Ülkemizde gündem bir türlü vatandaşa gelmiyor. Ne yiyor, ne içiyor, nasıl yaşıyor, toplumun geldiği nokta nedir gibi konular yok ortada. Mesela asgari ücret!
2 Aralık'ta, 'Asgari ücret tespit komisyonu sahne alıyor', diye başlık atmış ve şöyle devam etmiştim; "Yılsonu yaklaşıyor. Yılsonu demek yeni asgari ücretin ne kadar olacağı tartışmalarının başlaması demek? Tam bir tiyatro. Çünkü her yıl aynı senaryo tekrarlanıyor. Muhalefet ve bazı sendikalar, yazarlar vs. enflasyon verilerini açıklıyorlar, konuşuyorlar, konuşuyorlar. Medyanın bir bölümü özel haberler yapıyor. Diğer bölümü karşı haberlerle cevap veriyor.
Sonra ilgili bakanlar ve sendikalar bir araya geliyor. Hükümet bir rakam koyuyor. Sendikalar da, hükümetin koyduğu rakamın en az iki katı bir rakam koyuyor masaya. Toplantılar bir, iki, üç derken uzuyor, sert tartışmalar yaşanıyor. Tam uzlaşma komisyonuna gidilecekken hükümet koyduğu rakama yarım puanlık bir artış yaparak işi bağlıyor. Hep böyle olmadı mı?" diye sormuştum.
Aynen öyle oluyor. Bir farkla ki, bu sene Memur-Sen ilginç bir çıkış yaptı, şaşırdım. Çünkü Memur-Sen senelerdir bu masada adeta hükümetten yana sendikalara muhalefet görevi üstlenmiş gibi tavır alıyordu.
Hükümet yüzde 3+3 teklifi yaptı. Memur-sen isyan etti. Bu kabul edilemez, biz % 10+6 zam istiyoruz, derken DİSK asgari ücretin en az 2.300 TL olması gerektiğini açıkladı.
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) ise hükümeti can evinden vurdu; asgari ücrete enflasyon miktarı zam istedi.
Maliye Bakanı Naci Ağbal hemen savunmaya çekilerek, asgari ücret konusunda enflasyon oranlarının tek belirleyici unsur olmaması gerekir, derken diğer emekçinin hakkını alabilmesi, en azından insanca yaşayabilmesi için belirleyici unsurların ne olduğunu açıklamadı.
Ülkemizde açlık sınırı 1.700 TL, fakirlik sınırı 5.200 TL. Yıllık enflasyon tüketici fiyatlarında yüzde 11,90, yurt içi üretici fiyatlarında yüzde 17,28 oldu.
Sayın Bakanım, bu rakamlar ışığında emekçinin hakkını alabilmesi, en azından insanca yaşayabilmesi için belirleyici unsurlar ne olmalı?
Hükümetin derdi unsur filan değil. Ama kasa boş, tulumbada emekçiye verilecek para kalmadı, diyemiyorlar.
Ne dediklerini Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sarıeroğlu açıkladı; "İşçi ve işverenden fedakârlık bekliyoruz."
Buyurun fedakârlığa!
İnsan hayatı değersizleşti
Sadece Kasım ayında 27 kadın, kocası tarafından katledildi. 3 çocuk, annesi veya babası tarafından katledildi. İki aile arasında çıkan tartışmalarda silahlar çekildi, onlarca kişi yaralandı.
Yapılan operasyonlarda tonlarca uyuşturucu ele geçirildi. Binlerce uyuşturucu satıcısı ve kullanıcısı hakkında hukuki işlem yapıldı.
2017 yılında 6.740 kişi hakkında fuhuş işlemi yapıldı. Ankara Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmada, Türkiye'de kayıtlı ve kayıt dışı 150 binin üzerinde kişinin fuhuş yaptığının tahmin edildiğini, sektörün yıllık cirosunun ise 3-4 milyar dolar civarında olduğunu açıklandı.
Cinsel istismar, gasp, cinayet, hırsızlık haberleri artık sıradanlaştı. Bu topraklarda insanlar pazarlarda satılıyor.
Sen cevap ver kardeşim! Yazık değil mi, günah değil mi? Bu ülke gündemi, iktidarın temel atma törenleri mi yoksa iki üç parti arasındaki laf atışmaları mı?
Unutma ki, siyasetin gündeminde sen yoksun. Hizmetin gündeminde sen yoksun. Haliyle huzurlu, mutlu, güvende yaşayan insanlar arasında da sen yoksun. Ama acı olan bu tercihi senin yapmandır.
2 Aralık'ta, 'Asgari ücret tespit komisyonu sahne alıyor', diye başlık atmış ve şöyle devam etmiştim; "Yılsonu yaklaşıyor. Yılsonu demek yeni asgari ücretin ne kadar olacağı tartışmalarının başlaması demek? Tam bir tiyatro. Çünkü her yıl aynı senaryo tekrarlanıyor. Muhalefet ve bazı sendikalar, yazarlar vs. enflasyon verilerini açıklıyorlar, konuşuyorlar, konuşuyorlar. Medyanın bir bölümü özel haberler yapıyor. Diğer bölümü karşı haberlerle cevap veriyor.
