logo
23 NİSAN 2024

Musa gelene kadar, sahne sihirbazların-II

01.03.2012 00:00:00


“Suudilerin tarihsel olarak yaptıkları en kritik şeylerden biri, ABD'yle dostluğu sürdürmenin yanında, petrolün dolar üzerinden fiyatlandırılmasında ısrarcı olmalarıdır. Bu nedenle ABD Hazinesi başka hiçbir ülkenin sahip olmadığı bir avantaja sahiptir. Gerektiği her durumda para basarak petrol alabilmekteyiz?”
-ABD'nin  Suudi Arabistan Büyükelçisi-

Bretton Woods sistemi, Amerikan doları altın kadar güçlü olduğu ve altına sabit bir orandan çevrilebildiği sürece işledi. Dolar bu sistemin birleştirici para birimiydi. Diğer ülkeler doları, tıpkı altın gibi parasal rezerv olarak tutuyorlardı. Ne var ki 1960’ların ortalarından itibaren ABD’nin ödemeler dengesi açığı genişledi ve ülkeden dolar çıkışı dolar girişine oranla yükseldi. Dünyanın geri kalanı da ABD’nin altın stoklarının ABD dışındaki bütün dolarların değerini karşılayamayacağının farkına vardı.(Allen, Larry; Keseden Bankaya Tezgahtan Borsaya; Kitap yay. 2003, s.153)
1970’li yılların başlarında Avrupa ve Asya ekonomilerinin artan rekabet gücü, Vietnam Savaşı harcamalarının ABD ekonomisine getirdiği yük, var olan iktisadi düzeni sarstı. Başta Fransa olmak üzere, önemli ülkelerin merkez bankaları ABD’den ellerindeki dolarlar karşılığında altın isteminde bulunmaya başladılar. (Ardor, Hakan Naim–Öztürk, Fahriye; “ORTADOĞU PETRO-DOLARLARI, PETRO-DOLAR YENİDEN DÖNGÜSÜ VE KÜRESEL REKABET” isimli makale). De Gaulle, 1965'te Fransa merkez bankasındaki üç yüz milyon dolar karşılığı olarak ABD'den altın talep ettiğinde, ABD mali sistemi açıkça iflas ile karşı karşıya geldi. (Gökay Bülent-Rogers Paul, “Irak, İran ve Petrodoların Sonu, Versus yay. 2006, s.28. İngilizceden Ceviri Gamze Erbil). Bu gelişmelere bağlı olarak 1971 yılının ortasında FED’den altın çekimi hız kazandı ve rezervler kritik bir düzeye geriledi. 1949’da 25 milyar dolarlık değere sahip olan altın stoku 1970’lerin başında 12 milyar dolara düştü. (Allen, Larry; Keseden Bankaya Tezgahtan Borsaya; Kitap yay. 2003, s.153). Bu süreçte ABD’nin baş müttefiki durumundaki İngiltere Merkez Bankası bile 3 milyar dolarlık rezervi karşılığında 2600 ton altın almıştır. (Ardor, Hakan Naim, a.g.m.). 

Ülkenin dışarıdaki dolar varlıkları 1960’tan itibaren Amerikan altın stokunu aştı; 1968’de üç kat, 1972’de sekiz kat fazlaydı. Dolara sahip olan Avrupa bankaları dolar olarak kredi açıyorlardı. Bu Avrupa dolarları toplamı 1971 sonunda yüz milyar dolara yaklaşıyordu. (Breaud, Michel; Kapitalizmin Tarihi; Dost yay. 2003, s. 256). Sonuçta Ağustos 1971’de ABD başkanı Nixon’ın yeni ekonomik politikayı ilan etmesiyle Bretton Woods sistemi çöktü. Artık doların altınla değiştirilmesi geçici olarak durduruldu. Ve hala bu geçicilik hala devam etmektedir!

Kriz sonrasında artık doların arkasında ABD yönetiminin “tam güvenirliği ve saygınlığı(!)” dışında bir şey kalmamıştı. Bu noktadan sonra, ABD, başkalarından almak zorunda olduğu mal ve hizmetler karşılığında diğer ülkeleri, değeri düşmüş her doları kabullenmeleri için ikna etmek zorundaydı. Diğer ülkelerin ABD dolarını tutmaları için ekonomik bir gerekçe bulması gerekiyordu: bu gerekçeyi petrol sağladı. (Irak, İran ve Petrodoların Sonu, s. 28).

