Önce kaos ve savaş sonra Büyük israil
ABD, IŞİD başta olmak üzere tüm terör örgütleriyle çalışıyor. Eski adı El Nusra olan ABD'nin de terör örgütü olarak kabul ettiği Fetih el Şam örgütünün Abu al-Ezz kod adlı üst düzey bir militanı, Alman Focus dergisine "silahları doğrudan ABD'den alıyoruz" itirafında bulundu.
27.09.2016 00:00:00
İslam coğrafyasını hedef olarak seçen başını ABD'nin çektiği Batılı ülkeler, bölgedeki emellerine ulaşabilmek için her türlü kirli yolu deniyor. Bu bağlamda kirli planlarını devreye koymak için en geçerli yol ise terör örgütlerini kurmak ve kullanmak... Bu konuda ABD'nin sabıkası hayli kabarık.
Afganistan ve Irak'a müdahalenin gerekçesi olan El Kaide'yi ABD'nin kurduğu ve desteklediği herkes tarafından biliniyor. Geçmişte El Kaide'yi destekleyen ABD, şimdi de Suriye ve Irak'ta başta Şiiler olmak üzere Müslümanları katleden IŞİD, El Nusra gibi terör örgütlerini kullanmaktan geri durmuyor.
PKK bağlantılı PYD/YPG'yi de Türkiye'nin tüm tepkisine rağmen 'sahadaki en güçlü müttefik' olarak gören ve silah dahil her türlü desteği veren ABD, attığı adımlarla bölgede barış istemediğini ortaya koydu. IŞİD ve El Nusra gibi eli kanlı terör örgütlerine ağır silah bile vermeye başlayan ABD, bölgede çatışmaların daha da tırmandırmak istiyor.
ABD'den herşey beklenir
Ortaya çıkan bir gelişme ABD'ye güven olmayacağını bir kez daha gösterdi. El Kaide'den ayrılarak adını Fetih el Şam olarak değiştiren ve Washington yönetimi tarafından terörist olarak nitelendirilen El Nusra örgütü, ABD'nin kendilerine başta BGM-71 TOW tanksavar füzeler olmak üzere çok sayıda silah gönderdiğini duyurdu.
Haftalık Alman dergisi Focus'tan Jürgen Todenhöfer'a konuşan Abu al-Ezz kod adlı terörist örgüt komutanı, silahların ABD tarafından terör örgütü olarak kabul edilen El Nusra'ya verilmesine herhangi bir örgütün aracılık edip etmediği sorusuna, "Füzeler, doğrudan bize verildi. Amerikalılar bizim yanımızda" cevabını verdi.
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ve hükümeti kastederek, "Rejim devrilene kadar savaşacağız" diyen El Nusra komutanı, amaçlarının şeriat kurallarıyla yönetilen sözde bir İslam devleti kurmak olduğunu ve herhangi bir laik devleti tanımayacaklarını ifade etti. Amerikan yönetimi, El Kaide'den ayrıldığını ve ismini değiştirdiğini açıklayan El Nusra'nın kendileri için hala terör örgütü olduğunu vurgulamıştı.
Burada asıl cevaplanması gereken soru ise şu: 'Ortadoğu'da hem devletlerle hem de terör örgütleriyle ortak çalışan, adeta herkesi idare eden ABD ne yapmaya çalışıyor?'
Önce karmaşa sonra yeni Ortadoğu
Ortadoğu İslam coğrafyasında bir taraftan devletlerin legal yönetimleriyle işbirliği yapan diğer taraftan ise IŞİD ve EL Nusra benzeri terör örgütleriyle ortak çalışan ABD uzmanlara göre, önce büyük bir karmaşa çıkarmak, sonra da bu karmaşadan kendi istediği sonucu elde etmek istiyor.
