Geçenlerde elektrik faturası yatırmak için sıra bekliyordum. Kalabalık arasında Suriye'den gelen bir mülteci kendi kendine yüksek sesle konuşurken feryad u figan eder bir tarzda elindeki faturanın yüksekliğinden şikâyet ediyordu, mülteci Türkmendi ve Türkçeyi iyi konuşuyordu. Sordum nedir derdin, elindeki faturayı gösterdi fatura bedeli 36 TL idi, dedim ne var bunda bak benimki 111 TL. Adam "yahu ben evde bir buzdolabı kullanıyorum bir de lamba yakıyorum böyle fatura mı olur" dedi. Adam devam etti, biz Suriye'de evimizde iki uyduyu en az on beş ampulü sabaha kadar yakar, yemeklerimizi elektrikli ocakta pişirirdik, bize iki ayda sizin paranızla 6?7 TL elektrik faturası gelirdi. Ben adama başka bazı sorular sordum aldığım cevap çok ilginçti. Mesela yıllık 600 litre mazot ısınmak için devlet tarafından bedava verilirmiş, kişi başına aylık bir buçuk kilo şeker bedava, vergi yok, ekmeğin kilosu 25 kuruş, et 4?5 TL, mazot 30 kuruş, benzin 50 kuruş yani kısacası Suriye'de hayat Türkiye'den çok daha ucuzmuş. Adama madem böyle neden devlete namlu doğrultunuz dedim. Adam başladı ağlamaya; "Herkes burada bize vatan haini imiş gibi bakıyor buraya gelen mültecileri sanki ülkesindeki savaştan kaçmış gibi değerlendiriyorsunuz. Ülkemizde bizim çok mutlu ve huzurlu kendi halimizde vasat bir yaşantımız vardı, kimseye muhtaç değildik, işimiz çok iyi, çoluk çocuğumuz, evimiz barkımız, malımız mülkümüz vardı. Ne olduğunu anlayamadığımız bazı karışıklıklar huzurumuzu kaçırmaya başladı. Tanımadığımız bilmediğimiz bazı kimseler gelerek memlekette çaptan düşmüş ahlaksız ve kalitesiz insanları kandırarak ellerine silah ve para verdiler, başladılar karışıklık çıkarmaya. Devletin askeri ile polisi ile çatışmaya girdiler, devlet olayları bastırmak için gücünü kullanmaya, derken bir ara baktık ki memlekette bizden olmayan yani Suriyeli olmayan saçlı sakallı acayip kılıklı insanlar dolanmaya başladı ortalıklarda, ellerinde ağır silahlar vardı, merak ettik sorduk kim bunlar diye, Suriye'ye cihat yapmak için gelmişler dediler. Yahu ne cihadı Suriye'yi Yahudiler, Hıristiyanlar işgal mi ettiler dedik, meğer bunlar Esad'ı devirmek için gelmişler. Esad'ı devirmek cihatmış. Öyle acayip insanlar ki zalim ve gaddarlar hiç acıma hisleri yok sokak ortasında koyun keser adam kesiyorlar. Şehrin içinde askerlerle çatışmaya giriyorlar askerler sıkıştırınca herhangi bir binaya giren bu teröristler ev halkını odanın birine topluyorlar, dairenin diğer odalarından askerlere ateş açmaya başlıyorlar. Askerler de bu binanın içindekilerin hepsi terörist zannı ile binayı top ateşine tutuyor, açılan ateş sonucu binanın içinde bir odada toplanan kadın çoluk çocuk herkes ölüyor. Bu olayı dünya kamuoyuna da Esad'ın askerleri sivil halkı acımadan bombalıyor diye duyuruyorlar." "Bizler iki kılıcın ortasında kaldık. Kilis'e gelen mültecilerin büyük çoğunluğu muhaliflerin zulmünden kaçıp gelenlerdir. Çünkü oluşan otorite boşluğundan yararlanan muhalif denilen bu teröristler halkın malına, canına ve namusuna tecavüz etmeye başladılar. Adamlar eve gelip üç defa Allahuekber diye sesleniyor evimize, arabamıza, karımıza, kızımıza el koyuyor karşı çıkan olursa da acımadan öldürüyorlar. Biz buraya canımızı ve namusumuzu kurtarmak için kaçtık geldik" dedi."Şunu itiraf etmeliyim; siz Türkler bize çok iyi davranıyorsunuz, bizi misafir gibi karşılıyorsunuz, doğrusu biz sizden bu kadarını beklemiyorduk. Eğer bu olaylar sizin başınıza gelseydi belki de bizimkiler size böyle davranmazlardı, ekmeğinizi, aşınızı, evlerinizi, yiyecek ve giyeceklerinizi bizimle paylaştınız biz sizlerden razıyız Allah da sizlerden razı olsun. İnşallah kısa zamanda Suriye'deki iç karışıklık sona erer bizler vatanımıza kavuşuruz ama sizlerin yaptığı bu iyilikleri asla unutmayacağız" dedi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Behiye İnekçioğlu / diğer yazıları
- Bir olma vakti / 17.01.2018
- Görmeyene göstermek / 03.10.2014
- Yaparak ve yaşayarak öğrenme süreci / 21.09.2014
- İçimizde kalsın! / 15.09.2014
- Bir parmağı eksik olanlar! / 08.09.2014
- Davaya ram olabilmek / 29.08.2014
- Bu inancın adı nedir? / 24.08.2014
- Haydi, kızlar okula! / 11.08.2014
- İhanet, esaret, asalet ve vicdan / 31.07.2014
- Hoş geldin ya şehr-i Ramazan! / 30.06.2014
- Görmeyene göstermek / 03.10.2014
- Yaparak ve yaşayarak öğrenme süreci / 21.09.2014
- İçimizde kalsın! / 15.09.2014
- Bir parmağı eksik olanlar! / 08.09.2014
- Davaya ram olabilmek / 29.08.2014
- Bu inancın adı nedir? / 24.08.2014
- Haydi, kızlar okula! / 11.08.2014
- İhanet, esaret, asalet ve vicdan / 31.07.2014
- Hoş geldin ya şehr-i Ramazan! / 30.06.2014