den çok daha rahat ve hızlı tavizler alınabilecekti. Ama hesaplar jandarmanın yerinde bir müdahalesiyle alt üst oldu. Cinayetin ulusalcı ve milliyetçilerle ilişkilendirilmesinde muktedir olamadılar. Planlayıcıların kontrolünden neredeyse tamamen çıkan olay, dinler arası diyalog taşeronu bir camiayı ve onlarla tepeden bağlantılı Atlantik ötesinde ikamet edenleri işaret eden bir çizgide ilerlemeye başladı. Bu foyalarının ortaya çıkması demekti. Hemen bir şeyler yapılmalıydı.Bunun üzerine birileri tarafından ("birileri" sizin malumunuz) derin devlet tartışması başlatılarak, operasyonun gidişatını değiştirmek ve gerçekleri karartmak için zaman kazanma amaçlı bir plan devreye konuldu. Bu plan da cinayet soruşturmasının, planlayıcıların istediği mecraya çekilmesini sağlayamadı. Bunun üzerine arkasında Atatürk'ün "vatan toprağı kutsaldır, kaderine terk edilemez" sözü ve elinde Türk bayrağı olduğu halde katil zanlısı Ogün Samast'ın çekilmiş fotoğrafları medyaya servis edildi. Fotoğraflarda zanlıyla poz verenlerin askerler olduğu iddia edildi.Çok geçmeden bu iddialarında yalan olduğu ve zanlıyla fotoğraf çektirenlerin asker değil emniyet teşkilatı mensupları olduğu ortaya çıktı.Burada dikkat edilmesi gereken nokta, cinayetin askerle ilişkilendirilmeye çalışılması.Cinayeti azmettiren odak, soruşturmayı askere doğru yönlendirmek için bazı tertipler düzenlemekten bile çekinmemektedir. Bu da göstermektedir ki, soruşturmanın tertipten önceki mecrası, gerçek faillere ulaşabilecek bir çizgideydi. Soruşturmanın rotası eğer müdahalelerle değiştirilmezse diyalogculara ulaşılması ihtimal dâhilindedir.Dink cinayetinin planlayıcılarının fotoğraf senaryosu da bekleneni vermeyince bu defa medya kuruluşlarındaki maşalarına emir verilerek, daha önce isim verilmeden hedef gösterilen Prof. Dr. Haydar Baş, bu defa ismen de zikredilerek birtakım haberler yaptırılma yoluna gidildi.Biri, "kim bu Haydar Baş" diye sorarak, Dink cinayetine ve soruşturmasına yönelmiş olan devletin dikkatini başka yöne çevirmeye çalışırken diğeri, Prof. Dr. Haydar Baş'ın ulusalcı yönüne dikkati çekmeye çalışmakta ve sorular sorarak yine dikkatleri asıl gündemden başka noktalara çevirmeye çalışmaktadır. Sonuncusu da iktidar yanlısı diyalogcu bir gazetenin yine gazetesi gibi diyalogcu yazarından geldi. O da aynı yolun yolcusu olduğu satırlarından belli olan arkadaşları gibi farklı cümlelerle aynı amaca yönelik bir yazı kaleme aldı. Hepsi gündemi değiştirme telaşıyla yazılmış yazılardı. Söz konusu yazarlardan birinin sorduğu kim bu Haydar Baş? sorusuna BTP'den yapılan basın açıklamasındaki "...Prof. Dr. Haydar Baş, laik demokratik sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetinin tam bağımsızlığına, devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğüne hayatını adamış; toplumun milli ve manevi değerleri ile Anayasanın Genel Esaslar kısmında yer alan ilkelere, demokratik kurallara ve kişi haklarına uygun olarak yüce milletimizin birlik ve beraberliği için ilmi, fikri ve fiili mücadele veren, devletinin ve milletinin menfaatlerini öne alan bir yaklaşım ile çözümler üreten bir bilim adamı ve siyasi liderdir." bölümü, aynı zamanda Prof. Dr. Haydar Baş'tan niçin rahatsız olunduğunun da cevabı niteliğinde.Dink cinayetinin soruşturulması sürecinin sürekli müdahalelerle doğru düzgün işlemesi engellenmeye çalışılması, Türkiye'nin çok büyük bir komplo ile karşı karşıya olduğunu göstermektedir. Üst düzey siyasilerden basın mensuplarına kadar çok geniş bir çevre bu komploya doğrudan ya da dolaylı olarak bulaşmış durumdadır.Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ı kirli kalemleriyle karalamaya çalışanlar da topyekûn Türk milletine karşı düzenlenen bu komplonun küçük figüranlarından bazılarıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024