ABD petrol ticaretinin bir para sepeti ile yapılmasını önleyerek doların egemenliğini sürdürmek amacıyla dünyanın en büyük petrol üreticisi olan Suudi Arabistan ile üst düzey görüşmelere başladı. Söz konusu bu görüşmeler sonucunda, Suudi Hükümeti petrol gelirleri ile gizlice 2.5 milyar dolar değerinde ABD hazine bonosu satın aldı. Böylece “petro-dolarların yeniden döngüsü” (petrodolar recycling) olarak bilinen ve Newyork ve İngiltere bankacılık sisteminin lehine olan süreç başladı. Suudi Arabistan ile gerçekleştirilen bu görüşmeler ileri bir tarihte ABD Hazine Genel sekreteri Blumental tarafından Suudi Arabistan’ın petrol ticaretini yalnızca dolarla yapacağı yönünde güvence verdiği biçiminde açıklanmıştır. (Ardor, Hakan Naim Öztürk, a.g.m.). Bu noktanın önemi, 2002 yılında, ABD'nin eski bir Suudi Arabistan büyükelçisi tarafından ABD kongresindeki bir komitede su sözlerle ifade ediliyordu: “Suudilerin tarihsel olarak yaptıkları en kritik şeylerden biri, ABD'yle dostluğu sürdürmenin yanında, petrolün dolar üzerinden fiyatlandırılmasında ısrarcı olmalarıdır. Bu nedenle ABD Hazinesi başka hiçbir ülkenin sahip olmadığı bir avantaja sahiptir. Gerektiği her durumda para basarak petrol alabilmekteyiz?”

Suudi yönetimiyle yapılan anlaşmanın hemen ardından, Suudi Arabistan'ın dayatmasıyla, OPEC de bu anlaşmayı kabul etmiş ve böylece artık OPEC’in ürettiği petrol sadece ABD doları üzerinden satılır hale gelmişti. Dolayısıyla petrol standardı, dolar standardı haline gelmiş oldu. (Irak, İran ve Petrodoların Sonu, s. 30).
Gelinen noktada rahatlıkla şunu söyleyebiliriz; 1913’te birkaç beynelminel ailenin girişiyle kurulan Amerikan Merkez Bankası FED, 1944’te dünyanın merkez bankası oldu. Başlangıçta verilen “altına karşılık emisyonu artırma” sözü sadece 1960’lı yıllara kadar, doların altına konvertibilitesi ise 1971’e kadar sürdü. Ardından OPEC ülkelerinin dolar karşılığı petrol satmaları sağlandı. Böylece dünyadaki dolarla satın alınan bütün petroller Amerika’nın oldu!

Yalnızca petrol de değil, hangi ürün dolarla alınıp satılıyorsa aslında mülkiyeti ABD’ye aitti. Bu sebeple yeryüzündeki insanlar ürettikçe FED buna mukabil para basarak ona sahip olabilme imkânına kavuştu. Hatta Panama ve Liberya gibi ülkeler milli para birimi olarak doları seçtiler. Dünyadaki önde gelen Merkez Bankaları milli paralarını kasalarındaki dolara karşılık bastılar. Aslında piyasalarında dolaşan Amerikan dolarıydı. Üstelik bir de dolar zengini ülkeler -özellikle Arap sermayesi, Japonya, Çin, Hindistan v.s. - elde ettikleri paraları tekrar ABD’de tahvil ve bonoya dönüştürdüler. Böylece Amerika’nın cari açıklarını finanse ettiler…