Sonra ilgili bakanlar ve sendikalar bir araya geliyor. Hükümet bir rakam koyuyor. Sendikalar da, hükümetin koyduğu rakamın en az iki katı bir rakam koyuyor masaya. Toplantılar bir, iki, üç derken uzuyor, sert tartışmalar yaşanıyor. Tam uzlaşma komisyonuna gidilecekken hükümet koyduğu rakama yarım puanlık bir artış yaparak işi bağlıyor. Hep böyle olmadı mı?" diye sormuştum.
Aynen öyle oluyor. Bir farkla ki, bu sene Memur-Sen ilginç bir çıkış yaptı, şaşırdım. Çünkü Memur-Sen senelerdir bu masada adeta hükümetten yana sendikalara muhalefet görevi üstlenmiş gibi tavır alıyordu.
Hükümet yüzde 3+3 teklifi yaptı. Memur-sen isyan etti. Bu kabul edilemez, biz % 10+6 zam istiyoruz, derken DİSK asgari ücretin en az 2.300 TL olması gerektiğini açıkladı.
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) ise hükümeti can evinden vurdu; asgari ücrete enflasyon miktarı zam istedi.
Maliye Bakanı Naci Ağbal hemen savunmaya çekilerek, asgari ücret konusunda enflasyon oranlarının tek belirleyici unsur olmaması gerekir, derken diğer emekçinin hakkını alabilmesi, en azından insanca yaşayabilmesi için belirleyici unsurların ne olduğunu açıklamadı.
Ülkemizde açlık sınırı 1.700 TL, fakirlik sınırı 5.200 TL. Yıllık enflasyon tüketici fiyatlarında yüzde 11,90, yurt içi üretici fiyatlarında yüzde 17,28 oldu.
Sayın Bakanım, bu rakamlar ışığında emekçinin hakkını alabilmesi, en azından insanca yaşayabilmesi için belirleyici unsurlar ne olmalı?
Hükümetin derdi unsur filan değil. Ama kasa boş, tulumbada emekçiye verilecek para kalmadı, diyemiyorlar.
Ne dediklerini Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sarıeroğlu açıkladı; "İşçi ve işverenden fedakârlık bekliyoruz."
Buyurun fedakârlığa!
İnsan hayatı değersizleşti
Sadece Kasım ayında 27 kadın, kocası tarafından katledildi. 3 çocuk, annesi veya babası tarafından katledildi. İki aile arasında çıkan tartışmalarda silahlar çekildi, onlarca kişi yaralandı.
Yapılan operasyonlarda tonlarca uyuşturucu ele geçirildi. Binlerce uyuşturucu satıcısı ve kullanıcısı hakkında hukuki işlem yapıldı.
2017 yılında 6.740 kişi hakkında fuhuş işlemi yapıldı. Ankara Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmada, Türkiye'de kayıtlı ve kayıt dışı 150 binin üzerinde kişinin fuhuş yaptığının tahmin edildiğini, sektörün yıllık cirosunun ise 3-4 milyar dolar civarında olduğunu açıklandı.
Cinsel istismar, gasp, cinayet, hırsızlık haberleri artık sıradanlaştı. Bu topraklarda insanlar pazarlarda satılıyor.
Sen cevap ver kardeşim! Yazık değil mi, günah değil mi? Bu ülke gündemi, iktidarın temel atma törenleri mi yoksa iki üç parti arasındaki laf atışmaları mı?
Unutma ki, siyasetin gündeminde sen yoksun. Hizmetin gündeminde sen yoksun. Haliyle huzurlu, mutlu, güvende yaşayan insanlar arasında da sen yoksun. Ama acı olan bu tercihi senin yapmandır.
Akın Aydın / diğer yazıları
- ‘Para milletin itibarıdır’ diyordu onu da kaybettirdi / 29.03.2024
- Siyasetçiler Yasak Elma ve Kızılcık Şerbeti dizilerini mi izliyor! / 28.03.2024
- Dünya lideri demek kolay, olmak zor / 27.03.2024
- Siyasette de hep masa kazanıyor / 25.03.2024
- Erdoğan neden sözlerinin esiri olmuyor? / 24.03.2024
- Erdoğan ‘seçimden sonrası tufan diyenleri’ not alıyormuş / 23.03.2024
- Müslümanların kan ile iftarı ve son fetva / 22.03.2024
- Erdoğan’a biat ve bozkurtların aklaşması / 21.03.2024
- Hüseyin Baş: 'Bunlarda hiçbir değer ve kutsal yok' / 20.03.2024
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Siyasetçiler Yasak Elma ve Kızılcık Şerbeti dizilerini mi izliyor! / 28.03.2024
- Dünya lideri demek kolay, olmak zor / 27.03.2024
- Siyasette de hep masa kazanıyor / 25.03.2024
- Erdoğan neden sözlerinin esiri olmuyor? / 24.03.2024
- Erdoğan ‘seçimden sonrası tufan diyenleri’ not alıyormuş / 23.03.2024
- Müslümanların kan ile iftarı ve son fetva / 22.03.2024
- Erdoğan’a biat ve bozkurtların aklaşması / 21.03.2024
- Hüseyin Baş: 'Bunlarda hiçbir değer ve kutsal yok' / 20.03.2024
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024