Ecel vakti gelen her canlı, ruhun gerçek sahibine çağrıldığı zaman kimsenin bu davete icabet etmemek gibi bir lüksü yoktur. Zaten buna kimsenin takati de yoktur. Çağrı olduğu, Azrail kapıyı çaldığı zaman, gücünüz varsa gitmeyin bakalım.
Ölümle alakalı hemen herkesin mutlaka hatıraları vardır. Her gün etrafımızdan birilerinin ölümle burun buruna geldiği çeşitli sebeplerle Azrail’e can verdiği halde belki de insanoğlunun en fazla gafil olduğu konu ölüm konusudur. Bunun sebebi de kimsenin ölümle erken bir zamanda karşılaşmak istememesidir. Hâlbuki düşünce planında herkes şunu bilmektedir ki ölümün zamanın ve şeklinin kişiler tarafından belirlenme şansları yoktur. Ölümün zamanını ve şeklini ruhun gerçek sahibi yüce Allah tayin etmektedir.
Mademki ölüm bizim dışımızda cereyan eden bir gerçektir. O zaman ölüme hazırlık, hazırlıkların en başında gelmesi lazımdır.
Kişinin ölüm dışında yaşadığı birçok şeyin telafisi mümkün olduğu halde ölüm meleğinin geldiği son nefes anının hiçbir şekilde telafisi mümkün değildir. Bu nedenle akıl sahibi kimselere düşen görev; telafisi olmayan son nefes anına çok ciddi bir hazırlık görmektir.
Geçtiğimiz günlerde amcamızı kaybettik. Ömür müddeti dolmuş ruhun sahibi ona gel demiş.
Son dönemlerinde hastalıkla mücadele edildi. Hastalık döneminde gördüğümüz ve yaşadığımız evrelerden çok dersler çıkarttık. Hastalık öyle bir döneme girmişti ki hasta hala hayattan bir beklenti içinde çare peşinde koşulmasını, tedavi edilmesini talep ediyor, hayata tutunmak istiyor… Tıp ve etrafındakiler çaresiz bir bekleyişe giriyor. Hastanın elinizin altında adım adım ölüme doğru gidişini seyrediyorsunuz, ancak dışardan kimse müdahale edemiyor. O süreci seyretmek insana çok acı veriyor ama etrafındakilere derin bir tefekkür ufku da açıyor. İnsanın ne kadar güçlü ve becerikli olmasına rağmen ölüm karşısında ne kadar aciz ve çaresiz olduğu anlaşılıyor. Ruhun sahibi emanetini çağırıyor, gücünüz varsa gitmeyin diyerek adeta size meydan okuyor. Size de çaresizlik içinde teslim olmak düşüyor.
Ölümle alakalı hemen herkesin mutlaka hatıraları vardır. Her gün etrafımızdan birilerinin ölümle burun buruna geldiği çeşitli sebeplerle Azrail’e can verdiği halde belki de insanoğlunun en fazla gafil olduğu konu ölüm konusudur. Bunun sebebi de kimsenin ölümle erken bir zamanda karşılaşmak istememesidir. Hâlbuki düşünce planında herkes şunu bilmektedir ki ölümün zamanın ve şeklinin kişiler tarafından belirlenme şansları yoktur. Ölümün zamanını ve şeklini ruhun gerçek sahibi yüce Allah tayin etmektedir.
Mademki ölüm bizim dışımızda cereyan eden bir gerçektir. O zaman ölüme hazırlık, hazırlıkların en başında gelmesi lazımdır.
Kişinin ölüm dışında yaşadığı birçok şeyin telafisi mümkün olduğu halde ölüm meleğinin geldiği son nefes anının hiçbir şekilde telafisi mümkün değildir. Bu nedenle akıl sahibi kimselere düşen görev; telafisi olmayan son nefes anına çok ciddi bir hazırlık görmektir.
Geçtiğimiz günlerde amcamızı kaybettik. Ömür müddeti dolmuş ruhun sahibi ona gel demiş.
Son dönemlerinde hastalıkla mücadele edildi. Hastalık döneminde gördüğümüz ve yaşadığımız evrelerden çok dersler çıkarttık. Hastalık öyle bir döneme girmişti ki hasta hala hayattan bir beklenti içinde çare peşinde koşulmasını, tedavi edilmesini talep ediyor, hayata tutunmak istiyor… Tıp ve etrafındakiler çaresiz bir bekleyişe giriyor. Hastanın elinizin altında adım adım ölüme doğru gidişini seyrediyorsunuz, ancak dışardan kimse müdahale edemiyor. O süreci seyretmek insana çok acı veriyor ama etrafındakilere derin bir tefekkür ufku da açıyor. İnsanın ne kadar güçlü ve becerikli olmasına rağmen ölüm karşısında ne kadar aciz ve çaresiz olduğu anlaşılıyor. Ruhun sahibi emanetini çağırıyor, gücünüz varsa gitmeyin diyerek adeta size meydan okuyor. Size de çaresizlik içinde teslim olmak düşüyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Şüphelilerden kaçınan dinini ve kendini korur / 22.05.2025
- Atatürk’ü anmak ve anlamak hepimizin vazifesi olmalıdır / 21.05.2025
- Yalan yere "Bu helaldir, şu da haramdır" demeyin / 20.05.2025
- Atatürk’ün Samsun’a çıktığı ruha o kadar muhtacız ki… / 19.05.2025
- Kürt kardeşlerim oyuna gelmeyin! / 18.05.2025
- Yalan dünya için değer mi bunlar? / 17.05.2025
- Terörsüz Türkiye projesi bir deccal oyunu olmasın? / 16.05.2025
- Suça giden yollar kesilmeden suç bitmez / 15.05.2025
- Kanunsuzluk ve şiddet neden artıyor? / 14.05.2025
- Yalancının şerrinden korunmalıyız / 13.05.2025
- Atatürk’ü anmak ve anlamak hepimizin vazifesi olmalıdır / 21.05.2025
- Yalan yere "Bu helaldir, şu da haramdır" demeyin / 20.05.2025
- Atatürk’ün Samsun’a çıktığı ruha o kadar muhtacız ki… / 19.05.2025
- Kürt kardeşlerim oyuna gelmeyin! / 18.05.2025
- Yalan dünya için değer mi bunlar? / 17.05.2025
- Terörsüz Türkiye projesi bir deccal oyunu olmasın? / 16.05.2025
- Suça giden yollar kesilmeden suç bitmez / 15.05.2025
- Kanunsuzluk ve şiddet neden artıyor? / 14.05.2025
- Yalancının şerrinden korunmalıyız / 13.05.2025