Evet, bu sorunun cevabını daha Efendimiz (sav) defnedilmemişken verebilseydik belki de bugün daha farklı bir dünyada yaşıyor olacaktık.
Tarih boyu Müslümanlar hem kendi içlerinde savaştılar, hem de haçlılarla, Moğollarla vs. savaştılar. Haçlılara ve Moğollara bu toprakları yem etmeyen atalarımız, kendi aralarındaki sorunlarda fitneye, fesada, şeytanın hilelerine, iç ve dış düşmanlara yenildiler. Ellerine kardeşkanı bulaştırdılar.
Geldik bu günlere. Tanzimatla başlayan “batı” aşkını ne milletimiz, ne devletimiz bir türlü bitiremedi. Cumhuriyet döneminde bu aşk daha da alevlendi. Hele 2. Paylaşım savaşından (2. Dünya Savaşı) sonra atılan adımlar hep aleyhimize oldu.
1945’te bizde 2. Dünya savaşında taraf olduk. Tabi ki ABD yörüngesinde. 1948’de yardım diye süt tozu yutturdular. Sonra eski savaş araç, gereçlerini para ile sattılar. 1956’da şimdiki AB’ye kabul için imza attık. Yediğimiz kazıkların, uğradığımız açık ihanetlerin haddi hesabı yok.
Kısaca İnönü’den Erdoğan’a bütün hükümetler ve siyasi anlayışlar döneminde AB ve ABD bizi kullandı. Neden? Çünkü bütün liderler ve partileri AB, ABD hayranı ve onlar olmazsa bizde olmayız, onların desteği olmadan yaşayamayız anlayışındaydılar. Yani aşkları, akıllarının önüne geçmişti.
Aşk demişken gazetemizin değerli yazarlarından Prof. Dr. Nurullah Çetin’in 25 Haziran 2012 tarihli yazısındaki hikâye tam Türkiyelik bir hikâyeydi. Aktarayım;
“…Güzel bir Türk kızı, Türk düşmanı manyak bir yabancıya âşık olmuş. Adama deli gibi tapıyormuş. Adam, Türklere o kadar düşmanmış ki, kendisine âşık olan kıza Türklerden intikam alma kiniyle yaklaşıyormuş.
Türk kızının, kendisine olan büyük aşkını sırf bu intikam duygusunu tatmin için istismar etmeye başlamış. Kıza bin bir türlü hakaretler, eziyetler ediyormuş. Bunlara rağmen kız, ona deli gibi tapıyor, adamın her sözünü kural gibi belliyor, her aşağılayıcı hareketinde bir keramet arıyormuş.
Adam, bir gün kızı karşısına dikmiş. Seninle heyecanlı bir oyun oynayacağız demiş. Buna göre kızı bir duvara dayamış. Ellerini ve ayaklarını olabildiğince yanlara açarak duvardaki çivilere bağlamış. Böylece kız, ellerini ve ayaklarını hiçbir yere hareket ettiremez olmuş. Bacaklarının arasına, tabure üstüne bir elma koymuş. Karşısına geçip 50 metre uzaklıktan elmayı vurmak için silahla ateş etmeye hazırlanmış.
Bu durumu gören kız, bağırmaya, yalvarmaya başlamış. Yapma etme, yanlışlıkla beni vurursun, ölürüm filan dediyse de adam aldırmamış ve nişan alıp silahını çekmiş. Elmayı vurmuş, kıza bir şey olmamış. Sonra ellerini ayaklarını çözmüş. Kız şoka girmiş bir vaziyette adama sarılarak hüngür hüngür ağlamaya başlamış…”
Erdoğan hükümetlerine kadar AB ve ABD bize ne kadar kötülük, art niyet, aşağılama varsa hepsini yaptılar. Kıbrıs’ı, benzini, yağ kuyruklarını, 12 Eylül öncesini, sonrasını, 28 Şubat’ı vs. düşünün.
