Ebedî olan ahiret hayatı, cennet, cehennem ve sair gaybî konular, ilahi vahiyle belirlenmiş itikadî alandır.
Bu alanın mahiyeti, hikmeti ve hükümleri, cennete girmenin yolları ve cehenneme dair esaslar, Allah ve Resulu tarafından insanlığa bildirilmiştir.
Bu hususlarda yorum, ictihad ve evhamlarla hüküm ihdas edilemez.
Gaybî sahada yorumlarla ilahî ölçülere aykırı hüküm ihdas etmek, Allah korusun, kişiyi İslam'dan çıkartır, kâfir yapar.
Ortaçağ'dan bu yana Hristiyanlıkta papazlar cenneti parsel parsel satıyor? Ortaçağ Avrupası Hristiyanlığının Endüljans enstrümanıdır bu.
Yegane hak din olan İslam'da böyle bir anlayış yoktur. Böyle bir din istismarı küfürdür.
Bu batıl Hristiyanlık enstrümanı, Nakşilerin maharetiyle Müslümanlar arasına sokuşturulmuştur.
Maalesef, İslam'ı kendi hayal ve evhamlarıyla dönüştürmeyi misyon edenmiş Rabbanî namlı Faruk Sirhindî ve Said Nursî, böyle bir batıla saplanmışlar, yaymışlar, bu istismarla kendilerine yandaşlar edinmişler.
Nitekim Nakşi kaynaklarında Rabbanî'nin cennet pazarlaması şöyle naklediliyor: "Resulullah, bana şu belgeyi bizzat yazarak teslim etti: Allah, kıyamet günü senin şefaatinle binlerce kişiyi mağfiret edip cennete koyacak. Böyle bir belgeyi, senden önce hiç kimseye yazıp vermedim" (Abdulmecid Hâni, el-Hadaik, s. 644-645).
İngiliz imalatı Nakşi gelenek bu istismarcı batıl anlayışı bugün de sürdürüyor. FETÖ başı F. Gülen'i düne kadar Ehl-i Sünnet'in büyük alimi diye pazarlayan ve hapisteyken Gülen'i birkaç kere rüyasında gördüğünü ballandıra ballandıra anlatan Cüppeli'nin pazarlaması, kendi ağzından aynen şöyle:
"Efendi babamdan duydum, buyurdu; Ali Haydar Efendi hazretlerinden işittim. Yarın Ahiret'te kabirden çıkan bir adamı azap melekleri yakalasa? Azaba götürürlerken yaka paça, o adam dese ki 'ben Nakşibendi tarikatının Halidî kolundanım' dese bırakırlar" (https://www.youtube.com/watch?v=DId8mm4JimU).
Nursî'nin, cennetti kendince parselleyip satması da Rabbanî'ninkinden farklı değildir: Nursî'ye göre, risalelerini okundun mu, oldun cennetlik?
Ayeti, hadisleri ve İslam büyüklerini istismar edip evhamlarını dini hüküm olarak yutturan Nursî, kendisine tabi olanları dünyada Ehl-i Kitab'ın (Hristiyan ve Yahudiler) safına ve ittifakına, ahirette ise cennete demirletiyor!
Cenneti parselleyip pazarlayan Nursî'nin risalelerini satıp pazarlama hizmetini ise AKP iktidarı devrinde Diyanet üstlenmiş!
Nursî'nin cenneti pazarlama söylemlerine birkaç örnek vererek yazımı noktalayayım:
"İşaret ve beşaret-i Kur'aniyede ifade eder ki: 'Risale-i Nur dâiresi içine girenler, tehlikede olan îmanlarını kurtarıyorlar ve îmanla kabre giriyorlar ve Cennete gidecekler' diye müjde verirler" (Said Nursî, Tarihçe-i Hayat, 277).
"Evet, Risale-i Nur'un bu dehşetli zamanda kazandırdığı iki netice-i muhakkakası, her şeyin fevkindedir; Başka şeylere ve makamlara ihtiyaç bırakmıyor. Birinci Neticesi: Sadakat ve kanaatla Risale-i Nur dairesine giren, îmanla kabre gireceğine gayet kuvvetli senetler var" (S. Nursî, Tarihçe-i Hayat, 312).
"Kerametkârane ve takdirkârane İmam-ı Ali'nin (R.A.) üç ihbarı ve keramet-i gaybiye-i Gavs-ı Âzam'daki (K.S.) tahsinkârâne ve teşvikkârâne beşareti ve Kur'an-ı Mu'ciz-ül-Beyan'ın kuvvetli işaretle; o hâlis şâkirdler ehl-i saadet ve ashab-ı Cennet olacaklarına müjdesi pek kat'î isbat ederler" (S. Nursî, Tarihçe-i Hayat, 319).
"İşârât-ı Kur'aniye'nin, yirmialtıncı âyetinin fefi'l-cenneti hâlidîne sırrıyle, 'Risale-i Nur talebeleri, îman ile kabre gireceklerdir' tebşîratı? vardır" (Kastamonu Lâhikası, 47).
İngiliz ve Amerikan ittifaklarıyla asırlardan beri İslam dünyasını cehenneme çeviren bu Nakşî-Nurcu ittifakı, cennet borsası kurup piyasaya endüljans tahvilleri sürerlerse, şaşmayın... Bu istismarcıların tezgahlarının bozulduğu gün, İslam âleminin huzur günü olacaktır.
