5 Eylül 200 tarihli Zaman gazetesi, Fetullah Gülen'in "Müslüman rahip" olduğunu "kartelin ağzı"ndan kıvançla duyururken; Gülen'in etrafındakiler ve Zaman okurları "Ya hu Müslüman rahip mi olunurmuş? Müslüman rahip de ne demek? Bu iş çığırından çıktı" diye ikaz etselerdi Türkiye'de misyonerlik ve papaz sevdalığı bu kadar ileri gidemezdi.
Nurcuların rahle-i tedrisinden geçmiş Turgay Üçal ve bir AKP milletvekilinin yakını Yavuz Kapusuz gibi "Nurcu papaz"lar (Bkz, Milliyet, 15 Aralık 2001) gençlerimizi bölük bölük Hıristiyanlaştırırken, Gülen'in aksiyoner yazarları "misyonerlik üzerinden siyaset yapılıyor" diyerek, mukaddes vatanımızdaki Hıristiyanlaştırma ve misyonerlik çalışmalarına güya kılıf hazırlamaya çalışıyorlar.
Bu haç bu kılıfa sığmaz. Müslüman kılıklı nurcu rahiplerin boyunlardaki haç sırıtıyor, yüzlerindeki maskeler düşüyor, foyaları ortaya çıkıyor.
"Müslüman kılıklı rahipler"i tanımak için, işte size milletimizin asırlardan beri inanıp bağlandığı "yüce İslam dini akaidi"ne göre birkaç "foyametre".
Zaman'dan Hüseyin Gülerce'ye bir ay önce sormuştum bunları. Şimdi "foyametre" olarak elinize veriyorum; ülkemizde Vatikan namına misyonerlik faaliyetlerini yürüten yerli "Müslüman kılıklı rahipler"in foyasını ortaya çıkartın bu foyametre ile... Başta Gülen'e ve onun himmet ve hikmetine takılanlara samimiyetle sorun ve cevaplarını isteyin bu foyametre sorularının:
Gülen Efendi, Kur'an-ı Kerim'de, Sünnet'te ve tarihten bugüne Müslümanların bağlı bulunduğu Ehl-i Sünnet ve'l Cemaat akaidinde böylesi bir görüşe rastlanmadığı halde siz, hangi akılla ve ne niyetle "Herkes kelime-i tevhid-i esas alarak çevresine bakışını yeniden gözden geçirmeli ve ıslah etmelidir. Hatta kelime-i tevhidin ikinci bölümünü, yani 'Muhammed Allah'ın Rasulüdür' kısmını söylemeksizin sadece ilk kısmını ikrar eden kimselere rahmet ve merhamet bakışıyla bakmalıdır" (Bkz. Küresel Barışa Doğru, s. 131) diyebiliyorsunuz? Böylesi bir akaid değişikliği, papazlarla olan iftar yemeklerinizden ve Papa'ya yaptığınız ziyaretinizden sonra niçin ortaya çıktı?
Gülen Efendi, siz hangi cüretle, "Yahudi ve Hıristiyanları kınayan ve azarlayan ayetler, ya Hazret-i Muhammed (A.S.M) döneminde yaşayan ya da kendi peygamberleri döneminde yaşayan bazı Yahudi ve Hristiyanlar hakkındadır" (Bkz. Küresel Barışa Doğru, s. 45) diyerek, bugünün Yahudi ve Hıristiyanlarının yollarını cennete çıkartmaya çalışıyorsunuz? İslam tarihi boyunca böyle bir akaidi saman altından dahi olsa yürüten bir Müslüman'a rastlanmış mıdır? Siz, Müslüman kılığınız ve hocaefendi kimliğinizle, hangi akılla ve ne cüretle böyle bir akaidi yaymaya çalışıyorsunuz?
Gülen Efendi, ders arkadaşınız olan Zaman'dan Ahmet Şahin gibileri sizin Papa'yı ziyaretinizden sonra koro halinde "Ehl-i Kitap ile amentüde ittifakımız var!" (Bkz. Zaman, 17 Nisan 2000) diye kalem oynatmaları, hangi akaidi ikrar ve ilan etmektir? Bu ikrar ile Müslüman milletimize hangi yahudi ve hristiyan imanını tavsiye etmektesiniz? Tarihten bugüne ehl-i kitap ile amentüde ittifakımız vardır diyen bir başka Müslüman'a rastlanmış mıdır? Hristiyan ve Yahudilerin amentülerinde nasıl ittifak edebiliyorsunuz? Böyle bir ittifakın itirafı insanı nereye düşürür?
