3 Ekim'den başarıyla çıkmış gibiyiz ama nedense bir türlü gönül rahatlığı içinde sevinemiyoruz. Sevinenler yok mu, var.Ama onların da "acabaları" az değil.46 yıldır bekliyoruz, daha ne kadar beklememiz gerekeceğini kimse bilmiyor, bilemiyor.Yani, çok istediğimiz halde "yarım asırlık özlem bitti" dememiz imkansız. Düğün-bayram edilecek bir durum da görünmüyor.Öyle ya, "ucu açık" kavramı mide bulandırıcılığını sürdürüyor."Görüşmelerin tam üyelikle sonuçlandırılamayabileceğini" de peşinen 17 Aralık'ta kabul etmişiz.Bu kabul aynen sürüyor.3 Ekim Müzakere Çerçevesi'nden, -üstü kapalı biçimde de olsa- "tam üyelik olmazsa, size uygun bir statü" sonucu çıkıyor.Önümüzde hayli uzun ve zor bir yolculuk var.Sık sık lastik patlatma ihtimali var.Tuzaklar, mayınlar var; her türlü entrikaya uygun bir kulübün aday üyesiyiz.Bu arada; zorluklar, engeller bağlamında "benzerlik" olsun diye sık sık gündeme getirilen bir konu var:- İngiltere'nin AB üyeliği bile iki kez veto edilmişti!Benzerlikler kurma çabası içindekiler, hiçbir AB üyesi ülkenin maruz kalmadığı muameleye Türkiye'nin niçin muhatap olduğunu açıklayamıyorlar.Bugünün temel sıkıntısı da gerçekte budur.Hele hele serbest dolaşım konusunda Türkiye'ye hiç olmazsa bir "vade" verilmezse, AB'ye tam üyelikten asla sözedilemeyeceği de çok açık.Şakir Süter / Akşam
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.