Şimdi söyleyin bakalım; bu sistem çöker mi?
Cevap Mehmet Emin Koç’un 20 Haziran 2009 tarihindeki Yeni Mesaj gazetesindeki köşesinde gizlidir:
“Geçen senenin Ramazan’ında Prof. Dr. Haydar Baş ile güneydoğu turundaydık. Prof. Dr. Ömer Eyercioğlu beyin evine konuk olan Prof. Dr.  Baş’dan, Rusya’nın üst düzey ekonomistlerinden ve o dönem Devlet Başkanı olan Putin’in danışmanlarından Prof. Dr. V. Minin başkanlığında bir heyet, sabaha kadar “dünya ekonomisinin gidişatı ve Rusya’nın alması gereken tedbirler” üzerine bilgiler almışlardı. Bir ara Minin, “Amerika çöküyor” dediğinde; hayır, diyor Prof. Dr. Baş, yanlış düşünüyorsunuz, ABD çökmüyor, ekonomi sistemi çöküyor, kapitalizm çöküyor! Ardından şöyle devam etmişti: “Amerika’da çöken ABD’nin parası değil, çöken sistem… Kapitalizm çökecek, bunu hep beraber yaşayacağız. Çöken sisteme rağmen ABD’yi ayakta tutan dolarıdır, parasıdır. Ama parasının çökmesini istiyorsanız, Rusya’nın devreye girmesi lazım!” Minin, kendi inisiyatif alanlarında “ABD doları”na mukabil, “Rus rublesi”ni yerleştirmeyi ve rezerv para olarak kabullendirmeyi düşündüklerini belirtince; Prof. Dr. Baş, “Yanlış yaparsınız, milletleri bir ahırdan çıkartır, öbür ahıra tıkmaya çalışırsınız; hem de rubleyi kimse tutmaz, başarılı olamazsınız. Dolar hegemonyasını kırmak istiyorsanız yapacağınız iş, her devletin kendi emek ve üretimi karşılığında basacağı parasının söz konusu inisiyatif alanında geçerli para olması, konvertibl olmasıdır. O zaman herkes destek sağlar. Böylece iki devlet arasında yapılan mal mübadelesinde kullanılacak olan para, tedavüldeki para her iki devletin parası olacak. Rusya kendi malını sattığı zaman Çin’den kendi parasını isteyecek, Çin, Rusya’ya malını sattığı zaman Rusya’dan kendi parasını isteyecek.”
Prof. Dr. Haydar Baş başka bir demecinde;
“Her millet kendi milli parasını dolaşıma koymadığı takdirde bütün dünya sömürülmeye devam edecektir. ABD’yi bir şey ayakta tutmaktadır: Doları... Bu dolar çökmedikten sonra, ABD batmaz. ABD Doları Rusya’da geçerli mi? Geçerli... Uzakdoğu’da geçerli mi? Geçerli... Anadolu’da geçerli mi? Geçerli... Avrupa’da geçerli. Adam kâğıdı boyuyor, bununla senin, benim üretimimi alıyor. Şimdi yapılacak iş onu devreden çıkartmaktır. Her ülke kendi öz kaynağı karşısında parasını devreye koymalıdır. Yani doları kasanıza koyup karşılığında paranızı basmayacaksınız. Gayri Safi Milli Hâsıla’nıza göre para basma hakkınızı kullanacaksınız…” dedi. (04.02.2011 tarihli Yeni Mesaj Gazetesi).

Prof. Dr. Haydar Baş ile Putin’in ekonomi danışmanı Prof. Minin’in yukarıdaki görüşmesinden kısa bir süre geçti. 24.11.2010 tarihli ekonomi sayfaları konu ile ilgili bir haberi sütunlarına taşıdılar. Rusya Başbakanı Vladimir Putin, Moskova ve Pekin’in ikili ticarette ulusal para birimlerini daha fazla kullanma konusunda anlaşmaya vardığını söyledi. Bunun daha iyi ticaret koşullarının oluşturulmasında atılan ciddi bir adım olduğunu ve iki ülke ekonomilerini daha fazla güçlendirmenin sonucu olduğunu ifade eden Putin, "Önceki anlaşmalarımızda karşılıklı anlaşmalar çoğunlukla ABD dolarıydı ama şimdi artık karşılıklı para birimleri gündemde. Çin’de kasım ayının başından beri ruble değiştirilebiliyor ve Rusya’da da yuan ile ticaret gelecek aydan itibaren başlayacak" dedi.

Rusya, Türkiye ile de  benzer bir anlaşma yapmak istedi. Hatta ticari bir banka aracılık yapacağı teminatını verdi. Ama nedense(!) doları devreden çıkarıp, TL ve Ruble ile ticaretin önünü açacak olan anlaşmanın arkasında devletin Merkez Bankası bulunmadığı için süreç akim kaldı. (10.09.2009 tarihli Sabah gazetesi).
Önceleri Rusya, İran, Venezuella, Hindistan, Japonya v.b. ülkeler dolardan kaçış yolu olarak euro’yu ve altını seçenek olarak gördüler. Fakat, Yunanistan, İrlanda, Portekiz, ispanya ve İtalya krizleriyle  anlaşıldı ki euro’nun rezerv para olması mümkün değil. Altın da dünya ticaret hacmini karşılamaya müsait değil.

