Müslüman kılıklı mikro kimlikliler

Tarihin hiçbir devrinde ve Türkiye Cumhuriyeti'nin yükseldiği son Anadolu-Trakya coğrafyamız da dahil olmak üzere Türk milletinin idaresi altındaki hiçbir yerde "azınlık olmak", yani Musevi-Hıristiyan, Rum, Ermeni vs. türden "dinsel veya etnik mikro kimlik" taşımak ayıp olmamıştır. Hatta bu mukaddes topraklar, tüm azınlıklar için "can, mal, namus, din ve vicdan emniyeti"nin hep teminat altında olduğu "sığınak vatan" olagelmiştir, hala daha öyledir. Adı-sanı-sayıları belli, kütük kayıtları ma'lum "mikro kimliği" ortada olanlar, zaten Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdırlar; bunda ayıplanacak bir taraf yoktur.

Ayıp olan ve "affedilemez ayıp" olarak kabul edilen iş ise, yediği kabı kirletmek, üstünde yaşadığı bu mukaddes topraklara karşı ihanet içinde olmak veya bu mukaddes topraklar üzerinde gözü olanlarla işbirliği içinde bulunmaktır.

Bu bağlamda vatanımıza ve dinimize yönelik "asıl tehlike" ve asıl tehdit; vatanımıza-namusumuza-dinimize göz diktikleri için son olarak 80-85 yıl önce kapıştığımız ve denize döktüğümüz bugünün AB namlı Haçlı devletleri ve sair global işgalcilerle işbirliği halindeki "suret-i Haktan ve suret-i halktan görünerek Müslüman mahallesinde salyangoz satanlar"dır, Müslüman kılıklı "gizli mikro kimlikli"lerdir.

BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş bey, yıllardan beri bu "Müslüman kılıklı mikro kimlikli"lere ve onların ülkemizde tezgâhladıkları kültürel, dinsel, siyasal, ekonomik ve stratejik oyunlara dikkat çekmektedir. Dikkat çekmekle de kalmayarak, milletimizin ve vatanımızın kurtuluşu için kültür alanından siyaset alanına kadar tüm sahalarda çözümler, projeler, programlar sunmaktadır.

Prof. Dr. Haydar Baş beyin yakın dostu olan rahmetli Prof. Dr. Şaban Kuzgun Hoca'nın "asıl akademik-sosyolojik çalışmaları" işte bu "Müslüman kılıklı mikro kimlikli"ler üzerineydi. Merhum Şaban Hocamız, Haydar Baş beye bu konuda "detaylı ma'lumat" da vermişti. BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş beyin Milli Ekonomi Modeli ve kalkınma projelerine ve BTP'ye halkımızın gösterdiği yoğun teveccühten kalpleri sıkışan, ayakları titreyen ve kuyruk acısıyla kıvranan "Müslüman kılıklı kimi mikro kimlikli"lerin "hezeyan nöbetleri" belki biraz da bu Şaban Hoca'nın verdiği "detaylı ma'lumat"tan olsa gerektir.

Ma'lumunuz, Şanlıurfa'da Prof. Dr. Haydar Baş beyin koordinasyonunda düzenlenen "Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler" konulu toplantının ardından Şaban Hocamızı ve Kayserili iki kardeşimizi "şaibeli bir trafik kazası sonucu" şehit verdik.

Söz niye dönüp dolaşıp buraya dayandı derseniz...

Hani, Kur'an-ı Kerim'de Hıristiyan ve Yahudiler için "Onlar Muhammed'imi kendi babaları ve öz oğulları gibi tanırlar, ama inkâr edip dururlar" buyuruluyor ya; "Kod adı Taha Kıvanç" olan Yeni Şafak'ın "ma'lum yazarı", Prof. Dr. Haydar Baş beyin kim olduğunu en az "kendi babası gibi" tanır. Birkaç gün önce "bu ma'lum ama meçhul kalem", BTP Genel Başkanı'nı kendince birileriyle ilişkilendirme gayretkeşliğine girdi.

