Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi Kadir Mısıroğlu, hırsızlığı sabit olsa bile Tayyip Bey'e oy vermenin imanın gereği olduğunu zırvalamıştı. Bu, İslam ve izan dışı iddiaya karşı birçok şey söylendi. Ben de bir iki hususa değinmek istiyorum. Kadir Mısıroğlu'nun bu saçma iddiasına denilecek o kadar çok şey var ki... Edebimiz ve hukuk bize müsaade ettiği kadar yazabileceğim ne yazık ki. Sayın Kadir Mısıroğlu, sen gerçekten zavallı ve boş bir insansın. Bunu hakaret kastı ile söylemiyorum. Seni tanıyıp, kitaplarını okuyup teşhis eden bir insan olarak söylüyorum. Seni yıllar önce tanıdım, oturduk sohbet ettik. 20 yıl önce senin İslam'ın ölçülerinden bihaber olduğunu gördüm. Allah seni yanlışa mahkûm etmiş, en büyük belaya düçar olmuşsun. Şimdi de ileri sürdüğün zırva ile ilgili düşüncelerime geleyim: zırva tevil kabul etmez. Gerçekten bu kadar saçma ve içi boş bir iddiayı ciddiye almak doğru değil. Ancak bu vesile ile önemli gördüğüm bir iki hususu siz değerli okurlarımızla paylaşmak istedim. Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında Ekmeleddin Beyi hiç tanımadığı, kusurunu bilmediği halde karalayanlar gördüm. Bir kısmı sadece sol partinin de yer aldığı mutabakat ile aday olmasından dolayı ölçüsüzce eleştirdi, bir kısmı ise dindar olduğu için peşinen suçladı. Tayyip Bey'in fanatik kitlesi ise din ve ahlak kurallarını hiçe sayar şekilde iftira ve hakaretlerde bulundu. İslam'da, kullar olarak biz; masum ve suçlu ayırmadan insanları kategorize edemeyiz. Suçların şahsiliği prensibi vardır. O nedenle yalan yanlış ve çarptırılmış bilgiler ile milleti 'şu'cular 'bu'cular diye ayırıp; suçlunun suçunu suçlu olmayana teşmil etmek İslam'a aykırıdır. Bir tarafta Tayyip Bey, diğer tarafta Ekmeleddin Bey vardı. Tayyip Bey itikada ve ölçüye müteallik onlarca yanlış yapmış bir insan. Mesela Müslümana zulmeden; öldüren, tecavüz eden, malını talan eden Amerikan askerlerine dua etmesi Ehl-i Sünnet akaidine göre elfazı küfür nevindendir. Yine AB yolunda yaptığı düzenlemeler, ABD ve İsrail menfaatine icraatları da aynı türdendir. İtikadımıza göre, nahak yere bir adam öldüren ebedi cehennemliktir; masum bir Müslümanın öldürülmesine yardım eden de cehennemliktir.Hele de bir kâfir Müslümana zulmederken, tecavüz edip öldürürken; kâfir ile işbirliği yapan İslam dairesinden çıkar, bir daha da ona tövbe nasip olmaz. Irak savaşında, Libya savaşında Türkiye'nin rolü ortadadır. Tayyip Bey'in bu konulardaki tavrı malumdur. Bunlar yorumlar ile örtülecek hatalar değildir. Daha pek çok örnek verilebilir, pek çok izah yapılabilir. 2005 yılında yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda zina suç olarak düzenlenmedi. Bir de kamunun malını yiyenin de cehennemlik olduğunu zikredelim. Bunlar, Kadir Efendi'nin uydurduğu gibi basit ameli hata değildir. Anlattığımız kusurları yapan bir insanı desteklemek manevi intihardır. Ekmeleddin Bey'e gelince bildiğimiz bir kusuru yoktu. Yaşını başını almış, dünya görmüş, kültürlü bir zat. Ama Müslüman geçinen, İslam'dan nasipsizlerin hiç bir bilgileri olmadığı, hiç tanımadıkları halde iftira attıklarını, hakaret ettiklerini gördük. Müslüman suizanda bulunmaz, iftira atmaz. Bu zat bu yaşına kadar başarılı çalışmalar yapmış, takdirname almış, AKP'lilerin de aday olmadan önceye kadar iftihar ettikleri bir insan. Zeki, bilgili, edepli... Ama gerçekleri çarpıtan, etkişi bir üsluba sahip olmayabilir. Ama prompter cihazından güzel güzel okuyup (bazan arıza yapması oyunu bozsa da) insanların cahillerini etkileyemeyebilir. İşte bunlar önemli kusur sayılmaz. Şimdi benim gördüğüm çok önemli bir özelliğini anlatacağım: Bu insan, yıllar önce, binlerce eserin yer aldığı, içinde değerli yazma eserlerin olduğu kütüphanesini bağışlayabilmiş. Bu insan, babadan atadan kalan çok değerli tarihi eser niteliğindeki konaklarını bağışlayabilmiş. Bunları reklam için yapmamış. Bu çok önemli bir erdemdir. Şunu da ifade edelim: CHP ve MHP'nin yaptığı en doğru şey Ekmeleddin Bey'i aday göstermekti. Seçilmedi. Ama seçilmemesi bir kusur sayılmaz. Çünkü doğruya toplumun layık olması gerekir. Ama seçilse idi Çankaya'ya kalite gelirdi ve (AKP'liler dahil) milletin tamamını kucaklayan bir devlet başkanımız olurdu. Ama olmadı, nasip değilmiş. Tayyip Bey'in seçilmemesi manevi açıdan da kendi yararına idi. Belediye başkanı ve başbakan oldu. Ama kendini yanlıştan koruyacak ölçüsü ve arkadaşları olmadığı için ahiretini mahfeden çok vahim yanlışlar yaptı. Şimdi cumhurbaşkanı olması onu yeni ve büyük yanlışların kucağına atıyor diye düşünüyorum. İnşallah bir yerde durup hatalarından dönme imkânı bulur. Âhir zamandayız. Ölçü ve feraset dimağlardan silinmiş. Hak batıl, batıl hak olmuş. Allah Resulü (SAV)'in beyanına göre; "Doğru söyleyen yalanlanır, yalan söyleyen doğru kabul edilir" hale gelmiş. Deccal fitnesi imanları vurduğu için; Müslümanın diyenler çoğalmış ama toplum daha da bozulmuş. Kalplerde imanın aşkı şevki kalmamış. Allah bizleri Âhir zaman fitnesine kapılmaktan korusun. Sevdiklerinden ayırmasın. Doğru olan, doğruyu savunan, onurlu, şerefli, akıllı, feraset ehli gerçek müminlerden etsin. Allah'a emanet olunuz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Oktay DOĞAN / diğer yazıları
- Neden 73 fırkanın 72'si derin yanlışta olacak? / 12.10.2014
- Cumhurbaşkanlığı seçimi hakkında / 18.08.2014
- Bazı dini hassasiyetlerini yükseltip dini yıkanlar / 17.08.2014
- Cumhurbaşkanlığı seçimi hakkında / 18.08.2014
- Bazı dini hassasiyetlerini yükseltip dini yıkanlar / 17.08.2014