Milli Takımımız ikincilik, hatta bir ihtimal grup birinciliği şansını elinin tersiyle itti.
Özellikle ikincilik şansımız halen devam ediyor ancak artık çok ince hesaplara kaldı.
Evimizde yenemediğimiz Letonya ve Karadağ'ı deplasmanda yeneceğimizin de garantisi yok zaten.
Şimdi herkes bunun suçlusunu ve müsebbibini arıyor.
Kimi Burak Yılmaz'ı, kimi teknik direktörü, kimi Futbol Federasyonu'nu kimi Trabzonspor'lu oyuncuların oynatılmasını kimi Galatasaray'lı sporcuların oynatılmamasını kimi de millilerin ruhsuzluğunu, başarısızlığın gerekçesi olarak gösteriyor.
Bunlara cevap verecek değilim.
Ancak bence en büyük müsebbip Ak Partisi iktidarı!
"Futbol Milli Takımıyla siyasi iktidarın ne alakası var kardeşim?" diyeceksiniz şimdi.
Benim derdim takımın aldığı sonuçlar değil futbolculardaki yozlaşmanın geldiği vahim nokta.
Futbol ahlâkı, rakibe saygı, seyirciye saygı, efendilik, dürüstlük diye bir şey kalmadı ortada.
6. dakikada gol atıyoruz 7. dakikadan itibaren kaleciden santrfora kadar tüm takım futbolu unutup zaman geçirmek için elinden geleni yapmaya başlıyor. Futbolumuzu oynayıp rakibin üzerine gitsek hem futbol güzelleşecek hem de farka gideceğiz.
Hepsinden daha vahim olanı ise hakemi kandırmaya yönelik saçma sapan ve bazen trajikomik hale gelen yapmacık davranışlar.
Burak'ın ayağını önce rakibe çarptırıp sonra kendini ceza sahasında yere atması ise inanılır gibi değildi.
Bu hareketlerle maç kazanacaksak kazanmayalım zaten. En azından futbolseverler bu kandırmacaların işe yaramadığına inanır.
Bu yapılanların hırsızlıktan, dolandırıcılıktan, yalancılıktan ne farkı var Allah aşkına?
Hakemi kandırıp penaltı almak ile bir insanı kandırıp parasını almak bence aynı şeydir.
Numaradan tekme veya tokat yemiş gibi kendini yerden yere atarak rakip oyuncuya kart gösterilmesini sağlayarak haksız bir şekilde maç kazanmak ile birisinin parasını çalmak arasında ne fark var?
Top kendinden dışarı çıktığı halde rakipten çıktı diye hakeme itiraz etmekle yalan konuşmak arasında da hiç fark yok tabii ki.
Bunlar belki geçmişte de vardı ancak o zaman bunları yapanlar hem çok azdı hem de bunlara ciddi tepkiler verilir ve kınanırdı.
Şimdi ise profesyonellik olarak kabul görür hale geldi.
Tüm bu rezillikler ne için yapılıyor peki?
Para kazanmak için!
İşte siyasi iktidarla futboldaki yozlaşmanın bağlantısı da burada saklı.
Artık ülkemizde para kazanmak için her yol mübah kabul ediliyor.
Din adamları dahi bu tür davranışlara fetva verir hale geldiler.
Neden biliyor musunuz?
Bu fetvaları verdikçe maaşları ve makamları sallanmıyor çünkü.
Bence bu din adamlarının, Peygamber Efendimiz ortaya çıktıktan sonra O'nun vasıflarını bildiren İncil ve Tevrat ayetlerini değiştiren din adamlarından hiç bir farkı yok.
Dinimizin en temel özelliğinin güzel ahlâk olduğunu unutturdular bize.
Siyasilerimizin en önemli vasfı su gibi yalan söyleyebilmeleri oldu. Bir süre sonra yalanlarına kendileri de inanmaya başladı.
Milletimiz de yalan sözden haz alır hale geldi ve manen çöktüğü için doğru konuşanları dinlemez ve anlamaz oldu.
Sık sık bu yozlaşmalara dikkat çekmeye ve bu büyük yaraya parmak basmaya devam edeceğim.
Umulur ki bir gün özümüze dönüp düzeliriz.
- Cem Yılmaz ve Cilalı Güldürü Devri / 29.08.2022
- Bırakın beni milleti uyandırın / 24.08.2022
- Aramıza katılmanızı bekliyoruz / 16.08.2022
- Suriye’nin kuzeyi mi, Büyük İsrail’in kilidi mi? / 01.08.2022
- 15 Temmuz ve alınmayan dersler / 19.07.2022
- Adalet yoksa zulüm vardır / 21.06.2022
- Polemikten beslenen siyaset / 09.05.2022
- Haydar Baş ve Aşk / 14.04.2022
- AK-YÜZBİM / 12.04.2022