Her hal ve şartta, her zaman ve zeminde bir konu hakkında konuşurken hak ve hakikati ölçü alan ilim sahipleri, irfan sahipleri, kalem ve kelam erbabı artık çıra ile aranır oldu.
Eskiden bu konuda ölçü birimi, mihenk taşı hak ve hakikat idi, doğruluk ve adalet idi, gerçek ilim adamları konuşup-yazacaklarını bu ölçülere göre ayarlardılar.
Eskiden ayarı ile oynanmamış kantarlar vardı ve elbette o kantarlar hep doğru tartarlardı.
Ayarı ile oynanmış kantarlar toplumun her kesiminde, her meslek gurubunda ve neredeyse tüm ilim mahfellerinde alabildiğine yaygınlaşınca dört bir tarafta ayarsız eylemler ve ayarsız söylemler de bir o kadar yaygınlaştı.
Falanca fakültede profesör, hukuk dersi veriyor, filanca üniversitenin şu branşında hocaların hocası olarak tanınıyor, dini ilimlerde hayli ilerde, hayli derinleşmiş ve isim yapmış, bu insanlardan doğruları, hakikatleri dile getirmelerini bekliyorsunuz haklı olarak.
Herhangi bir gelişme karşısında tespit yaparken, tavır koyarken adil olmasını, hak ve hakkaniyet ölçülerine riayet etmesini bekliyorsunuz ama ne gezer?
İktidarın tavrına ve tutumuna ve dahi açıklamalarına bakarak hiza alan ilim çevrelerinde neredeyse memleketteki işsiz sayısı ile orantılı olarak hızlı bir artış var.
Koca dünya kendi etrafındaki dönüşünü ancak 24 saatte tamamlarken sözünü ettiğimiz bu sözde ilim adamları günde 24 saat dönmeyi başarıyorlar ve bunu marifet olarak pazarlıyorlar.
Haliyle hak ve hakikat ölçüleri, adalet terazisi bunların dönüş hızına yetişemediği için onlar bu ölçülerin dışında kalıyorlar dolayısıyla şimdiden kendilerini tarihin dışına atmış oluyorlar.
Kendilerini hak ve hakikat ölçülerine göre, adalet terazisine göre ayarlayan ilim adamları tarihin hangi döneminde yaşamış olurlarsa olsunlar insanlık onları hep hayırla yad ederken, eserleri ve dedikleri çağlar sonrasına ışık tutarken, yaşadıkları dönemin iktidar gücüne, güç merkezlerine bakarak hiza alanlar ilim ve bilim dünyasının yüz karası olarak anılmaktadırlar.
Bu ikinci gurubun sahip oldukları ilimi derinlik yaşadıkları günü değerlendirmeye yetmediği gibi kendilerinden önce yaşayıp da aynı yolu yol edinmiş olanların yanlışlarını anlamaya dahi yetmemektedir.
Bir ilim adamı bu çağda bile bir konu hakkında konuşacağı zaman, yazıp-çizeceği zaman hala; "neye göre, kime göre?" sorularını sorma ihtiyacı duyuyorsa zaten baştan kaybetmiştir.
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024