Ama Türk (Müslüman) düşmanı AB ve ABD artık sonuca varmak için en tehlikeli oyunlarını ortaya koydular. Bunun adı BOP’tu. (Büyük Ortadoğu Projesi) Erdoğan parti kurdu, hükümete geldi. Aynı zamanda BOP eş başkanı oldu. Ve süreç başladı…
Türkiye aynen hikayedeki aşık kız gibi BOP kapsamında çarmıha gerildi. Bir omzuna Libya, diğer omzuna Mısır, bacak arasına Suriye, başının üstüne İran ve kalbinin üstüne Türkiye konuldu.
Libya, Mısır düştü. Gittik AB ve ABD’ye sarıldık. Şimdi bacaklarımızın arasındaki Suriye hedefte ve ateş ediyorlar. Dikkat edin seken şarapnel parçaları bu milletin ve devletin adamlığını kaybetmesine sebep olacak.
Eğer adamlığımızı kaybedip, Suriye’yi, BOP sahiplerine teslim edersek, sıra kafamızın üstündeki İran’a gelecek. Oradan seken parçalar gözlerimizi ve aklımızı kaybettirecek. Gözleri görmeyen, kafası çalışmayanın sonu zaten bellidir…
Tarih boyu Müslümanlar hem kendi içlerinde savaştılar, hem de haçlılarla, Moğollarla vs. savaştılar. Haçlılara ve Moğollara bu toprakları yem etmeyen atalarımız, kendi aralarındaki sorunlarda fitneye, fesada, şeytanın hilelerine, iç ve dış düşmanlara yenildiler. Ellerine kardeşkanı bulaştırdılar.
Geldik bu günlere. Tanzimatla başlayan “batı” aşkını ne milletimiz, ne devletimiz bir türlü bitiremedi. Cumhuriyet döneminde bu aşk daha da alevlendi. Hele 2. Paylaşım savaşından (2. Dünya Savaşı) sonra atılan adımlar hep aleyhimize oldu.
1945’te bizde 2. Dünya savaşında taraf olduk. Tabi ki ABD yörüngesinde. 1948’de yardım diye süt tozu yutturdular. Sonra eski savaş araç, gereçlerini para ile sattılar. 1956’da şimdiki AB’ye kabul için imza attık. Yediğimiz kazıkların, uğradığımız açık ihanetlerin haddi hesabı yok.
Kısaca İnönü’den Erdoğan’a bütün hükümetler ve siyasi anlayışlar döneminde AB ve ABD bizi kullandı. Neden? Çünkü bütün liderler ve partileri AB, ABD hayranı ve onlar olmazsa bizde olmayız, onların desteği olmadan yaşayamayız anlayışındaydılar. Yani aşkları, akıllarının önüne geçmişti.
Aşk demişken gazetemizin değerli yazarlarından Prof. Dr. Nurullah Çetin’in 25 Haziran 2012 tarihli yazısındaki hikâye tam Türkiyelik bir hikâyeydi. Aktarayım;
“…Güzel bir Türk kızı, Türk düşmanı manyak bir yabancıya âşık olmuş. Adama deli gibi tapıyormuş. Adam, Türklere o kadar düşmanmış ki, kendisine âşık olan kıza Türklerden intikam alma kiniyle yaklaşıyormuş.
Türk kızının, kendisine olan büyük aşkını sırf bu intikam duygusunu tatmin için istismar etmeye başlamış. Kıza bin bir türlü hakaretler, eziyetler ediyormuş. Bunlara rağmen kız, ona deli gibi tapıyor, adamın her sözünü kural gibi belliyor, her aşağılayıcı hareketinde bir keramet arıyormuş.