O halde çözüm nerede? Çözüm Prof. Dr. Haydar Baş’ın, “Her millet kendi milli parasını dolaşıma koymadığı takdirde bütün dünya sömürülmeye devam edecektir” cümlesinde…
Eğer buraya kadar yazıyı okumayı başarmışsanız artık anlamışsınızdır... Anlatılan; paraya takla attıran ahir zaman sihirbazları ile kapitalist sisteme karşı çözümün tek adresi olan “Milli Ekonomi Modeli” sahibinin hikâyesidir. Hikâye yazılmaya devam etmektedir ve henüz sonucu açıklanmamıştır. Çünkü sonunu “kader”; kaderi ise Cebbâr ve Kahhâr olan Allah (c.c.) yazacaktır.
“Bunun üzerine Musa asasını yere bırakıverdi.” (Şuara, 45)
“… Bir de ne görsünler! O bütün uydurduklarını yutuyor!” (Araf, 117)
“Sihirbaz nerede olsa, felah bulmaz.” (Taha, 68)

 
Mehmet Maruf / diğer yazıları
Erbil ziyareti Metiner'i heyecanlandırdı
'Erdoğan’ı Kürtsüz bırakma operasyonu'
Havaların ısınmasıyla yine ortaya çıktı
Yılın ilk kene vakası görüldü
Arapça soru sorulunca Türkçesini istedi
Erbaş, Arapça bilmiyor mu?
Barzani'den Erdoğan'a teşekkür
'Zor zamanlarımızda yardım etti'
Milli irade 104 yıl önce hakim oldu
23 Nisan kutlu olsun
8 gün önce intihar etmişti
Mezarını açıp cesedi ateşe verdi!
Yatırım değil dizi tavsiyesi verdi
'İzlemeyen kalmasın'
Yükselirse, işi zor
Biden'ın geleceği petrol fiyatlarına bağlı
Vergileri indirin
Çin'in Ankara Büyükelçisi'nden tuhaf istek
Şampiyonluk yarışında önemli kayıp
Fenerbahçe son dakika penaltısı ile yıkıldı
Bahçeli’nin Mehmet Şimşek çıkışının şifreleri
Mesaj Erdoğan'a mı verildi?
Irak'la yeni dönem başladı
24 anlaşma imzalandı
Şimşek'e 'yerel halk' tepkisi
'Müfsit zihniyet'
AKP'nin IMF'siz IMF programına tepki gösterdi
'Anlamadıkları şey şu...'
Görüşmede İlber Ortaylı da hazır bulundu
İmamoğlu, Steinmeier'i ağırladı
Erbil ziyareti Metiner'i heyecanlandırdı
'Erdoğan’ı Kürtsüz bırakma operasyonu'
Havaların ısınmasıyla yine ortaya çıktı
Yılın ilk kene vakası görüldü
Arapça soru sorulunca Türkçesini istedi
Erbaş, Arapça bilmiyor mu?
Barzani'den Erdoğan'a teşekkür
'Zor zamanlarımızda yardım etti'
Milli irade 104 yıl önce hakim oldu
23 Nisan kutlu olsun
8 gün önce intihar etmişti
Mezarını açıp cesedi ateşe verdi!
Yatırım değil dizi tavsiyesi verdi
'İzlemeyen kalmasın'
Yükselirse, işi zor
Biden'ın geleceği petrol fiyatlarına bağlı
Vergileri indirin
Çin'in Ankara Büyükelçisi'nden tuhaf istek
Şampiyonluk yarışında önemli kayıp
Fenerbahçe son dakika penaltısı ile yıkıldı
Bahçeli’nin Mehmet Şimşek çıkışının şifreleri
Mesaj Erdoğan'a mı verildi?
Irak'la yeni dönem başladı
24 anlaşma imzalandı
Şimşek'e 'yerel halk' tepkisi
'Müfsit zihniyet'
AKP'nin IMF'siz IMF programına tepki gösterdi
'Anlamadıkları şey şu...'
Görüşmede İlber Ortaylı da hazır bulundu
İmamoğlu, Steinmeier'i ağırladı
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.