(dünden devam…)
70'lı yılların başı, koca köyde bir tane Kur'an meali yok ki getirip bakalım da hiç olmazsa Kur'an'dan bir ayetin manasını anlamaya çalışalım.
Daha sonraki yıllarda köylerin şehirlerle irtibatı arttı, gidip-gelenler çoğaldı, evlerde az da olsa kitaplar oluştu ama okuyanlardan ne haber, o da belli değil.
İnsanların kendi aralarındaki iletişimi sağlamak için kullandıkları dillerin muhtelif olmasının Allah'ın ayetlerinden bir ayet olduğunu biz hayat kitabımızdan öğreniyoruz.
"O'nun (varlığının ve kudretinin) delillerinden biri de: Gökleri ve yeri yaratması, lisanlarınızın ve renklerinizin farklı olmasıdır. Elbette bunda bilen ve anlayan kimseler için ibretler vardır."(Rum: 21).
"Bunlar bizim, insanlara vermekte olduğumuz örneklerdir ki ilim sahiplerinden başkası onlara akıl erdiremez." (Ankebut: 43).
Kabul etmeliyiz ki millet olarak Kur'an'ı anlamaya çalışmak konusundaki ihmalkârlığımız ve tembelliğimiz hala devam ediyor.
Anlamadan okuduğumuz hayat kitabının bize hayat vermesini bekliyoruz.
Anlamadan okuduğumuz mesaj yüklü bir kitabın ihtiva ettiği eşsiz mesajlarla bizi ahlaken olgunlaştırmasını bekliyoruz.
Anlamadan okuduğumuz son mesajın, mesajlarıyla bizim sivri taraflarımızı törpülemesini, bozuk yanlarımızı ve yönlerimizi tamir etmesini bekliyoruz.
Anlamadan okuduğumuz hayat kitabımızın, hayatımızdaki aksaklıkları gidermesini, ahlakımızdaki çürümeyi onarmasını, her gün biraz daha içine yuvarlandığımız sayısız girdaplardan çekip çıkarmasını bekliyoruz.
Anlamadan okuyup dinlediğimiz ilahi mesajların, kalbimize nüfuz etmesini, nefisimizi ıslah etmesini, gönüllerimizi genişletmesini ve hayatımıza düzen getirmesini bekliyoruz.
Anlamadan okuyup dinlediğimiz ayetlerin ve surelerin cidden derin yaralar almış olan sosyal hayatımıza, aile hayatımıza, ticari hayatımıza merhem çalmasını bekliyoruz.
Anlamadan okuyup dinlediğimiz ilahi ilkelerin, kötülüklere karşı, kötü alışkanlıklara karşı, her çeşit israfa karşı bizi korumasını bekliyoruz.
Anlamadan okuyup dinlediğimiz hayat iksiri ayet ve surelerin gönül tellerimizi titretmesini, kalplerimizi cilalamasını ve hayatımıza bambaşka anlamlar katmasını bekliyoruz.
Mesela, şu mesajları anlayarak okursak, anlayarak dinlersek, metnini okuduktan sonra anlamaya çalışırsak önce iç dünyamızda sonra da dış dünyamızda bazı ürpertiler, bazı titreşimler ve inkılaplar bekleyebiliriz:
"Ey İnananlar! Faizi kat kat alarak yemeyin. Allah'tan sakının ki başarıya erişesiniz. İnkar edenler için hazırlanmış ateşten sakının.
Size merhamet edilmesi için, Allah'a ve Peygamber'e itaat edin. Rabbinizin mağfiretine ve Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için hazırlanmış eni gökler ve yer kadar olan cennete koşuşun. Muttakîler hem bolluk hem de darlık anlarında infak ederler; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah iyilik edenleri sever. Yine onlar, utanç verici bir iş yaptıkları veya kendi kendilerine bir kötülük ettikleri zaman, Allah'ı(n affını) hatırlayıp hemen günahları için bağışlanma dilerler; hem Allah'tan başka günahları kim bağışlayabilir ki? Üstelik onlar, yaptıkları kötülükte bile bile ısrar da etmezler. Bunların görecekleri karşılık, Rablerinden bağışlanma ve altından ırmaklar akan cennetlerdir. Onlar orada süreli kalırlar. Hayırlı iş yapanlar için bu ne güzel bir ödüldür." (Âl-i İmran: 130-136).
"Gökte burçlar vareden, orada ışık saçan güneş ve aydınlatan ayı yaratan Allah, yücelerin yücesidir. İbret almak veya şükretmek dileyen kimseler için gece ile gündüzü birbiri ardınca getiren O'dur. Rahman'ın kulları yeryüzünde mütevazı yürürler. Bilgisizler kendilerine takıldıkları zaman onlara güzel ve yumuşak söz söylerler. Onlar, gecelerini Rableri için kıyama durarak ve secdeye vararak geçirirler. Onlar, 'Rabbimiz! Bizden cehennem azabını uzaklaştır; doğrusu onun azabı sürekli ve acıdır. Orası şüphesiz kötü bir yer ve kötü bir duraktır' derler. Onlar, sarf ettikleri zaman ne israf ederler ne de cimrilik, ikisi arasında orta bir yol tutarlar. Onlar, Allah'ın yanında başka tanrı tutup ona yalvarmazlar. Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar. Zina etmezler. Bunları yapan günaha girmiş olur." (Furkan: 61-68).
- Ne olursa ‘yeter artık’ diyeceksiniz? / 27.03.2024
- Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar / 26.03.2024
- Bende her yaradan var / 24.03.2024
- Ramazan’ın ortasında faizin tam ortasına… / 23.03.2024
- 'Yusuf’u kurt yedi' yalanı devam ediyor / 22.03.2024
- Kaç Yusuf kuyulara atılıyor? Kaç Yusuf pazarlarda satılıyor? / 21.03.2024
- Hayatı pürdikkat yaşamanın mevsimidir Ramazan / 20.03.2024
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024