Daha çok "Müslüman kılıklı mikro kimlikliler"in arada bir depreşen "hezeyan nöbetleri"ni andıran bu "Kod adı Taha Kıvanç"ın "raslantı olmayan hezeyanı"nın "asıl sebebi" ne ola? Kod adı Taha Kıvanç'ın "saklı kimliği" kadar ilginçtir, bu "BTP fobileriyle örülü hezeyan".

Kod adı Taha Kıvanç bey, bu nöbete "Moon seansları"ndan geçtikten sonra mı yakalanmıştır?

"Teba-yi sadıka" dahil Türkiye'deki tüm azınlıkları dıştan güdümlü AB sürecinde yoğun "hak arama seferberliği"ne sokarak kendilerine "Lozan'da dahi tanınmayan hakları sunma" telaşı içinde olanlar, bu uğurda "Müslüman çoğunluk"tan ziyade "Hıristiyan-Musevi azınlıklar"a fazlasıyla "hak temini"ne taşeronluk yapanlar, daha ziyade bu "Müslüman kılıklı gizli kimlikliler"dir.

Kod adı Taha Kıvanç, bu "mikro kimlikliler"in AB'ci ve Amerikancı vagonlarının başındaki lokomotiflerdendir.

Bu bağlamda, kod adı Taha Kıvanç'ın kaç adı, kaç kimliği vardır, hepsinden önemlisi "kalbi üzerindeki asıl kimliği" nedir; asıl irdelemeler, bu sorular üzerinde yapılmalıdır? Kod adı Taha Kıvanç'ın "BTP Genel Başkanı'na yönelik hezeyanı", asıl bu kodlu "foyasının ortaya çıkartılması"ndan sonra dikkate değer olacaktır? Her neyse...

Ben, size her zaman lazım olabilecek bazı temel kriterler ve ipuçları vereyim. Müslüman milletimizden ziyade, 82 yıl önce denize döktüğümüz şimdiki AB namlı Ehl-i Salib'e, Amerika'ya ve azınlıklara içeriden taşeronluk yapan "Müslüman kılıklı mikro kimlikliler"in şu ortak koordinatları vardır:

Ya Moon, ya Vatikan, ya da Bartholomeus'un seanslarından geçmişlerdir. Ya Washington, ya Brüksel veya sair Haçlı başkentlerinin "karanlık lobileri"nde "kara cüppeler"ini giymişler, boyunlarında gizli veya açık Haçvâri cesaret madalyaları mevcuttur. Papalığın "dinlerarası diyalog"unun birer parçasıdırlar, misyonerlik faaliyetlerine göz yumdukları kadar dahi Müslüman milletimizin iman ve ibadetine rıza gösteremezler. Ekonomik alan dahil hiçbir alanda milli bir proje ve milli bir duruşa tahammülleri yoktur; ya global tefecilerin taşeronu ya da gizli tefecidirler. Emek ve üretime dayalı milli bir ekonomik model yerine, faize batırılmış kapitalist-liberalist harici ekonomik anlayışları baş tacı ederler. Konjonktüre göre münavebeli olarak AB'ci, BOP'çu, Amerikancı, IMF'cidirler. Genellikle rüzgara göre yelken açarlar. Türk ve Türk Milleti kavramından oldum olası korkarlar.

Halkımızın BTP'ye olan yoğun teveccühünden ve önceki seçimde yedeğe aldıkları "BTP'nin iktidara liyakatı"nı artık "sahibine teslim etme kararlılı"ğından böylesi gizli-açık "çok kimlikli"ler rahatsızlık duymasın da kim duysun? Bunların hezeyan nöbetleri depreşmesin de kiminkisi depreşsin!

Merhum Şaban Hocamızın ifadesiyle, Prof. Dr. Haydar Baş beyden, onun vatanperver kadrosundan, fikriyatı ve hizmetlerinden en çok bu Müslüman kılıklı mikro kimlikliler çekinirler.

Ne demiş atalarımız, kervan yürür...