Bugünlerde ikinci el araba olayına takmış vaziyetteyim. Nereye baksam ikinci el araba görüyorum. Nerede ikinci el araba görsem artık modelini hatta kilometresini tahmin eder hale geldim. Öyle ki, radarlarım son derece açık. Algıda seçicilikte zirveyi yakalamış durumdayım. Nerede ise profesyonel ikinci elciler kadar konuya hâkimim. Onun için söyleyeceklerimi eğer ikinci el araba alacaksanız dikkate alın.
Diyelim ki ikinci el herhangi bir marka araba almaya karar verdiniz, tamam, güzel, çok güzel karar. Fakat şimdiden söyleyeyim geçmiş olsun.
Neden, diyeceksiniz! Çok basit, ÖTV, KDV fırladı. Yakıt ücretlerinden bahsetmiyorum bile.
2006 model meşhur bir Alman arabasını yüz binlik kilometrelerde almak istediğiniz zaman bayağı bir servet sahibi olmanız gerektiğini fark edeceksiniz. Pardon siz! Otomatik vites mi istemiştiniz? O zaman biraz daha fazla para vermeniz gerekiyor. Yok, hayır, buna bir de dizel ekleyeceksen yandığının resmidir.
Gözünüz korktu ve vazgeçtiniz. Konforlu araba almak istemiyorsunuz, akıllandınız. Bu sefer de alt model sıradan bir araba almaya karar verdiniz. O zaman çok güzel. Senden iyisi yok. Cansın sen, bir tanesin. Her şey helal sana.
Ama sakın! Eli, ayağı düzgün, takla atmamış, boyanmamış, bayandan araba istemeyin. Bozuşuruz valla. Neyine gerek senin düzgün araba! Al şunu idare et işte. Bu durumda bir şartımız var, tamirhaneden sakın çıkmayın, çünkü Türkiye ekonomisine büyük katkılarda bulunacaksınız.
Durumu özetlediğime inanıyorum. Bu söylediklerim size hikâye gelmesin. Hepsi de son derece doğru tespitler.
Fakat bu milleti bir kez daha anlayamadığımı ifade edeyim. Neyi bekliyoruz? Neye, niçin bu kadar sabrediyoruz? Çözemedim doğrusu!
Bana göre köy çoktan göründü. Daha kaç takla atmamız gerekiyor? Bu serüvende kesin olarak öğrendim ki, en az sıfır araba alacak kadar cebine para koyman şart.
Bu ve benzeri temel ihtiyaçlarımızı karşılamak için sanki hiçbir yol yokmuş gibi halkımızın bu kadar kendini hırpalamasına razı gelemiyorum doğrusu. Birileri, bizi şu veya bu konularda kimse uyarmadı, demişti. Öyle bir şey yok.
Bu camia, bu ve benzeri konularda gereken uyarıları yaklaşık 30 yılı aşkın bir süredir yapıyor. Onun için kalbimiz rahat. Fakat bundan sonra bizi uyarmadılar, mazereti bu iddiayı söyleyenleri komik duruma düşürecektir. Kendimizi kandırmayalım.
Efendiler! Türkiye'nin her ferdinin huzura kavuşması ya da ekonominin düzelmesi, esnafın yüzünün gülmesi, herkesin ev, araba sahibi olması son derece mümkün ve olması gereken şeylerdir. Bunları şu an ki büyüklerimiz yapamıyor diye yapılamayacak zannetmeyin.
Allah (c.c) bir dert vermişse dermanını da göndermiştir. Ama bunu görmek şattır. En basit ikinci el araba konusunda bile iyi bir araştırma ile Türkiye'nin ekonomisinin ne kadar zavallı olduğunu anlayabilirsiniz.
Türkiye'de 15 yıldır tek başına hükümet olacaksınız ve hâlâ kendi arabanızı yapamayacaksınız! Bu ufuksuzluk değil mi? Şimdi sesleri duyar gibiyim, "Türkiye artık kendi arabasını yapacak, sen bilmiyor musun?"
Duydum tabii ki. Sıkıntı şu yalnız; Türkiye'nin know-how birikimi kesinlikle yeterli değil. Bu demektir ki, yine Türkiye borçlanarak bu araba işini halletmeyi düşünüyor. Çünkü sıfırdan böyle bir işe kalkışmak hem büyük para, hem de büyük strateji gerektirir. Kusura bakmayın ama bu ufku henüz göremiyorum.
Tahminlerime göre inşaat sektöründe olduğu gibi bu araba meselesinde de birileri para kazanacak. İnşallah tersi olur.
Diyelim ki ikinci el herhangi bir marka araba almaya karar verdiniz, tamam, güzel, çok güzel karar. Fakat şimdiden söyleyeyim geçmiş olsun.
Neden, diyeceksiniz! Çok basit, ÖTV, KDV fırladı. Yakıt ücretlerinden bahsetmiyorum bile.
