Gelir dağılımındaki dengeyi sağlamak, gelir adaletsizliğini gidermek ekonominin temel hedeflerindendir. Ekonominin üç önemli hedefi vardır: Sürekli büyüme, tam istihdam, gelir dağılımındaki adaletin sağlanması? Esasen gelir dağılımındaki adaletin sağlanması, sürekli büyümenin ve tam istihdamın da anahtarıdır. Gelir adaletinin sağlanması, elbette ki her vatandaşın aynı gelire sahip olması anlamına gelmemektedir ama vatandaşların en azından yoksulluk sınırının üstünde bir gelire sahip olması en büyük hakkıdır ve bunu sağlamak devletin en önemli vazifesidir.Ülkemizde yoksulluk sınırı 3 bin 500 lira civarındadır. Asgari ücretin 800 lira ile açlık sınırının dahi altında, memur maaşlarının da yoksulluk sınırının çok altında olduğu gerçeğinden yola çıkarsak ülkemizin iktidar koltuğunu işgal edenlerin ekonomi hedeflerinin çok gerisinde olduğunu söyleyebiliriz.Gelirin tabana yayılması, toplumun en ücra köşelerine kadar adil bir şekilde ulaşması, kanın damarlarda dolaşması gibidir.Kan damarlarda olması gerektiği şekilde dolaşacak ki, vücut o kanın taşıdığı nimetlerden hakkıyla istifade edebilsin, sağlıklı olsun, hastalıklardan uzak dursun. Eğer kalbin iradesi olsa da, bencillik edip, "Bu kan benimdir hiçbir yere göndermem" dese sizce ne olurdu? Kalp fazla kandan, vücudun diğer organları ise kansızlıktan mahvolurdu vücut ülkesi varlığına devam edemezdi.İşte gelir de aynen kan gibidir. Gelir kan gibi ülkenin her tarafına yayılabilsin ki, ekonomi sağlıklı işleyebilsin, millet yaşasın, devlet yaşasın.Unutmayalım ki, 2007 yılının sonlarında ABD'de başlayıp tüm dünyaya dalga dalga yayılan, 2008'de tüm kapitalist ülkelere büyük darbe indiren ve hala ABD ve AB ülkelerini vurmaya devam eden küresel krizin temel nedeni de buydu.Gelir tabana yayılmadığı için, insanlar kredi kullanarak hayatlarına devam etme durumunda kalmışlardı, sonra kredilerini ödeyemeyecek duruma düştüler ve vatandaşa verilen krediler üzerine kurulu olan devasa sistem bir anda çöktü.Yaşanan bu kriz esasen bir gerçeği ortaya çıkardı: 2005 yılında tüm dünyaya ilan edilen ve gelirin adil bir şekilde tabana yayılmasını temin eden tek ekonomi modeli olan Milli Ekonomi Modeli'nin tek çözüm yolu olduğunu?Milli Ekonomi Modeli'nin, "tüketimin teşvik edilmesi gerektiği" tavsiyesinden yola çıkan ülkeler 2008 yılından sonra bir bir tüketimi teşvik paketleri açıklamaya başladılar.Fakat sadece tüketimin teşvik edilmesi tek başına bir çözüm değildi.ABD, Bush döneminde 165 milyar dolar "çabuk harcayacakların cebine para koydu" ama bu para borçla basılan paraydı ve karşılığı ithal ürünlerle temin edilmişti. Faiz ise toplamda en büyük gelir kaynağı olarak kullanılmaya devam ediliyordu. Neticede Obama döneminde ikinci teşvik paketi 900 milyar dolar olarak açıklandı, sözde halka dağıtılacaktı ama küresel sermayedarlar, kapitalizmin ABD'li patronları buna müsaade etmedi, halk için basılan bu parayı aralarında paylaştılar. AB ülkelerinde de benzer durumlar yaşandı. Batılı ülkeler Milli Ekonomi Modeli'nin tüketimi teşvik projelerinden istifade etmeye çalışıyordu ama kapitalizmin kabuğunu kıramıyorlardı. Bir bardakta hem süt hem de zehir olmaz. Zehrin üstüne süt katarsanız o da zehir olur, şifa olmaz.Bu manada MEM'den hakkıyla istifade edebilen ülke Rusya oldu. Onlarca maddesini uyguladı. İstifade etmesinin en büyük nedeni ise, MEM'i yaptığı yanlışlara yama olarak değil, yanlışları bir kenara bırakarak, MEM zemini üzerine ekonomisini oturtmaktı. Önce zehri boşalttı, sonra sütü koydu.Rusya'dan sonra, ondan etkilenerek, Çin, Brezilya, Venezuella gibi ülkeler de MEM'i uygulamaya başladılar ama hiçbirisi Rusya'nın uyguladığı gibi uygulayamadı. Bunun en büyük nedeni de Rusya'nın sadece MEM'e değil, Model'in sahibine de sımsıkı sarılmasıydı. Prof. Dr. Haydar Baş'ı Rusya Parlamentosu'na davet etmeleri ve tüm dünyaya MEM'i ilan etmeleri de bunun en büyük göstergesiydi.Bu gerçeği gören tüm ülkeler milli bir zemin üzerinde dimdik ayakta duracaklar, diğerleri ise sürünmeye devam edecekler.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025
- Hedeflediğiniz, hayal ettiğiniz Suriye bu muydu? / 03.05.2025
- Depreme rağmen kentsel dönüşüm neden ilerlemiyor? / 01.05.2025
- 1 Mayıs: İşçi de mağdur, işsiz de… / 30.04.2025
- Silah bırakması beklenen PKK, 'özerklik kongresi' yaptı / 29.04.2025
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025
- Hedeflediğiniz, hayal ettiğiniz Suriye bu muydu? / 03.05.2025
- Depreme rağmen kentsel dönüşüm neden ilerlemiyor? / 01.05.2025
- 1 Mayıs: İşçi de mağdur, işsiz de… / 30.04.2025
- Silah bırakması beklenen PKK, 'özerklik kongresi' yaptı / 29.04.2025
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025