Bugün Müslüman'ım diyenlerin çoğunun imanını kaybedeceği; namaz kılıp oruç tuttuğu ve takvalı göründüğü halde, okun yaydan çıktığı gibi dinden çıkanların olacağı çağdayız. Allah'ın Yüce Resulü'nün, "Mescitte binler olacak -hatta daha fazla- içinde bir tane mümin olmayacak" dediği devri yaşıyoruz.Bunun nedenleri nedir?İnsanların bilmeden imanını kaybetmesine neden olanların başında; Deccal denilen ve "hakkı batıl, batılı hak gösteren", yalanı allayıp pullayıp doğru diye insanlara kabul ettiren kalitesiz, asaletsiz, kalbi kirli kişiler ve bunların tıynetinde olanlar vardır. Ama bu insanların fitnesi, Deccalce fikri, tavrı, mücadelesi nasıl olur da yaygın halk kesimleri tarafından kabul görür? Neden ümmet 73 fırkaya ayrılacak ve 72 fırkası dalalette (doğru yoldan sapmada), sadece bir fırkası hidayette olacak? Bunun sebeplerini irdelersek:1- Din adamı, hacı, hoca, cemaat liderleri vs diye tanınan toplumdaki önderlerin çoğunun dünyevi amaçlar ile Deccal söylemlerini kabullenmeleri, hak görünümlü batıl kişilerin iltifatlarına, vaatlerine kanmaları; doğrunun karşısına yanlışın duvarını örmeleri, batıla mantık üreterek hak gibi anlatmaları en temel nedenlerdendir. Bu kimseler, kendilerine tabi olanları, körü körüne itaat eden kişiler haline getirmektedir.2- Dindar halk kesimlerinin çoğunluğunun ise İslam ile edeplenmemiş olmaları, bakış açılarını, fikirlerini, kabullerini ve mücadelelerini gerçek inancın belirlememiş olması doğru ile olmalarını engellemektedir. Müslüman feraset sahibidir. Kalbindeki bedahet duygusu onun yanlışı kabullenmesine engel olur. Bir yanlışı arızi olarak savunsa, bir yanlışın içinde kısa süre bulunsa bile kalbi onu rahatsız eder ve muhakkak o yanlıştan uzaklaşır; bu da onun için bir tecrübe ve değerli bir bilgi olur. Ancak ölçüsü bozuk, ibadeti eksik ve ihlâssız olan yaygın halk kesimleri, dini bir ideoloji gibi savunsalar da İslam'ın gönlü nurlandıran etkisinden mahrum oldukları için doğru görünen yanlışları rahatlıkla kabullenmektedirler. 3- İnancımızın asla kabul etmediği, toplumu bozucu kötü hallere sahip olunması: Bir insanı karalamak, arkasından konuşmak, gıybet etmek hele de iftira atmak Müslüman işi değil. Ayrıca Müslüman zandan kaçınır. Bir insana günah olarak zan yeter. Bugün, "Müslüman'ım" diyenlerin çoğu suizanda bulunmaktadır. Rahatlıkla gıybet etmekte, hatta Allah'tan korkmadan iftira atmaktadır. Fasıkların getirdiği haberlere inanmaktadırlar. Hâlbuki Müslüman, günaha bulanmış kişi ve kuruluşların haberlerinin doğruluğunu araştırmak borcu altındadır. Müslüman'ın gıyabında Müslüman'ı savunmak farzı ayn (her Müslüman'ın boynuna borç olan) dır.Bugün yaygın halk kesimlerinin suizan sahibi olduğunu, tam olarak bilmediği halde insanları karaladığını, gıybet ettiğini ve hatta kendisi gibi düşünmeyene iftira attığını görmekteyiz.İşte saydığımız yaygın yanlışlar nedeni ile insanların çoğu kendilerini doğru zannedilen yanlışların kucağına atacak; "doğru söyleyeni yalanlayacak, yalan söyleyeni doğru kabul edecek, ehil olmayan yöneticileri başına idareci olarak getirecek." Ahir zaman fitneleri topluma yayılacak ve Müslümanların çoğunu dalalete sürükleyecek.Müslümanların, samimiyet ve ölçü ile kendilerini hesaba çekmeleri, yanlışlarına tövbe etmeleri ve dünyevi menfaatlerine aykırı da görünse ilahi doğruları baş tacı etmeleri, doğruyu savunup yanlışa karşı çıkmaları gerekir.Allah Resulü'nün müjdesi ile bitirelim: "Ahir zaman fitnesini sırat-ı müstakim (dosdoğru yol, sağlam ölçü) üzere bulunan küçük bir topluluk ortadan kaldıracaktır." Ne mutlu o topluluğun liderine, ne mutlu o topluluğun fertlerinden olan bahtiyarlara...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Oktay DOĞAN / diğer yazıları
- Neden 73 fırkanın 72'si derin yanlışta olacak? / 12.10.2014
- Cumhurbaşkanlığı seçimi hakkında / 18.08.2014
- Bazı dini hassasiyetlerini yükseltip dini yıkanlar / 17.08.2014
- Cumhurbaşkanlığı seçimi hakkında / 18.08.2014
- Bazı dini hassasiyetlerini yükseltip dini yıkanlar / 17.08.2014