Başbakan Erdoğan, televizyonlardan yayınlanan "Ulusa Sesleniş" programında yaptığı konuşmanın bir bölümünde " muhasebeyi iyi yapalım" vurgusu yaparak,Türkiye ekonomisinin genel plandaki büyümesinin, artık vatandaşlara da tek tek yansıdığını ifade ederek şöyle devam etti: "Sizlerden sadece şunu rica ediyorum: Vatandaşımız lütfen 4 buçuk yıl önceki durumuyla, bugünkü durumunu bir karşılaştırsın, bir karşılaştırma yapsın, asgari ücretle olsun, maaşınızla olsun. O gün elinize geçen ücretle, gelirle, acaba 4 buçuk yıl sonra neler alabiliyorsunuz? Aynı üründen o gün ne alıyordunuz, bugün neler alabiliyorsunuz, lütfen bunun hesabını bir çıkarınız. 4 buçuk yıl önce geleceğe ilişkin umutlarınız, planlarınız neydi? Bugün nedir? Geçmişte Türkiye'nin geleceğini nasıl görüyordunuz, bugün nasıl görüyorsunuz? Elini vicdanına koyup bu soruları cevaplandıran herkes, Türkiye'nin değiştiğini, değişmekte olduğunu fark edecektir. Bu muhasebeyi iyi yapmazsak, gelecekte aynı hatalara tekrar düşer, rotamızı doğru istikamette tutmakta zorlanırız." Kuşkusuz Türkiye, hızla gelişiyor, büyüyor, kalkınıyor. Bu gerçeği dünya ekonomi otoriteleri de sık sık dile getiriyor. Gerçekleştirdiğimiz bu atılım, daha önce hiç tecrübe etmediğimiz ölçüde ileri bir atılımdır, büyük bir sıçramadır. Başbakan'ın yukarıdaki tespitlerine,her yerde zikrettikleri şekliyle" iktidara geldiklerinde yaklaşık 2 bin 500 dolar olan milli geliri, 4 yılın sonunda 5 bin 380 dolara yükseltmiş olduklarını" da ekleyelim dilerseniz.Şimdi insan böylesine tavan yaparak büyüyen bir ekonomik tabloya bakınca ister istemez, cebine, çevresine, çarşıya, pazara,piyasaya bakmadan edemiyor... Nerede Başbakanımızın anlattığı bu para ve büyüme ve dahi istikrar? Milletimiz ve dahi bizler ister istemez soruyoruz ?:"Bu 5 bin 380 dolarlık yıllık milli gelir hangi memurun, hangi emeklinin, hangi esnafın, hangi çiftçinin, hangi köylünün, hangi öğrencinin, hangi polisin, hangi öğretmenin, hangi imamın, hangi muhtarın cebine girmiş? Herkes cebindekinin hesabını yapıyor , Başbakan'a 'Sizin söylediğiniz bu para benim cebimde değil, o halde kimin cebinde?' diye soruyor.Rakamlara baktığımızda her şey güllük gülistanlık... Vatandaşın bir eli yağda bir eli balda sanki... Öyle ya Başbakan'ın hesaplamalarına göre 4 kişilik bir aileyi baz aldığımızda kendimize, bu rakama göre ülkedeki bir haneye yılda 20 bin dolar girmesi gerekiyor. Ve bu geliri 12 aya bölün; her haneye aylık 1,600 dolar girmesi gerekmiyor mu? Hangi işçinin, çiftçinin, emeklinin, memurun, evine 1,600 dolar giriyor, söyler misiniz? Şimdi hükümete sormak gerekmez mi; Allah aşkına bu nasıl bir büyümedir ki, hiçbir yerde emaresi görülmüyor. Bu nasıl bir yalandır ki, kişi başına milli gelir artış göstermiş ise, bu gelir nerededir? Hangi hanede, hangi ceptedir? Eğer bir ülkede büyüme olmuşsa, üretim artmış,işsizlik azalmış demektir. Maalesef AKP döneminde iş ve işçi bulma kurumuna başvuru diğer iktidar dönemlerinden fazla olmuş ve bırakın istihdamı kalelerimiz mesabesindeki Kit'lerimiz adeta peşkeş çekilerek işçileri sokaklara atılmıştır...Sözün özeti; Türkiye, büyüme-müyüme falan yaşamıyor. Sıcak paradan, ithalattan, borçlanarak hormonlu büyümekten medet umuyor. Büyüme rakamlarına stoklar ilave ediliyor ve buna gerine gerine 'büyüme' deniliyor. Dilerseniz gelin bu ekonomik büyümenin nasıl hormonlu bir şekilde ve tersine büyüdüğünü BTP genel sekreterinin bir beyanatından okuyalım ve çözümün adresinin MEM olduğunu bir kez daha haykıralım"...1) Türkiye'ye mal ve tarım ürünü satan yabancı şirketler büyümüş.2) Türkiye'nin dış ticaret açığı büyümüş.3) Cari açık büyümüş.4) Gelir dağılımındaki dengesizlik büyümüş.5) İşsizlikteki artış büyümüş.6) Piyasadaki faizli sıcak para miktarı büyümüş.7) Düşük kurdan kaynaklanan şirket zararları büyümüş. 8) Ağlayan üretici sanayici sayısı büyümüş.9) İthalatçı sayısındaki artış büyümüş.10) İhracatçı sayısındaki düşüş büyümüş.11) Ekonomik geriye gidiş büyümüş.12) İflas eden ve kapanan işyeri sayısı büyümüş.13) Protestolu senet sayısı büyümüş.14) Arkası yazılan çek sayısı büyümüş.15) Kredi kartı borçları büyümüş.16) Ürünü para etmediği için şehre göçen çiftçi sayısı büyümüş.17) Talep azlığından kaynaklanan stoklar büyümüş.18) Türkiye'nin faizle aldığı borçları büyümüş...."Kısacası herşey büyümüş. Ama tersine! Daha saymaya gerek var mı? Ortadaki ekonomik buhranın ülkeyi sürüklediği sosyal felaketleri görmemek için ne olmak gerekiyor acaba?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Adem Birinci / diğer yazıları
- Ceylanların sığınağı İmam Rıza / 10.05.2025
- Öz anneden daha aziz annemiz / 09.05.2025
- Azılı müşrik Übeyy b. Halef / 03.05.2025
- İmam Cafer Sadık / 26.04.2025
- Hz Peygamber’in cömertliği / 17.04.2025
- ‘Ben ve Ali bir nurdan yaratıldık’ / 09.04.2025
- Hz. Fatıma'yı incitmek / 27.03.2025
- Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum / 23.03.2025
- Kadir gecesi / 21.03.2025
- “Bana sorun” / 18.03.2025
- Öz anneden daha aziz annemiz / 09.05.2025
- Azılı müşrik Übeyy b. Halef / 03.05.2025
- İmam Cafer Sadık / 26.04.2025
- Hz Peygamber’in cömertliği / 17.04.2025
- ‘Ben ve Ali bir nurdan yaratıldık’ / 09.04.2025
- Hz. Fatıma'yı incitmek / 27.03.2025
- Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum / 23.03.2025
- Kadir gecesi / 21.03.2025
- “Bana sorun” / 18.03.2025