Bush ile Erdoğan'ın görüşmesinde her şey bir kenara ABD başkanının üslubu hiç hoşuma gitmedi.Bush, öyle bir üslup kullanıyor ki sanki bir Başbakan'la konuşmuyor gibi?Bush'un karşısındakine saygı duymadığını açığa vuran bu üslup, Erdoğan, "Suriye'yi İran'ın tesirine bırakmayalım" dediğinde Bush'un verdiği senli benli karşılıkta iyice belirgin bir haldeydi.Bir taraf emir kipinde konuşurken diğer taraf bunu hazmedebiliyorsa bu görüşmeden Türkiye'nin lehine bir şey çıkmasını beklemek imkansızdır. Türkiye'nin en büyük problemi nedir? diye sorsam, hemen herkesin ilk ve en büyük problem olarak PKK terörünü göstereceği günlerde gerçekleşen Bush-Erdoğan görüşmesinde bu önemli konu konuşulmamıştır.Peki, Sayın Erdoğan orada ne arıyordu? Türkiye'nin en önemli problemini, bu problemin çözüm noktası olarak gösterilen ABD ile konuşmuyorsanız veya konuşamıyorsanız, ne işiniz var orada diye size sormazlar mı?Tam bir fiyasko!Tam bir rezalet!PKK konusu, 1 saat 45 dakikalık görüşmenin 10 dakikalık bölümünde konuşulduğu ifade ediliyor. Ben bu kadar da konuşulduğuna inanmıyorum ama diyelim ki PKK 10 dakika gündem oldu. Bir karar alamadıktan sonra hiç ama hiç anlamı yok. Basın toplantısı yapılırken Bush'un PKK konusuna girmeyeceğini anlayan Türk heyetinden bir yetkili, "terör vurgusu işitilebilmesi için" gazetecilerin soru sormasını önermiş. Ancak Beyaz Saray protokolü buna izin vermemiş. Bu da Bush'un PKK terörüne bilinçli bir şekilde değinmediğini göstermektedir. Bu anlamsız görüşmenin sonunda yapılan basın toplantısında Bush bir kez PKK deseydi, AKP hükümeti şenlik yaparak bu görüşmeyi kutlayacaktı, ama böyle bir şey olmadı. Heves kursakta kaldı.Hükümet iktidara gelirken en büyük desteği aldığı yerden, bu sefer en büyük darbeyi, en büyük yarayı almış oldu. Hep böyle olur zaten, yabancılar kullanır kullanır sonra delikten aşağıya süpürüverirler. Sonra ne mi olur? Olacağı şu, arkanızdan da sifonu çekerler. Erdoğan, görüşmenin 45 dakika uzamasını "görüşülen konuların ehemmiyeti ve içeriği üzerinde detaylı durduk" şeklinde izah ediyor. Erdoğan'ın ifadesinden de anladığımız gibi çok ehemmiyetli konular üzerinde detaylı görüşmeler yapılıyor, ama ne hikmetse PKK terörü konusuna bu ehemmiyet verilmiyor ve detaylar konuşulamıyor.Bir de şu "stratejik ortak" meselesi var. Her fırsatta ABD subayları Türkiye'yi parçalanmış gösteren haritaları gündem ederken, Bush'un stratejik ortak ifadesini kullanması sanki bir anlam ifade ediyormuş gibi böyle bir beklenti içerisinde olan Başbakan Erdoğan bu konuda da hayal kırıklığı yaşadı. Erdoğan, basın toplantısında, "Bush da stratejik ortak diyor mu?" sorusuna "zaten her bir araya gelişimizde o sözü kullanıyor" cevabını veriyor. Ama ne hikmetse bu stratejik ortak ifadesi Bush'tan hiç duyulmuyor. Dili sürçüp(!) Haçlı seferi diyen Bush'un dili bu konuda ise nedense hiç sürçmüyor.Bu görüşmede Başbakan Erdoğan'ın bir itirafına da şahit olduk. Erdoğan, "her gün 4 bine yakın tır ve kamyon o bölgeye (Irak'a) geçiyor. Bütün bunları yaparken, gerek koalisyon, gerek Irak bizim gönderdiğimiz destekle idame ediliyor. En çok insan kaybı ABD'den sonra Türkiye'den oldu" sözleri ise ABD'nin Irak'ta uyguladığı vahşet ve insan hakları ihlallerine Türkiye hükümetinin de ortak olduğunun itirafı niteliğindeydi.Bush'la görüştükten sonra Erdoğan İngiltere'ye geçti. Salı günü İngiliz Başbakan Blair Erdoğan'a "hoş geldiniz" dedi. Erdoğan ve Blair iki ülke ilişkilerinin yanı sıra terörle mücadele, Ortadoğu'daki durum ve Türkiye'nin AB üyeliği gibi konuları ele aldılar. Bu görüşmede de herhalde taraflarca yeterince önemli görülmediğinden olsa gerek PKK konusu gündeme hiç gelmedi.Başbakan Erdoğan ABD ve İngiltere'de görüşmelerde bulundu. Geriye dönüp baktığımızda bu görüşmelerden ne kazandık diye sorunca, koskocaman bir hiç olduğunu görüyoruz. Bir şey kazanamadığımız doğru. Ama çok şey kaybettik. Çok tavizler verdik. Bu kaybettiklerimizin ne olduğunu ancak zamanla anlayabileceğiz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024