Ne umduk ne bulduk!

"İnşallah biz en kısa zamanda Şam'a gidecek, oradaki kardeşlerimizle muhabbetle kucaklaşacağız. O gün de yakın. İnşallah Selahaddin Eyyubi'nin kabri başında Fatiha okuyacak, Emevi Camisi'nde namazımızı da kılacağız." (Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı - yıl 2012)
Dört sene sonra?
"Angajman kurallarını işletmemiz gereken bir durum ortaya çıktı. Angajman kuralları çerçevesinde Azez ve civarındaki tehdit oluşturan güçlere karşı mukabelede bulunulmuştur." (Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı - yıl 2016)
Dört sene arayla başbakan seviyesinde yapılan bu iki açıklama AKP hükümetinin Suriye politikasının iflas ettiğinin açık kanıtıdır. Aslında herhangi bir yorum yapmaya bile gerek yok!..
En kısa zamanda Şam'a girecekken kendimizi sınırımızda tehdit oluşturan güçlere karşı mukabelede bulunurken bulduk.
"Türkiye mi sizin dostunuz yoksa YPG mi?" çıkışına karşılık ABD'den "YPG bizim müttefikimizdir" cevabı geldi. Sözde stratejik ortağımız ABD, "YPG'yi bombalamaktan vazgeçin" dedi! Kendimizi stratejik ortağımızdan kazık yerken bulduk.
AKP'nin Suriye politikası sayesinde başka neler bulduk!..
Milyonlarca Suriyeli sığınmacıyı kapımızın önünde dilenirken bulduk.
Sadece 2015 yılında Ege sularında Aylan bebeğin de aralarında olduğu çoğu çocuk ve bebek 706 kişinin cesedini bulduk. 
Mülteciler için 8 milyar dolar harcarken bulduk.
Yurt dışındaki tek toprak parçamızı kaybederken bulduk. 
Rusya'nın uçağını düşürürken bulduk.
Suriye'den sonra Rusya ile de ticaretimiz bitti. Bu iki komşumuzu kaybederken bulduk. 
Avrupa Birliği'nin mülteciler konusunda Türkiye'yi nasıl da yalnız bıraktığını bulduk. 
NATO tarafından kendimizi satışlara gelirken bulduk.
Güneydoğumuzda terörü azarken bulduk.
Terör faaliyetleri yüzünden 300 vatan evladımızı toprağa verirken bulduk. 
Yüz binlerce vatandaşımızı evlerinden göç ederken bulduk.  
Başkent'in göbeğinde 107 kişinin cansız bedenini buldu. 
Türk turizminin bitişini bulduk.
Suriye'deki terör örgütlerine yardım ve yataklık ederken bulduk. 
Güvenli bir şekilde kamyonlarımız, TIR'larımız gidip gelirken, Suriye sınırımızdan burnumuzun ucunu bile çıkartamaz hale geldik. Kedimizi sınırlarımıza hapsedilmiş halde bulduk. 
Bütün bu yaşananlara rağmen hala "Esad gitsin" diye saçmalarken bulduk. 
En önemlisi de nedir biliyor musunuz?
Sırf Şii olduğu için öldürülmesine fetva verenler ve bu batıla iman edenler oldu. Oysa Yüce Allah, Nisa suresi 93. ayetinde şöyle buyuruyordu: 
"Kim bir mümini bile bile öldürürse onun cezası içinde ebedi olarak kalmak üzere Cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, lanet yağdırmış ve kendisi için büyük azap hazırlamıştır." 
Bu yüzden milyonlarca kişiyi, imanını kaybederken bulduk.  
AKP'nin Suriye hesapları tutmadı. Türkiye'ye büyük zarar verdi. Fakat görüyoruz ki hala saplandıkları bataklıkta debelenmeye devam ediyorlar. Debelendikçe de daha fazla batıyorlar. Sadece kendileri batmakla kalmıyor, peşlerinden milleti de sürüklüyorlar.  
Ee, bu kadar körlüğün bir bedeli olacaktı elbet. Millet de bu körlüğünün faturasını ödüyor. Daha ne diyelim!