Ne zaman, Türkiye ile, kedinin fareyle oynadığı gibi oynayamazlar!?

Tarih şuuru gerekiyor. Medeniyet değerlerimizi idrak etmek lazım geliyor. Kimlik, kişilik ve insanlığımızı oluşturan hasletlerimizi fark etmek gerekiyor. Kısaca "kendimizi yeni baştan keşfetmemiz", kendimize gelmemiz gerekiyor. Özellikle Türk devlet ve milletini idare eden kimi etki ve yetki sahipleri için bu "kendimizi keşfetmek" zaruret halini almıştır.Aksi halde sergilenen cehalet, gaflet ve dalalet, ortada ne devlet bırakacak, ne millet, ne medeniyet!Avrupa Birliği, Türkiye ile, kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyor.Yıllardan beri AB'ye uyum ve üyelik bahane? Her türlü tavizleri koparttılar, kopartıyorlar. ABD dilediğini aldı alıyor, AB ülkeleri talep ettiklerini alıyorlar, IMF tuttuğunu kopartıyor, azınlıkların her türlü arzuları karşılanıyor. Milletimizin birliğine-dirliğine etnik çomaklar soktular, sokuyorlar. Devlete etek giydirdiler; Apo davası başta olmak üzere pek çok düzenlemede görüldüğü üzere, ne bağımsız yargı bıraktılar, ne bağımsız yasama ve yürütme erki? IMF maşasıyla ekonomimizi batırdılar, batırıyorlar. Uğruna binlerce şehit verdiğimiz ve vermeye devam ettiğimiz anavatan Türkiye ve yavru vatan KKTC topraklarını, ya kelepir fiyatına satıp elden çıkarttık yahut beleşe veriyoruz.Türkiye'dekiler, vatan topraklarını ecnebiye kelepir fiyatına satarsa; Cumhurbaşkanı M. Ali Talat da KKTC'yi dilediğine babasının malıymış gibi peşkeş çeker, Rum'a verir, veriyor!Vatan uğruna yıllardan beri verilen şu kadar can ve şüheda da kâr olarak kalır, milletimizin bağrında yaşar?Bölgemiz ve dünya adeta her gün yeni baştan karılırken, her ülke kendi menfaat ve geleceği ekseninde oluşumlar ve bloklaşmalarla yatıp kalkarken, Türkiye ile nasıl bu kadar oynayabiliyorlar? Avrupa ve Amerika, nasıl bu kadar "kedinin fareyle oynadığı gibi, hatta ondan da beter" oynayabiliyor!?Devlet gemisini ve milletin idaresini elinde tutan kimi etki ve yetki sahipleri, gerçekten körü körüne yabancılara bağlı ve bağımlı, ne pahasına olursa olsun ecnebiye endeksli, AB ve ABD güdümlü olursa; sonuç ancak bu olur? Türkiye ve KKTC, maalesef bu bahtsızlığı yaşıyor!Buna, "yavaş yavaş ısısı artırılan sıcak suda kurbağanın haşlanmasına ve artık zıplayıp kurtulma halinin kalmamasına" teşbih olunan çeşitli yöntemlerle "milletin reflekslerinin boşaltılması" da eklenince, asırlar boyunca asalet ve adalet timsali olmuş Türk milleti ve medeniyeti şamar oğlanına çevrilebiliyor.AB ham hayaliyle yatıp-kalkan Başbakan R. T. Erdoğan, G-8 zirvesinde, bu bağlamda ifşaatlar yapıyor. Gazeteciler soruyor, Erdoğan içini döküyor.Erdoğan'a, magazin medyasında her gün bir başka kadın ve kadınlarla düşüp kalması haberleriyle gündeme gelen İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi soruluyor, ne düşünüyorsunuz, deniyor. Erdoğan "Berlusconi bir meslektaş, bir dosttur, aileden biridir. Dolayısıyla onun özel yaşamına dair olaylara girmek ne dürüstlüğe yakışır, ne sadakate?" şeklinde cevap veriyor.Erdoğan'ın arkasında saf tutan hacılar, hocalar, sarıklılar, cüppeliler bunları duysun!Erdoğan'a, geçmişte azınlıklara karşı yapılan kimi hadiseleri "faşizan olaylar" diye niteleyen beyanatı hatırlatılınca "Ben geçmişte Yahudiler, Rumlar ve Hıristiyanlara karşı yapılmış hataları kastettim" diyor.Erdoğan'ın arkasında saf tutan hacılar, hocalar, sarıklılar, cüppeliler bunları duysun!Erdoğan, Türk milletinin büyük çoğunluğunun AB üyeliğine karşı duruş sergilemeye başlamasından duyduğu rahatsızlığı dışa vuruyor, bu karşı refleksi azaltmak için AB'li dostlarının sözde de olsa umut verici çıkışlar yapmasını istiyor. Merkel ve Sarkozy'nin Türk milletini lafta da olsa umut vererek kandırmaları gerektiğini salık veriyor. Erdoğan, Haçlı dostlarına şöyle yakınıyor: "Anlamak zor. Ben tüm mevkidaşlarımla iyi ilişkiler içindeyim. Bunlara Cumhurbaşkanı Sarkozy de dahil. Fransa AB dönem başkanıyken Sarkozy, baş başa kaldığımızda bana, 'Rahat olun. 30 faslı müzakereye açarız. 5 faslı da daha sonra değerlendiririz' diyordu. Ardından İsveç'e gidip son derece sert bir beyanat veriyordu. Kendisiyle tekrar görüştüğümüzde ise tutup dediklerini düzeltme ihtiyacı hissediyordu. Avrupa'ya girmek için elli yıldır bekliyoruz. Artık net bir cevap bekliyoruz. Kimi liderler önce bir şey diyor, sonra da dediklerini düzeltip öyle bir şey demediklerini iddia ediyor. Komedilerden usandık. AB'ye tam üyelik istiyoruz. Tam üyelik dışında bir şey istemiyoruz." Erdoğan'ın arkasında saf tutan hacılar, hocalar, sarıklılar, cüppeliler ve herkes bunları duysun!AB batmış, AB iflas etmiş, AB bitmiş? Müflis ve bitmiş AB, Türkiye ile kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyor; Erdoğan, hala nereden gidiyor!?Türkiye körü körüne bu AB batağının içine çekmeye çabalayanlar, bu Haçlı müflislerinin kuyruğu yapanlar ve yapmaya devam edenler, çok ama çok büyük yanlış yapıyorlar. Sivil-asker her kim bu AB yanlışında ısrar ediyorsa; bilsin ki, Türk devletine, Türk milleti ve medeniyetine en büyük yanlışı yapıyor demektir. Milliyetçisinden Atatürkçüsüne, muhafazakarından İslamcı geçinenine kadar birçokları, öyle veya böyle bu AB değirmenine su taşıyor. Sadece BTP ve Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş bey, bu büyük yanlış hususunda yıllardan beri herkesi ayıktırmaya çabalıyor. Türk milletinin sivil-asker tüm akl-ı selim sahipleri, bu gerçeği görmelidir, ayıkması gerekenleri "demokratik şamarıyla" ayıktırmalıdır! İşte o zaman, hiçbir güç ve irade, Türkiye ile, kedinin fareyle oynadığı gibi oynayamaz.