Beşeri telakkilerin kaynağı, ölçüsü, izahları ve vardıkları sonuçlar yanlıştır. Bunun sebebi ise, nübüvvet ve risalet ışığından mahrum oluşlarıdır İnsanı anlatan ve ona sistem hazırlamaya çalışan teorisyenler, iyi niyetli de olsalar insanlığın celladı olmaktan kurtulamamışlardır. Onlara insana göre sistem değil, sisteme göre insan prensibi ile hareket etmişlerdir. Ve insanı materyalist bir dünya görüşü içinde mütalaa etmişlerdir. Beşeri telakkilerin insanı anlamak hususundaki temel yanlışı budur. Bu yanlış, bütün felsefi ekollerin temel özelliğini teşkil ettiğinden, bütün felsefi ekoller hep birbirlerini çürütmüşlerdir. Birbirlerinin yanlışını bulmakta isabet etmişler ama hiçbiri doğruyu yakalamaya muvaffak olamamışlardır.Günümüzde de nübüvvet ve risaletin ışığı sayesinde temel mesele olan insan meselesine eğilmedikçe hiçbir meselenin çözümü kalıcı kalıcı olmayacaktır. Zira, beşeri telakkilerin kaynağı, ölçüsü, izahları ve vardıkları sonuçlar yanlıştır. Bunun sebebi ise, yukarıda da belirttiğimiz gibi nübüvvet ve risalet ışığından mahrum oluşlarıdır. Bu yüzden Sevgili Peygamberimizin (sav) getirdiği tebliğe ve ilahi hakikatlere insanlığın kurtuluş sebepleridir diyoruz.Aynı zamanda bugün fertlerin şahsi bunalımlarından kurtulma çabaları ve sosyo-pollitik planda olan rejim değişiklikleri, kendinden kaçan insanın bilmeden. farkında olmadan kendini arama seferberliğidir.Hülasa edersek; bu caddeler çıkmaz sokaktır. Mülkün Sahibi'nin yoluna dönülmedikten, caddedeki kılavuzlara gönül verilmedikten sonra bu arayış bitmeyecektir. Çünkü, ruh, sahibini arıyor...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.