Neler oluyor tartışmalarının peşinden sürüklenen Türk toplumu bir türlü "neden oluyor?" sorusunu soramıyor.
Her gün yeni bir gündeme uyanan, uyandığında o gün konuşup-tartışacağı konuları hazır bulan ve kendi asıl gündemine bir türlü sırayı getiremeyen bir toplum haline geldik.
Küresel medya güdümündeki yerel medyanın yoğun bombardımanı altında güne uyanan kitleler, kahvaltı sofrasındaki peyniri, zeytini, ekmeği nasıl hazır buluyorsa o gün akşama kadar kahvede, sokakta, iş yerinde konuşup-tartışacağı konuları da hazır buluyor.
Sofrasını hazırlayanı, peyniri, zeytini ve diğerlerini sofraya getireni, çayı demleyeni bildiği halde o gün konuşacağı gündemini hazırlayanları ne yazık ki bilmemekte, bilememektedir ve merak da etmemektedir.
Neler oluyor sorusu başka, neden oluyor ise bambaşka bir sorudur.
Hem öz nefsimizi, ailemizi, çevremizi hem de topyekûn vatanımızı ilgilendiren gelişmelerin ardından yetişmeye çalışırken, anlamaya ve yorumlamaya uğraşırken yeni gündemler oluşuyor ve "neden oluyor?" sorusunu bir türlü soramıyoruz.
Halbuki neden oluyor sorusunu bir sorabilsek ve sorgulamaya bir fırsat bulabilsek o zaman olayların ardından değil önünden gitmiş olacağız, o zaman gündemi biz yönetmiş, biz belirlemiş olacağız.
El ele, baş başa vererek bir gündem belirleme seferberliği başlatabiliriz.
Önce kendimize, sonra da bir birimize söz verelim ve bundan böyle "neler oluyor"un peşinden koşmayalım ve ısrarla "neden oluyor?" sorusunu soralım.
Neden, genelde İslam âlemi özelde Anadolu coğrafyası haçlı-siyonist çevrelerin tutuşturdukları devasa alevler içinde kıvranırken birileri ısrarla mezhepçilik yapıyor, mezhebi taassubu ön plana çıkaran dil kullanıyor?
Neden, "uydum akıllı" bir toplum olduk, neden "koyma akıllarla" idare ediyoruz ve neden aklımızı kullanıp bir türlü kendimize gelemiyoruz.
Neden, on beş seneden beri bu ülkeyi yönetenlerin gafletinden dolayı, yanlışlarından dolayı ve BOP denilen fesat planına uydu olduklarından dolayı ülkemizin bölünme aşamasına gelmiş olmasını bir türlü sorgulayamıyoruz, bir türlü suçluları ifşa edemiyoruz, hatta bir türlü konuşup tartışamıyoruz.
Neden, yer altı ve yer üstü kaynaklarımız itibariyle en zengin ülkelerden biri olduğumuz halde günden güne sefilleri oynayan bir toplum haline geldik?
Neden, böylesine can alıcı gündemler yerine eften-püften gündemlerle zamanımızı israf ediyoruz.
Neden, neler oldu da, nasıl yönetildik te her şeyi unuttuk can güvenliğimizi düşünür hale geldik?
Her gün ülkenin dört bir yanına gönderilen dizi dizi şehit tabutlarına rağmen, toplum içten içe yanıp-tutuşmasına rağmen neden bu vahim manzaranın sorumlularının kılı bile kıpırdamıyor, vicdanları sızlamıyor ve koltuk kavgalarını devam ettiriyorlar?
Neden, nasıl ve niye her şeyi sineye çeker, kolayca hazmeder bir hale geldik?
Hazmetme kapasitesi bu kadar kısa zamanda bu kadar genişleyen, genişletilen bizden başka bir toplum daha var mı?
Neden, çıkardıkları yasalarla, yaptıkları düzenlemelerle terörün yolunu açan, güvenlik güçlerinin elini kolunu bağlayan yetkililerin gidip bir şehit cenazesinde bir "aşır" okumasına fit oluyoruz da hesap soramıyoruz.
Soru şu; neler oluyor değil neden oluyor?
Her gün yeni bir gündeme uyanan, uyandığında o gün konuşup-tartışacağı konuları hazır bulan ve kendi asıl gündemine bir türlü sırayı getiremeyen bir toplum haline geldik.
Küresel medya güdümündeki yerel medyanın yoğun bombardımanı altında güne uyanan kitleler, kahvaltı sofrasındaki peyniri, zeytini, ekmeği nasıl hazır buluyorsa o gün akşama kadar kahvede, sokakta, iş yerinde konuşup-tartışacağı konuları da hazır buluyor.
