Her zaman ve zeminde, her hal ve şartta ve her durumda konuştuğunda adaletten ayrılmayan yani sözünde de adil olan nesillerin nesli galiba tükeniyor.
Yazdığında ve konuştuğunda, hakkında yazıp konuştuğu kimsenin ya da gurubun kimliğine bakmadan, kendisine yakınlığına ve uzaklığına bakmadan, o çevreden bir menfaat gelip gelmeyeceğine bakmadan 'dosdoğru' konuşanların ve yazanların nesli galiba git gide azalıyor.
Müstekbir ve mustazaf ayrımında, zalim ve mazlum ayırımında, haksız ve haklı ayırımında karar verirken, 'bizimkiler ve ötekiler' demeden, gerçekten vicdanını ortaya koyarak, zalime zalim mazluma da mazlum, haksıza haksız, haklıya da haklı diyebilenlerin nesli her yerde azınlıkta galiba.
Son yıllarda neredeyse kanser kadar hızlı yayılan bir hastalık var; kendi suçunu başkalarına yamama hastalığı…
Göz göre göre, herkesin gözü önünde, bütün gözler kendine baktığı halde ve bakan gözlerin, o cürmü işleyenin bizzat kendisi olduğu noktasına ittifak halinde olduğunu bile bile o suçu başkalarına atma hastalığı çığ gibi yayılıyor.
Bu fotoğraf dahi, 'konuştuğu zaman adil olanların' sayılarının hızla azaldığını göstermektedir.
Son yıllarda günden güne artan bir toplumsal hastalık ise; yanlışları alkışlayan kitlelerin oluşmuş olması.
Popülist söylemlerle, hamasi nutuklarla her şeyi, her söyleneni, her yapılanı alkışlamaya hazır kitleler oluştu son yıllarda.
Yapılanların, söylenenlerin tarihsel gerçeklere, sosyal dokuya ve kültürel algılara uygun olup olmadığına bakmadan ve sadece kimin yaptığına ve kimin söylediğine bakarak alkışlayan kitleler…
'Nesli tükenen nesiller' bağlamında zikredebileceğimiz bir gerçek te şudur ki; kitleler, kitle psikolojisi ile, kendi yararlarına olanı, nesillerinin ve ülkelerinin çıkarına olanı tercih etme yeteneğini yavaş yavaş kaybediyor ve 'uydum kalabalığa' yanlışına dalıp gidiyorlar.
"Elinden ve dilinden diğer insanların emin olduğu" nesiller, "Ya hayır söyle ya da sus" ikazını kulağına küpe yapacak nesiller, "komşusu açken tok yatan bizden değildir" şeklindeki Nebevi uyarıdan ürperen nesiller, "kul hakkı ile huzuruma gelmeyin" şeklindeki ikazdan ötürü uykuları kaçan nesiller sanki toplumdan elini-ayağını çekiyor.
Nesli tükenen nesiller tamamen tükenirse dünyanın ne hale geleceğini düşünebiliyor musunuz?
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024