Adam, bir gün kızı karşısına dikmiş. Seninle heyecanlı bir oyun oynayacağız demiş. Buna göre kızı bir duvara dayamış. Ellerini ve ayaklarını olabildiğince yanlara açarak duvardaki çivilere bağlamış. Böylece kız, ellerini ve ayaklarını hiçbir yere hareket ettiremez olmuş. Bacaklarının arasına, tabure üstüne bir elma koymuş. Karşısına geçip 50 metre uzaklıktan elmayı vurmak için silahla ateş etmeye hazırlanmış.
Bu durumu gören kız, bağırmaya, yalvarmaya başlamış. Yapma etme, yanlışlıkla beni vurursun, ölürüm filan dediyse de adam aldırmamış ve nişan alıp silahını çekmiş. Elmayı vurmuş, kıza bir şey olmamış. Sonra ellerini ayaklarını çözmüş. Kız şoka girmiş bir vaziyette adama sarılarak hüngür hüngür ağlamaya başlamış…”
Erdoğan hükümetlerine kadar AB ve ABD bize ne kadar kötülük, art niyet, aşağılama varsa hepsini yaptılar. Kıbrıs’ı, benzini, yağ kuyruklarını, 12 Eylül öncesini, sonrasını, 28 Şubat’ı vs. düşünün.
Ama Türk (Müslüman) düşmanı AB ve ABD artık sonuca varmak için en tehlikeli oyunlarını ortaya koydular. Bunun adı BOP’tu. (Büyük Ortadoğu Projesi) Erdoğan parti kurdu, hükümete geldi. Aynı zamanda BOP eş başkanı oldu. Ve süreç başladı…
Türkiye aynen hikayedeki aşık kız gibi BOP kapsamında çarmıha gerildi. Bir omzuna Libya, diğer omzuna Mısır, bacak arasına Suriye, başının üstüne İran ve kalbinin üstüne Türkiye konuldu.
Libya, Mısır düştü. Gittik AB ve ABD’ye sarıldık. Şimdi bacaklarımızın arasındaki Suriye hedefte ve ateş ediyorlar. Dikkat edin seken şarapnel parçaları bu milletin ve devletin adamlığını kaybetmesine sebep olacak.
Eğer adamlığımızı kaybedip, Suriye’yi, BOP sahiplerine teslim edersek, sıra kafamızın üstündeki İran’a gelecek. Oradan seken parçalar gözlerimizi ve aklımızı kaybettirecek. Gözleri görmeyen, kafası çalışmayanın sonu zaten bellidir…
Akın Aydın / diğer yazıları
- ‘Para milletin itibarıdır’ diyordu onu da kaybettirdi / 29.03.2024
- Siyasetçiler Yasak Elma ve Kızılcık Şerbeti dizilerini mi izliyor! / 28.03.2024
- Dünya lideri demek kolay, olmak zor / 27.03.2024
- Siyasette de hep masa kazanıyor / 25.03.2024
- Erdoğan neden sözlerinin esiri olmuyor? / 24.03.2024
- Erdoğan ‘seçimden sonrası tufan diyenleri’ not alıyormuş / 23.03.2024
- Müslümanların kan ile iftarı ve son fetva / 22.03.2024
- Erdoğan’a biat ve bozkurtların aklaşması / 21.03.2024
- Hüseyin Baş: 'Bunlarda hiçbir değer ve kutsal yok' / 20.03.2024
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Siyasetçiler Yasak Elma ve Kızılcık Şerbeti dizilerini mi izliyor! / 28.03.2024
- Dünya lideri demek kolay, olmak zor / 27.03.2024
- Siyasette de hep masa kazanıyor / 25.03.2024
- Erdoğan neden sözlerinin esiri olmuyor? / 24.03.2024
- Erdoğan ‘seçimden sonrası tufan diyenleri’ not alıyormuş / 23.03.2024
- Müslümanların kan ile iftarı ve son fetva / 22.03.2024
- Erdoğan’a biat ve bozkurtların aklaşması / 21.03.2024
- Hüseyin Baş: 'Bunlarda hiçbir değer ve kutsal yok' / 20.03.2024
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024