Bir çınarın, herhangi bir ağacın köklerinden beslenmesi gibi bir millet de medeniyet köklerinden beslenir.
Bir meyve ağacının dallarında tomurcuklar oluşması, çiçekler açması ve meyveye durması elbette kökleri vasıtasıyla içeceği suya bağlıdır.
Kadim milletler de medeniyet köklerinden beslenerek, yüz yıllar içinde kazanılan tecrübelerin nesilden nesile aktarılmasından yaralanarak yarınlara doğru emin adımlarla yol alırlar.
Hayat kitabımız olan Kur'an'daki kıssaları, verilen örnekleri bu dikkatle okumak ve medeniyet köklerimizden hayat suyu almak zorundayız.
Kökleri ile irtibatı kesilen ağacın kuruması kaçınılmaz olduğu gibi, medeniyet kökleri ile irtibatı kesilen milletlerin de rüzgâr önünde sağa-sola sürüklenen kuru çalı misali savrulması kaçınılmazdır.
Nuh Peygamberin hayatında ve mesajlarında elbette bizim için nice dersler ve ibretler vardır.
Lut Peygamberin hayatında ve mesajlarında kesinlikle bizim için nice dersler ve ibretler vardır.
İbrahim ve oğulları İsmail ve İshak peygamberlerin, Salih, Şuayb ve Zekeriya Peygamberlerin, Yakup, Yusuf, Musa, İsa ve elbette son elçi son Peygamberin hayatından almamız gereken dersler ve ibretler sayamayacağımız kadar çoktur.
Bu dersler ve ibretler cümlesinden olmak üzere Hz. Musa'nın hayatının bir kesitinde yer alan "Duvar meselesi" günümüzü anlama ve olayları doğru okuma açısından oldukça önemlidir.
Bilindiği gibi Kehf suresinde anlatıldığı üzere Hz. Musa ile Hızır bir yolculuğa çıkarlar.
Müfessirlerin çoğunluğuna göre Hz. Musa, kendisine derin ilim verilmiş olan insan suretindeki bir meleğe, ilminden istifade etmek için ona arkadaş olur, tabi olur.
Şahit olacağı olayların mahiyeti kendisine açıklanıncaya kadar soru sormamak şartıyla o ilim sahibi melek, Hz. Musa'nın yol arkadaşı olma teklifini kabul eder ve yola koyulurlar.
Musa Peygamber, yol arkadaşının ortaya koyduğu iki eylemine de itiraz eder ve ayrılmalarına sebep olan üçüncü eylemi de şöyle gelişir:
"Mûsâ: 'Eğer sana bir daha soracak olursam, bundan böyle benimle hiç arkadaşlık etme! Artık özür dileyemeyecek hale geldim' dedi.
Tekrar yola devam ettiler. Nihayet bir şehre varıp o şehir halkından yiyecek istediler ama ahali bunları misafir etmemekte diretti. Bu sırada (Hızır) orada yıkılmaya yüz tutmuş bir duvar görür görmez onu düzeltiverdi. Mûsâ, 'İsteseydin elbette buna karşı iyi bir ücret alabilirdin' dedi.
Hızır, 'İşte seninle ayrılmamızın vakti gelmiş bulunuyor. Şimdi sana hakkında sabırsızlık gösterdiğin o meselelerin içyüzlerini tek tek bildireceğim' dedi." (Kehf: 76-78).
"… Duvara gelince, şehirde iki yetim çocuğun idi; altında da onlara ait bir hazine vardı; babaları ise iyi bir kimse idi. Rabbin istedi ki, o iki çocuk güçlü çağlarına erişsinler ve Rabbinden bir rahmet olarak hazinelerini çıkarsınlar. Ben bunu da kendiliğimden yapmadım. İşte, hakkında sabredemediğin şeylerin iç yüzü budur." (Kehf: 82).
Yetim çocukların erişkin çağa gelinceye kadar, babalarından kalan hazine ortaya çıkmasın ve talana uğramasın diye yıkık duvarın onarılıp düzeltilmesi, yukarıda sözünü ettiğimiz medeniyet köklerimizden, bize hayat suyu taşıyacak olan köklerden birisidir.
Genelde bütün bir İslam coğrafyasında, özelde de Anadolu coğrafyasında, Ümmet-i Muhammed'in yetimlerinin yarınlarda kullanacakları hazineleri koruyan duvarlar korunamadığı gibi, küresel tefecilerin taşeronluğunu yapan işbirlikçiler ne yazık ki duvarın bir an evvel yıkılmasına ve altındaki hazinenin de talan edilmesine yardımcı olmuşlar ve çanak tutmuşlardır.
Dini ve dini kavramları fütursuzca kullanarak koltuk ömürlerini uzatmaya çalışan yöneticileri bir de bu "duvar meselesi" açısından değerlendirmek gerekmiyor mu?
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024