Ne kadar refah o kadar demokrasi

Sosyal Devletin olmadığı yerde demokrasiden söz edilemez. Zira Sosyal Devlet, 'bireye doğuştan kazandığı hakları doya doya yaşatan devlettir' diyor Prof. Dr. Haydar Baş.Nedir bu haklar; barınma, yaşama, sağlık, eğitim ve iş edinme vb. haklardır. Doğuştan kazanılan bu hakların devletin teminatı altında olmayan toplumlarda demokrasi eksiktir. Çünkü ekonomik özgürlüğü olmayan bireyin gerçek iradesinden de bahsedemeyiz.İşini, aşını kaybetme korkusuyla yatıp kalkan birey işverenin iradesine göre hareket edecektir.Egemenliklerini sürdürmek isteyenler hiç bir zaman toplumun refahını istemez. Statükonun devamı için ellerinde bulundurdukları gücü sözde demokrasi ile sürdürmeye devam ettirirler.Gerçek demokrasi, toplumun refahı ile doğru orantılıdır.Yani halkın gelir düzeyi ile ilgilidir. Gelir düzeyi düşük olan toplumlarda demokrasi güçlülerin egemenliğini ifade eder.Bireyin bir dilim ekmeğe muhtaç olduğu yerde hangi demokrasiden bahsedebiliriz?Asgari ücretin açlık sınırının altında olduğu bir ülkede demokrasi nutukları atmak boşunadır.Bir ülke düşünün ki, nüfusunun yüzde 70'i açlık sınırında.Bir ülke düşünün ki, çalışma konumunda olan insanlarının yüzde 30'u işsiz.Bir ülke düşünün ki, yaklaşık 2 milyon genci üniversiteye girebilmek için ayak sürüyor.Böyle bir ülkede demokrasiden değil, 'şirketokrasi'den söz edebiliriz?