Gülen Efendi, Tercan Ali Baştürk gibi arkadaşlarınızın yönetiminde öğrenciler, yurtdışındaki okullardan İstanbul'a getiriliyor, Patrik Bartholomeos, papaz Marotvich, Zaman'dan Abdullah Aymaz ve Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'ndan Harun Tokak ziyaret ettiriliyor, sonunda da Hristiyan, Yahudi ve Müslüman öğrenciler belli zamanlarda birlikte ortak ibadet etme kararı alınıyor. Böyle bir ortak ibadet hangi kitapta var? Hangi dinde var? Böylesi yeni bir ortaklığın İslam'daki adı nedir?
Müslüman Milletimiz, tarihten bugüne böylesi işleri Ehl-i Sünnet akaidine göre "küfür" olarak biliyor, vatana, millete, dine ve devlete ihanet olarak gördüğü "misyonerlik" şeklinde değerlendiriyor; siz ne dersiniz?
Gülen Efendi, Nisan 2000'de Şanlıurfa Harran'da düzenlediğiniz Hz. İbrahim Sempozyumu'nda İslam ve Türk tarihinde eşine rastlanmamış biçimde papaz, haham ve müftünün huzurunda Müslüman Meryem'i, Hristiyan Lester'e nikahladınız. Yüce Allah'ın ve Rasulüllah'ın yasakladığı böyle bir nikahı siz, kim adına, hangi akılla kıydırdınız? Bu nikahtan sonra kaç tane Müslüman hanımefendi, özellikle Güneydoğu bölgemizde hangi İsrailli Yahudi gençlerle veya Hıristiyan yabancılarla nikahlandı?.. İşte diyalogun meyveleri bunlar; bu diyalogun asıl adı ne, misyonerliğin daniskası değil mi?..
Bu sorulara cevaplar aldığınızda; Zaman'ın 5 Eylül 2000 günkü sayısında "kartelin ağzı"yla ilan ettiği gibi, siz de diyeceksiniz ki, Gülen Efendi gerçekten rahip...
(Kıymetli okurlarımızın, aziz milletimizin ve İslam aleminin Kurban Bayramı'nı tebrik eder, hayırlar getirmesini yüce Allah'tan niyaz ederim.)
Nurcuların rahle-i tedrisinden geçmiş Turgay Üçal ve bir AKP milletvekilinin yakını Yavuz Kapusuz gibi "Nurcu papaz"lar (Bkz, Milliyet, 15 Aralık 2001) gençlerimizi bölük bölük Hıristiyanlaştırırken, Gülen'in aksiyoner yazarları "misyonerlik üzerinden siyaset yapılıyor" diyerek, mukaddes vatanımızdaki Hıristiyanlaştırma ve misyonerlik çalışmalarına güya kılıf hazırlamaya çalışıyorlar.
Bu haç bu kılıfa sığmaz. Müslüman kılıklı nurcu rahiplerin boyunlardaki haç sırıtıyor, yüzlerindeki maskeler düşüyor, foyaları ortaya çıkıyor.
"Müslüman kılıklı rahipler"i tanımak için, işte size milletimizin asırlardan beri inanıp bağlandığı "yüce İslam dini akaidi"ne göre birkaç "foyametre".
Zaman'dan Hüseyin Gülerce'ye bir ay önce sormuştum bunları. Şimdi "foyametre" olarak elinize veriyorum; ülkemizde Vatikan namına misyonerlik faaliyetlerini yürüten yerli "Müslüman kılıklı rahipler"in foyasını ortaya çıkartın bu foyametre ile... Başta Gülen'e ve onun himmet ve hikmetine takılanlara samimiyetle sorun ve cevaplarını isteyin bu foyametre sorularının:
Gülen Efendi, Kur'an-ı Kerim'de, Sünnet'te ve tarihten bugüne Müslümanların bağlı bulunduğu Ehl-i Sünnet ve'l Cemaat akaidinde böylesi bir görüşe rastlanmadığı halde siz, hangi akılla ve ne niyetle "Herkes kelime-i tevhid-i esas alarak çevresine bakışını yeniden gözden geçirmeli ve ıslah etmelidir. Hatta kelime-i tevhidin ikinci bölümünü, yani 'Muhammed Allah'ın Rasulüdür' kısmını söylemeksizin sadece ilk kısmını ikrar eden kimselere rahmet ve merhamet bakışıyla bakmalıdır" (Bkz. Küresel Barışa Doğru, s. 131) diyebiliyorsunuz? Böylesi bir akaid değişikliği, papazlarla olan iftar yemeklerinizden ve Papa'ya yaptığınız ziyaretinizden sonra niçin ortaya çıktı?