Sofrasını hazırlayanı, peyniri, zeytini ve diğerlerini sofraya getireni, çayı demleyeni bildiği halde o gün konuşacağı gündemini hazırlayanları ne yazık ki bilmemekte, bilememektedir ve merak da etmemektedir.
Neler oluyor sorusu başka, neden oluyor ise bambaşka bir sorudur.
Hem öz nefsimizi, ailemizi, çevremizi hem de topyekûn vatanımızı ilgilendiren gelişmelerin ardından yetişmeye çalışırken, anlamaya ve yorumlamaya uğraşırken yeni gündemler oluşuyor ve "neden oluyor?" sorusunu bir türlü soramıyoruz.
Halbuki neden oluyor sorusunu bir sorabilsek ve sorgulamaya bir fırsat bulabilsek o zaman olayların ardından değil önünden gitmiş olacağız, o zaman gündemi biz yönetmiş, biz belirlemiş olacağız.
El ele, baş başa vererek bir gündem belirleme seferberliği başlatabiliriz.
Önce kendimize, sonra da bir birimize söz verelim ve bundan böyle "neler oluyor"un peşinden koşmayalım ve ısrarla "neden oluyor?" sorusunu soralım.
Neden, genelde İslam âlemi özelde Anadolu coğrafyası haçlı-siyonist çevrelerin tutuşturdukları devasa alevler içinde kıvranırken birileri ısrarla mezhepçilik yapıyor, mezhebi taassubu ön plana çıkaran dil kullanıyor?
Neden, "uydum akıllı" bir toplum olduk, neden "koyma akıllarla" idare ediyoruz ve neden aklımızı kullanıp bir türlü kendimize gelemiyoruz.
Neden, on beş seneden beri bu ülkeyi yönetenlerin gafletinden dolayı, yanlışlarından dolayı ve BOP denilen fesat planına uydu olduklarından dolayı ülkemizin bölünme aşamasına gelmiş olmasını bir türlü sorgulayamıyoruz, bir türlü suçluları ifşa edemiyoruz, hatta bir türlü konuşup tartışamıyoruz.
Neden, yer altı ve yer üstü kaynaklarımız itibariyle en zengin ülkelerden biri olduğumuz halde günden güne sefilleri oynayan bir toplum haline geldik?
Neden, böylesine can alıcı gündemler yerine eften-püften gündemlerle zamanımızı israf ediyoruz.
Neden, neler oldu da, nasıl yönetildik te her şeyi unuttuk can güvenliğimizi düşünür hale geldik?
Her gün ülkenin dört bir yanına gönderilen dizi dizi şehit tabutlarına rağmen, toplum içten içe yanıp-tutuşmasına rağmen neden bu vahim manzaranın sorumlularının kılı bile kıpırdamıyor, vicdanları sızlamıyor ve koltuk kavgalarını devam ettiriyorlar?
Neden, nasıl ve niye her şeyi sineye çeker, kolayca hazmeder bir hale geldik?
Hazmetme kapasitesi bu kadar kısa zamanda bu kadar genişleyen, genişletilen bizden başka bir toplum daha var mı?
Neden, çıkardıkları yasalarla, yaptıkları düzenlemelerle terörün yolunu açan, güvenlik güçlerinin elini kolunu bağlayan yetkililerin gidip bir şehit cenazesinde bir "aşır" okumasına fit oluyoruz da hesap soramıyoruz.
Soru şu; neler oluyor değil neden oluyor?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- “Adana’da Ağustosta bulamadım yazımı Ağrı gibi başı duman kar ararsan işte ben” / 05.06.2025
- Emeklinin emeklemesi bile hayal oldu / 04.06.2025
- Olmuyor hacım olmuyor / 03.06.2025
- Mutlu musunuz? / 23.05.2025
- Bir gram güven bir kilo altından pahalı / 22.05.2025
- Gençlik Bayramında gençliğin hali / 20.05.2025
- Dünya yansa bir bağ otu yanmayan tipler / 19.05.2025
- “Ey basiret ehli ibret alınız” / 11.05.2025
- Kavmi de Karun’a nasihat etmiş / 10.05.2025
- Ekmekten aştan bîhaber iktidar / 07.05.2025
- Emeklinin emeklemesi bile hayal oldu / 04.06.2025
- Olmuyor hacım olmuyor / 03.06.2025
- Mutlu musunuz? / 23.05.2025
- Bir gram güven bir kilo altından pahalı / 22.05.2025
- Gençlik Bayramında gençliğin hali / 20.05.2025
- Dünya yansa bir bağ otu yanmayan tipler / 19.05.2025
- “Ey basiret ehli ibret alınız” / 11.05.2025
- Kavmi de Karun’a nasihat etmiş / 10.05.2025
- Ekmekten aştan bîhaber iktidar / 07.05.2025