Milli Ekonomi Modeli ve ABD seçimleri

Dünya ekonomisi, giderek karmaşıklaşan sorunlar ve çözüm bekleyen krizlerle karşı karşıya. Bu bağlamda, Prof. Dr. Haydar Baş'ın ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli, insan fıtratına uygun çözümleriyle dikkat çekiyor. 

Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli, insanın ihtiyaçlarını ve sosyal yapısını göz önüne alarak geliştirilmiş bir modeldir. Bu model, kapitalizmin ve sosyalizmin çözüm bulamadığı pek çok soruna etkili çözümler sunmaktadır. Kapitalizmin sürekli büyüme paradigması, kaynakların tükenmesi ve gelir eşitsizliği gibi konularda yetersiz kalırken; sosyalizmin ise bireysel girişimciliği kısıtlayarak ekonomik motivasyonu azalttığı bilinir. Milli Ekonomi Modeli, bu iki sistemin eksikliklerini gideren, insan merkezli ve adil bir ekonomik düzen sunmaktadır.

ABD seçimleri sırasında özellikle ekonomi politikalarının ön plana çıktığı bir dönem yaşandı. Trump'ın ekonomi vaatlerinde üretimin desteklenmesi, milli paraların öneminin vurgulanması gibi noktalar dikkat çekiciydi. Bu, aslında Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nde de ifade edilen bazı prensiplerin, ABD gibi kapitalizmin kalesi olarak bilinen bir ülkede bile kabul görmeye başladığını gösteriyor. Kapitalizmin kısıtlamaları ve eksiklikleri nedeniyle ABD de alternatif modellere yönelmek zorunda kalmış gibi görünüyor.

Yine diğer aday Kamala Harris'in seçim öncesi açıklamalarından bazıları:

* İlk kez ev sahibi olacak kişilere yardım için 25.000$ yardım sağlayacağım;

* 100 milyondan fazla Amerikalıya orta sınıf vergi indirimi sağlayacağım;

* Marketlerdeki fahiş fiyatlandırmalara ABD tarihinde bir ilke imza atarak devlet eliyle federal bir yasak getireceğim;

* 100 milyondan fazla Amerikalı, çocuklarının ilk yılında yeni ebeveynlere sağlanan 6.000$'lık yardım da dahil olmak üzere, orta sınıf vergi indirimi alacak. 

Yine her iki adayın vaatleri arasında enerji üretimi ciddi bir yer kaplıyor. Adaylar, daha fazla enerji üretimi sağlayacaklarını, bu üretim artışının enerji maliyetlerini aşağı çekeceğini ve kaya gazının bu süreçte büyük bir öneme sahip olduğunu seçim söylemlerinde çokça belirttiler.

Trump'ın seçim kampanyasında, ABD'nin üretime yeniden odaklanması gerektiği ve milli paraların güçlendirilmesi gerektiği yönündeki söylemleri, Milli Ekonomi Modeli'nin temel dayanaklarını hatırlatıyor. 

Kulağa oldukça hoş gelen bu vaatlerin hepsinin de Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleme aldığı Milli Ekonomi Modeli'nden temellendirildiği görülmekte. Çünkü, bu vaatlerin hiçbirinin kapitalizme ait herhangi bir öğreti ile açıklanması imkansızdır.

Bu modelde, üretim gücünün artırılması, milli paralarla ticaret yapılması ve ekonomik bağımsızlığın sağlanması gibi temel ilkeler yer alır. ABD'nin ekonomik olarak daha bağımsız bir yapı kurma arzusu, bu ilkelerin ne kadar evrensel ve gerekli olduğunu bir kez daha gösteriyor.

Kapitalizmin ve sosyalizmin bugüne kadar cevap bulamadığı birçok sorun vardır; örneğin, sürdürülebilir büyüme nasıl sağlanır? Gelir dağılımındaki eşitsizlikler nasıl giderilir? Milli Ekonomi Modeli, bu sorulara yanıt sunarken insan fıtratını merkeze alır ve insanların ihtiyaçlarına uygun çözümler geliştirir. Bu da onu diğer ekonomik modellerden farklı ve daha sürdürülebilir kılar. Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Ben ülkemi kâinat devleti yapacağım" söylemi, bu modelin uluslararası arenada da ne kadar iddialı olduğunu göstermektedir.

ABD seçimlerinde bile gündeme gelen bu ekonomik dönüşüm ihtiyacı, Milli Ekonomi Modeli'nin er ya da geç dünyada kahir ekseriyetle uygulanacağını gösteriyor. Kapitalizmin ve sosyalizmin eksik bıraktığı her alanda Milli Ekonomi Modeli'nin çözüm bulabileceği bir gerçeklik olarak karşımızda duruyor.

Sonuç olarak, ABD seçimlerinde ekonomik politikalar açısından görülen değişim, Milli Ekonomi Modeli'nin uluslararası düzeyde kabul görmeye başladığını göstermektedir. Görülen o ki; dünya, er geç bu modele yönelmek zorunda kalacak; çünkü başka bir seçenek kalmadı. Dünyada dönüşümün öncüsü olmak ve bu modeli uygulamak hem ulusal hem de küresel ölçekte büyük bir fark yaratacaktır.