Gülen Efendi, siz hangi cüretle, "Yahudi ve Hıristiyanları kınayan ve azarlayan ayetler, ya Hazret-i Muhammed (A.S.M) döneminde yaşayan ya da kendi peygamberleri döneminde yaşayan bazı Yahudi ve Hristiyanlar hakkındadır" (Bkz. Küresel Barışa Doğru, s. 45) diyerek, bugünün Yahudi ve Hıristiyanlarının yollarını cennete çıkartmaya çalışıyorsunuz? İslam tarihi boyunca böyle bir akaidi saman altından dahi olsa yürüten bir Müslüman'a rastlanmış mıdır? Siz, Müslüman kılığınız ve hocaefendi kimliğinizle, hangi akılla ve ne cüretle böyle bir akaidi yaymaya çalışıyorsunuz?
Gülen Efendi, ders arkadaşınız olan Zaman'dan Ahmet Şahin gibileri sizin Papa'yı ziyaretinizden sonra koro halinde "Ehl-i Kitap ile amentüde ittifakımız var!" (Bkz. Zaman, 17 Nisan 2000) diye kalem oynatmaları, hangi akaidi ikrar ve ilan etmektir? Bu ikrar ile Müslüman milletimize hangi yahudi ve hristiyan imanını tavsiye etmektesiniz? Tarihten bugüne ehl-i kitap ile amentüde ittifakımız vardır diyen bir başka Müslüman'a rastlanmış mıdır? Hristiyan ve Yahudilerin amentülerinde nasıl ittifak edebiliyorsunuz? Böyle bir ittifakın itirafı insanı nereye düşürür?
Gülen Efendi, Tercan Ali Baştürk gibi arkadaşlarınızın yönetiminde öğrenciler, yurtdışındaki okullardan İstanbul'a getiriliyor, Patrik Bartholomeos, papaz Marotvich, Zaman'dan Abdullah Aymaz ve Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'ndan Harun Tokak ziyaret ettiriliyor, sonunda da Hristiyan, Yahudi ve Müslüman öğrenciler belli zamanlarda birlikte ortak ibadet etme kararı alınıyor. Böyle bir ortak ibadet hangi kitapta var? Hangi dinde var? Böylesi yeni bir ortaklığın İslam'daki adı nedir?
Müslüman Milletimiz, tarihten bugüne böylesi işleri Ehl-i Sünnet akaidine göre "küfür" olarak biliyor, vatana, millete, dine ve devlete ihanet olarak gördüğü "misyonerlik" şeklinde değerlendiriyor; siz ne dersiniz?
Gülen Efendi, Nisan 2000'de Şanlıurfa Harran'da düzenlediğiniz Hz. İbrahim Sempozyumu'nda İslam ve Türk tarihinde eşine rastlanmamış biçimde papaz, haham ve müftünün huzurunda Müslüman Meryem'i, Hristiyan Lester'e nikahladınız. Yüce Allah'ın ve Rasulüllah'ın yasakladığı böyle bir nikahı siz, kim adına, hangi akılla kıydırdınız? Bu nikahtan sonra kaç tane Müslüman hanımefendi, özellikle Güneydoğu bölgemizde hangi İsrailli Yahudi gençlerle veya Hıristiyan yabancılarla nikahlandı?.. İşte diyalogun meyveleri bunlar; bu diyalogun asıl adı ne, misyonerliğin daniskası değil mi?..
Bu sorulara cevaplar aldığınızda; Zaman'ın 5 Eylül 2000 günkü sayısında "kartelin ağzı"yla ilan ettiği gibi, siz de diyeceksiniz ki, Gülen Efendi gerçekten rahip...
(Kıymetli okurlarımızın, aziz milletimizin ve İslam aleminin Kurban Bayramı'nı tebrik eder, hayırlar getirmesini yüce Allah'tan niyaz ederim.)
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019