2006 model meşhur bir Alman arabasını yüz binlik kilometrelerde almak istediğiniz zaman bayağı bir servet sahibi olmanız gerektiğini fark edeceksiniz. Pardon siz! Otomatik vites mi istemiştiniz? O zaman biraz daha fazla para vermeniz gerekiyor. Yok, hayır, buna bir de dizel ekleyeceksen yandığının resmidir.
Gözünüz korktu ve vazgeçtiniz. Konforlu araba almak istemiyorsunuz, akıllandınız. Bu sefer de alt model sıradan bir araba almaya karar verdiniz. O zaman çok güzel. Senden iyisi yok. Cansın sen, bir tanesin. Her şey helal sana.
Ama sakın! Eli, ayağı düzgün, takla atmamış, boyanmamış, bayandan araba istemeyin. Bozuşuruz valla. Neyine gerek senin düzgün araba! Al şunu idare et işte. Bu durumda bir şartımız var, tamirhaneden sakın çıkmayın, çünkü Türkiye ekonomisine büyük katkılarda bulunacaksınız.
Durumu özetlediğime inanıyorum. Bu söylediklerim size hikâye gelmesin. Hepsi de son derece doğru tespitler.
Fakat bu milleti bir kez daha anlayamadığımı ifade edeyim. Neyi bekliyoruz? Neye, niçin bu kadar sabrediyoruz? Çözemedim doğrusu!
Bana göre köy çoktan göründü. Daha kaç takla atmamız gerekiyor? Bu serüvende kesin olarak öğrendim ki, en az sıfır araba alacak kadar cebine para koyman şart.
Bu ve benzeri temel ihtiyaçlarımızı karşılamak için sanki hiçbir yol yokmuş gibi halkımızın bu kadar kendini hırpalamasına razı gelemiyorum doğrusu. Birileri, bizi şu veya bu konularda kimse uyarmadı, demişti. Öyle bir şey yok.
Bu camia, bu ve benzeri konularda gereken uyarıları yaklaşık 30 yılı aşkın bir süredir yapıyor. Onun için kalbimiz rahat. Fakat bundan sonra bizi uyarmadılar, mazereti bu iddiayı söyleyenleri komik duruma düşürecektir. Kendimizi kandırmayalım.
Efendiler! Türkiye'nin her ferdinin huzura kavuşması ya da ekonominin düzelmesi, esnafın yüzünün gülmesi, herkesin ev, araba sahibi olması son derece mümkün ve olması gereken şeylerdir. Bunları şu an ki büyüklerimiz yapamıyor diye yapılamayacak zannetmeyin.
Allah (c.c) bir dert vermişse dermanını da göndermiştir. Ama bunu görmek şattır. En basit ikinci el araba konusunda bile iyi bir araştırma ile Türkiye'nin ekonomisinin ne kadar zavallı olduğunu anlayabilirsiniz.
Türkiye'de 15 yıldır tek başına hükümet olacaksınız ve hâlâ kendi arabanızı yapamayacaksınız! Bu ufuksuzluk değil mi? Şimdi sesleri duyar gibiyim, "Türkiye artık kendi arabasını yapacak, sen bilmiyor musun?"
Duydum tabii ki. Sıkıntı şu yalnız; Türkiye'nin know-how birikimi kesinlikle yeterli değil. Bu demektir ki, yine Türkiye borçlanarak bu araba işini halletmeyi düşünüyor. Çünkü sıfırdan böyle bir işe kalkışmak hem büyük para, hem de büyük strateji gerektirir. Kusura bakmayın ama bu ufku henüz göremiyorum.
Tahminlerime göre inşaat sektöründe olduğu gibi bu araba meselesinde de birileri para kazanacak. İnşallah tersi olur.
Osman Baş / diğer yazıları
- EMPATİ (Buram buram merhamet) / 15.08.2020
- Rusya ekonomik bağımsızlığını nasıl kazandı? / 16.01.2020
- ABD’li profesörün itirafı / 15.01.2020
- İslam ve Mevlana - 2 / 12.01.2020
- İslam ve Mevlana -1- / 11.01.2020
- Ehl-i Beyt’i sevenlerin özellikleri / 12.12.2019
- Vatan müdafaası / 10.12.2019
- İmam Seccad; Namaz / 05.12.2019
- İmam Zeynelabidin (a.s) / 04.12.2019
- Gadir-i Hum’u inkâr edemezsiniz / 26.11.2019
- Rusya ekonomik bağımsızlığını nasıl kazandı? / 16.01.2020
- ABD’li profesörün itirafı / 15.01.2020
- İslam ve Mevlana - 2 / 12.01.2020
- İslam ve Mevlana -1- / 11.01.2020
- Ehl-i Beyt’i sevenlerin özellikleri / 12.12.2019
- Vatan müdafaası / 10.12.2019
- İmam Seccad; Namaz / 05.12.2019
- İmam Zeynelabidin (a.s) / 04.12.2019
- Gadir-i Hum’u inkâr edemezsiniz / 26.11.2019