Son günlerde bir zam furyası aldı başını gidiyor. Vatandaş eskisi gibi, hala etrafında ne olduğunu anlamaya çalışıyor ve narkoz yemiş hasta misali tepkisiz ve sessiz olarak bekliyor.
Hükümet hariçten gazel okumaya devam ediyor. Farklı adlarla farklı yollarla gerek özel gerek resmi yollarla alınan iç ve dış borç sarmalı gittikçe boğazımıza dayanmış ödenmesinin imkânı dahi kalmamış olmasına rağmen, ekonomi çok iyi, hatta IMF'ye kredi verecek seviyeye geldik diye hava basıyorlar.
Ben cebime bakıyorum, işletmeme bakıyorum, aldığım emekli maaşıma bakıyorum, yaptığım harcamaları kontrol ediyorum. Bugün dünden daha fakir bir vaziyete düşmüşüm. Sadece ben değil etrafımdaki arkadaşlar da benim gibi…
Bir hafta önce arabamın deposunu 165 TL'ye dolduruyordum şimdi 205 TL'ye dolduruyorum. Bir hafta önce marketten acil ihtiyaçlarımı temin etmek için aldığım malzemenin, aynı paraya şimdi ancak yarısını alabiliyorum. Sebze meyve fiyatları almış başını gidiyor. Ev kiraları, alım satımları ateş pahası, vergiler artmaya devam ediyor. Yeni vergi artışlarına ihtiyaç duyulabileceği dillendiriliyor.
Gerekçe neymiş efendim? Bütçe açıkları hükümeti bu tedbirleri almaya zorlamış. Bu gerekçeyle zam yapmaya hakkınız yoktur. Bütçeye açık verdirmeden harcama yapaydınız. Vatandaş sizin hamalınız mı? Çekemediğiniz yükü ona taşıtmaya kalkışıyorsunuz!
Şöyle bir etrafınıza bakınız, devlet harcamalarında öyle israflar yapılıyor ki akıllara durgunluk veriyor. Özellikle de belediyeler adeta devletin kasasını boşaltıyor.
Kaldırımlar sık sık sil baştan ya daraltılıyor, ya genişletiliyor; refüjler sürekli değiştiriliyor. Sokaklar caddeler inanılmaz israflarla süsleniyor, mevsimlik çiçekler dikiliyor, çimlenen alanlar gece gündüz sulanıyor. Çöp kutuları rengârenk boyanıyor…
Bu hizmetleri yerine getiren taşeron firmalarla dönen dolaplar tıkır tıkır işliyor. Helal haram demeden yapılan bu işlerin adına da hizmet deniliyor.
İlgili bir gözle ve selim bir akılla etrafına bakanların bu izah etmeye çalıştığımız manzarayı görmemesi mümkün değil ama vatandaş; göz görmez, dil söylemez, bir hale dönmüş… Ne olacak halimiz? Bilen varsa beri gelsin!
Hükümet hariçten gazel okumaya devam ediyor. Farklı adlarla farklı yollarla gerek özel gerek resmi yollarla alınan iç ve dış borç sarmalı gittikçe boğazımıza dayanmış ödenmesinin imkânı dahi kalmamış olmasına rağmen, ekonomi çok iyi, hatta IMF'ye kredi verecek seviyeye geldik diye hava basıyorlar.
Ben cebime bakıyorum, işletmeme bakıyorum, aldığım emekli maaşıma bakıyorum, yaptığım harcamaları kontrol ediyorum. Bugün dünden daha fakir bir vaziyete düşmüşüm. Sadece ben değil etrafımdaki arkadaşlar da benim gibi…
Bir hafta önce arabamın deposunu 165 TL'ye dolduruyordum şimdi 205 TL'ye dolduruyorum. Bir hafta önce marketten acil ihtiyaçlarımı temin etmek için aldığım malzemenin, aynı paraya şimdi ancak yarısını alabiliyorum. Sebze meyve fiyatları almış başını gidiyor. Ev kiraları, alım satımları ateş pahası, vergiler artmaya devam ediyor. Yeni vergi artışlarına ihtiyaç duyulabileceği dillendiriliyor.
Gerekçe neymiş efendim? Bütçe açıkları hükümeti bu tedbirleri almaya zorlamış. Bu gerekçeyle zam yapmaya hakkınız yoktur. Bütçeye açık verdirmeden harcama yapaydınız. Vatandaş sizin hamalınız mı? Çekemediğiniz yükü ona taşıtmaya kalkışıyorsunuz!
Şöyle bir etrafınıza bakınız, devlet harcamalarında öyle israflar yapılıyor ki akıllara durgunluk veriyor. Özellikle de belediyeler adeta devletin kasasını boşaltıyor.
Kaldırımlar sık sık sil baştan ya daraltılıyor, ya genişletiliyor; refüjler sürekli değiştiriliyor. Sokaklar caddeler inanılmaz israflarla süsleniyor, mevsimlik çiçekler dikiliyor, çimlenen alanlar gece gündüz sulanıyor. Çöp kutuları rengârenk boyanıyor…
Bu hizmetleri yerine getiren taşeron firmalarla dönen dolaplar tıkır tıkır işliyor. Helal haram demeden yapılan bu işlerin adına da hizmet deniliyor.
İlgili bir gözle ve selim bir akılla etrafına bakanların bu izah etmeye çalıştığımız manzarayı görmemesi mümkün değil ama vatandaş; göz görmez, dil söylemez, bir hale dönmüş… Ne olacak halimiz? Bilen varsa beri gelsin!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Sünnet, Allah’ın rızasını kazanmada en kestirme yoldur / 09.05.2025
- Allah’tan korkan aldatmaz / 08.05.2025
- Hüseyin Baş ‘devletin adaleti vücudun ruhu gibidir’ diyor / 07.05.2025
- Erkek deveye dişi diyenler her yerde varlar / 06.05.2025
- Namazdaki huşu namazın dışında yakalanır / 05.05.2025
- Namazdaki huşu ile alakalı kıssalar / 04.05.2025
- Türkiye Cumhuriyeti’ni ideal Türk gençleri koruyacak ve yüceltecektir / 03.05.2025
- İdeal Türk genci ‘mandacı değil bağımsızlık yanlısı olmalıdır’ / 02.05.2025
- İdeal Türk genci ‘ırkçı değil milliyetçi olacak’ / 01.05.2025
- İdeal Türk genci ‘fundamentalist olmayacak dindar olacak’ / 30.04.2025
- Allah’tan korkan aldatmaz / 08.05.2025
- Hüseyin Baş ‘devletin adaleti vücudun ruhu gibidir’ diyor / 07.05.2025
- Erkek deveye dişi diyenler her yerde varlar / 06.05.2025
- Namazdaki huşu namazın dışında yakalanır / 05.05.2025
- Namazdaki huşu ile alakalı kıssalar / 04.05.2025
- Türkiye Cumhuriyeti’ni ideal Türk gençleri koruyacak ve yüceltecektir / 03.05.2025
- İdeal Türk genci ‘mandacı değil bağımsızlık yanlısı olmalıdır’ / 02.05.2025
- İdeal Türk genci ‘ırkçı değil milliyetçi olacak’ / 01.05.2025
- İdeal Türk genci ‘fundamentalist olmayacak dindar olacak’ / 30.04.2025