Bu yazımı, öğretmenlerimizi Uzman Öğretmen, Başöğretmen diye adlandırmak için sınava sokulmasının peşinden yazıyorum. 22 yaşındaki genç bir bayan öğretmenimizin terör örgütleri tarafından şehit edilmesinden bir gün sonra yazıyorum. Gerçekten üzgünüm. Benim meslektaşım, Uzmanlığı, Başöğretmenliği mezun olduğu mesleki okuldan zaten kazanmıştı. Türkiye'mizin geleceğini yönlendiren öğretmenlerim, sizi, yalnız sınıfta ve kara tahta başında görmek veya böyle düşünmek isteyenlerin yanlış uygulamasıdır bu sınavlar.
Onlarca öğretmenim, yıllar içinde terör kurbanı oldu. Ülkemizde aydınlık istemeyen, geleceğe özgür, bağımsız düşünceli; soran, sorgulayan insan istemeyen kişiler, öğretmene ve bilgiye karşıdırlar. Ruhun şad olsun güzel insan, değerli genç öğretmenim.
Atatürk'ün kara tahta başına geçip Yeni Türk Alfabesi'ni öğrettiği 24 Kasım'ı, Öğretmenler Günü ilan ettiler. 12 Eylül Darbesi'nin öğretmenlere armağandır bu tarih. Doğru mudur, bana göre değil. Çünkü Öğretmen Okulları'nın Kuruluşu 16 Mart, Köy Enstitülerinin Kuruluşu 17 Nisan tarihleri öğretmenler günü olarak içten ve coşkuyla kutlanıyordu. Şimdi de 24 Kasım Öğretmenler Günü olarak kutlanıyor.
Eğitim ordusuna verilen değer, ödenen maaş, bugünkü rakamlara göre gülünçtür. Genel seçimler süresince öğretmenlere ve öğretmen emeklisine 3600 ek gösterge verme sözü verenler, maalesef sözlerini unuttular. Bir ülkenin eğitim ordusu, ekonomik yönden ve bilgi açısından güçlü olamazsa, öğrencilerini; vatana, ulusa karşı sevgiyle eğitemezse, onları barışsever, insan sever yapamazsa orada gelecekten, insanlıktan söz söylemeye hakkımız yoktur.
İktidar sahipleri, güvenlik güçlerini son model silahlarla donatsanız ve yargıçlara, savcılara öğretmenin aldığı maaşın iki mislini verseniz de o ülkede huzuru sağlayamazsınız. Çünkü bir toplumun huzuru eğitimle elde edilir.
1923 yılı bütçesi görüşülürken, Bütçe komisyonu üyeleri, Atatürk'e gider ve Milletvekillerinin maaş miktarını sorarlar. Atatürk, "Öğretmenlerin maaşını geçmesin," buyruğunu verir.
Öğretmen, alan bilgisiyle yeterli, ekonomik geliriyle güçlü olmalıdır. Öğretmenin ilerlemesinde, not vermesinde, özgürlüğünde, insanca yaşama olanaklarına sahip olmalıdır. Boş zamanlarında dolmuş şoförlüğü, tezgâhtarlık gibi yan işlerle değil, kendi mesleki alanında ilerleyici olanaklara sahip olmalıdır. 1946 yılında yeni mezun bir öğretmen, maaşı ile 11 Cumhuriyet altın alıyordu. Bugün aldığı maaşı o günle kıyaslarsak ne kadar geriletildiğini görebiliriz.
Yetkililer, bu bir hafta boyunca öğretmenlik mesleğini ve öğretmenleri göklere çıkaracaklardır. Öğretmenliğin Tanrı mesleği olduğunu söyleyeceklerdir. Sonrası mı? Yine öğretmen, kendi çocuklarını, eşini, kendini açlık sınırında bulacaktır.
Öğretmen maaşlarının artırımı söz konusu olunca verilen yanıt, "Siz çoksunuz, bütçemiz bu yükü, kaldıramıyor." Avrupa normlarına göre ülkemizin yüz binlerce öğretmene gereksinimi var. Her genç evliden 3 çocuk istenirken bu çocuğun beslenmesi, okul öncesi ve okul döneminde eğitimi, sonradan iş bulma olanakları hesap edilmelidir.
Emekli öğretmenlerin durumu içler acısıdır. Yüzde 90'larda seyreden enflasyona karşın, doların 19 TL olduğu bir ülkede, yıllarını eğitime vermiş ve emekliliğinde insanca yaşamak isteyen bu vatansever insanlara kulak vermek devletin görevi olmalıdır.
Şehit olan sevgili öğretmenim kızımız, ebediyete göçmüş meslektaşlarım, emekli arkadaşlarım, görevlerinin başında ülkesini çağdaş uluslar düzeyine çıkarmak için çalışan yüce insanlar, günümüz kutlu olsun.
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023