Bu alanın mahiyeti, hikmeti ve hükümleri, cennete girmenin yolları ve cehenneme dair esaslar, Allah ve Resulu tarafından insanlığa bildirilmiştir.
Bu hususlarda yorum, ictihad ve evhamlarla hüküm ihdas edilemez.
Gaybî sahada yorumlarla ilahî ölçülere aykırı hüküm ihdas etmek, Allah korusun, kişiyi İslam'dan çıkartır, kâfir yapar.
Ortaçağ'dan bu yana Hristiyanlıkta papazlar cenneti parsel parsel satıyor? Ortaçağ Avrupası Hristiyanlığının Endüljans enstrümanıdır bu.
Yegane hak din olan İslam'da böyle bir anlayış yoktur. Böyle bir din istismarı küfürdür.
Bu batıl Hristiyanlık enstrümanı, Nakşilerin maharetiyle Müslümanlar arasına sokuşturulmuştur.
Maalesef, İslam'ı kendi hayal ve evhamlarıyla dönüştürmeyi misyon edenmiş Rabbanî namlı Faruk Sirhindî ve Said Nursî, böyle bir batıla saplanmışlar, yaymışlar, bu istismarla kendilerine yandaşlar edinmişler.
Nitekim Nakşi kaynaklarında Rabbanî'nin cennet pazarlaması şöyle naklediliyor: "Resulullah, bana şu belgeyi bizzat yazarak teslim etti: Allah, kıyamet günü senin şefaatinle binlerce kişiyi mağfiret edip cennete koyacak. Böyle bir belgeyi, senden önce hiç kimseye yazıp vermedim" (Abdulmecid Hâni, el-Hadaik, s. 644-645).
İngiliz imalatı Nakşi gelenek bu istismarcı batıl anlayışı bugün de sürdürüyor. FETÖ başı F. Gülen'i düne kadar Ehl-i Sünnet'in büyük alimi diye pazarlayan ve hapisteyken Gülen'i birkaç kere rüyasında gördüğünü ballandıra ballandıra anlatan Cüppeli'nin pazarlaması, kendi ağzından aynen şöyle:
"Efendi babamdan duydum, buyurdu; Ali Haydar Efendi hazretlerinden işittim. Yarın Ahiret'te kabirden çıkan bir adamı azap melekleri yakalasa? Azaba götürürlerken yaka paça, o adam dese ki 'ben Nakşibendi tarikatının Halidî kolundanım' dese bırakırlar" (https://www.youtube.com/watch?v=DId8mm4JimU).
Nursî'nin, cennetti kendince parselleyip satması da Rabbanî'ninkinden farklı değildir: Nursî'ye göre, risalelerini okundun mu, oldun cennetlik?
Ayeti, hadisleri ve İslam büyüklerini istismar edip evhamlarını dini hüküm olarak yutturan Nursî, kendisine tabi olanları dünyada Ehl-i Kitab'ın (Hristiyan ve Yahudiler) safına ve ittifakına, ahirette ise cennete demirletiyor!
Cenneti parselleyip pazarlayan Nursî'nin risalelerini satıp pazarlama hizmetini ise AKP iktidarı devrinde Diyanet üstlenmiş!
Nursî'nin cenneti pazarlama söylemlerine birkaç örnek vererek yazımı noktalayayım:
"İşaret ve beşaret-i Kur'aniyede ifade eder ki: 'Risale-i Nur dâiresi içine girenler, tehlikede olan îmanlarını kurtarıyorlar ve îmanla kabre giriyorlar ve Cennete gidecekler' diye müjde verirler" (Said Nursî, Tarihçe-i Hayat, 277).
"Evet, Risale-i Nur'un bu dehşetli zamanda kazandırdığı iki netice-i muhakkakası, her şeyin fevkindedir; Başka şeylere ve makamlara ihtiyaç bırakmıyor. Birinci Neticesi: Sadakat ve kanaatla Risale-i Nur dairesine giren, îmanla kabre gireceğine gayet kuvvetli senetler var" (S. Nursî, Tarihçe-i Hayat, 312).
"Kerametkârane ve takdirkârane İmam-ı Ali'nin (R.A.) üç ihbarı ve keramet-i gaybiye-i Gavs-ı Âzam'daki (K.S.) tahsinkârâne ve teşvikkârâne beşareti ve Kur'an-ı Mu'ciz-ül-Beyan'ın kuvvetli işaretle; o hâlis şâkirdler ehl-i saadet ve ashab-ı Cennet olacaklarına müjdesi pek kat'î isbat ederler" (S. Nursî, Tarihçe-i Hayat, 319).
"İşârât-ı Kur'aniye'nin, yirmialtıncı âyetinin fefi'l-cenneti hâlidîne sırrıyle, 'Risale-i Nur talebeleri, îman ile kabre gireceklerdir' tebşîratı? vardır" (Kastamonu Lâhikası, 47).
İngiliz ve Amerikan ittifaklarıyla asırlardan beri İslam dünyasını cehenneme çeviren bu Nakşî-Nurcu ittifakı, cennet borsası kurup piyasaya endüljans tahvilleri sürerlerse, şaşmayın... Bu istismarcıların tezgahlarının bozulduğu gün, İslam âleminin huzur günü olacaktır.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019