ABD'nin uygulamaya koyduğu 'Karmaşa Teorisi' adlı planın bilimsel alt yapısı da bulunuyor. Bu bağlamda Karmaşa (Complexity Theory) Teorisi'ni ilk olarak ortaya atan İrlandalı Prof. Brian Arthur'a göre her karmaşanın, kargaşanın, kaosun ve belirsizliğin arkasında karışık olmayan, çok net sonuçlar vardır.
Karmaşık sandığımız ve anlamakta zorlandığımız toplumsal olaylar sonuçta bazı, 'net ve hiç de karmaşık olmayan sonuçlara götürür.' Uzmanlara göre Ortadoğu'daki karmaşa da başta ABD olmak üzere Batılı devletlerin hedeflediği "yeni Ortadoğu'yu üretmek için" kurgulanmış bir plan. Bu karmaşada çoğunlukla olan bitenin tamamı önceden senaryoda yazılmaz, ama uzmanlara göre bu hiç önemli değil.
Çünkü beklenmedik bir gelişme olursa bu da esas senaryoya monte edilir. Sonuçta yine karmaşanın fitilini ateşleyen güçlerin istediği noktaya gelinir. Uzmanlara göre Büyük Ortadoğu Projesi ve Arap Baharı gibi senaryolarla Ortadoğu'yu her geçen gün büyüyen bir kaosa mahkum eden ABD, bu kaostan Nil'den Fırat'a kadar uzanan Büyük İsrail devleti başta olmak üzere tamamen Batılı ülkelerin kontrolünde yeni bir Ortadoğu inşa etmeyi amaçlıyor.
Afganistan ve Irak'a müdahalenin gerekçesi olan El Kaide'yi ABD'nin kurduğu ve desteklediği herkes tarafından biliniyor. Geçmişte El Kaide'yi destekleyen ABD, şimdi de Suriye ve Irak'ta başta Şiiler olmak üzere Müslümanları katleden IŞİD, El Nusra gibi terör örgütlerini kullanmaktan geri durmuyor.
PKK bağlantılı PYD/YPG'yi de Türkiye'nin tüm tepkisine rağmen 'sahadaki en güçlü müttefik' olarak gören ve silah dahil her türlü desteği veren ABD, attığı adımlarla bölgede barış istemediğini ortaya koydu. IŞİD ve El Nusra gibi eli kanlı terör örgütlerine ağır silah bile vermeye başlayan ABD, bölgede çatışmaların daha da tırmandırmak istiyor.
ABD'den herşey beklenir
Ortaya çıkan bir gelişme ABD'ye güven olmayacağını bir kez daha gösterdi. El Kaide'den ayrılarak adını Fetih el Şam olarak değiştiren ve Washington yönetimi tarafından terörist olarak nitelendirilen El Nusra örgütü, ABD'nin kendilerine başta BGM-71 TOW tanksavar füzeler olmak üzere çok sayıda silah gönderdiğini duyurdu.
Haftalık Alman dergisi Focus'tan Jürgen Todenhöfer'a konuşan Abu al-Ezz kod adlı terörist örgüt komutanı, silahların ABD tarafından terör örgütü olarak kabul edilen El Nusra'ya verilmesine herhangi bir örgütün aracılık edip etmediği sorusuna, "Füzeler, doğrudan bize verildi. Amerikalılar bizim yanımızda" cevabını verdi.
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ve hükümeti kastederek, "Rejim devrilene kadar savaşacağız" diyen El Nusra komutanı, amaçlarının şeriat kurallarıyla yönetilen sözde bir İslam devleti kurmak olduğunu ve herhangi bir laik devleti tanımayacaklarını ifade etti. Amerikan yönetimi, El Kaide'den ayrıldığını ve ismini değiştirdiğini açıklayan El Nusra'nın kendileri için hala terör örgütü olduğunu vurgulamıştı.
Burada asıl cevaplanması gereken soru ise şu: 'Ortadoğu'da hem devletlerle hem de terör örgütleriyle ortak çalışan, adeta herkesi idare eden ABD ne yapmaya çalışıyor?'
Önce karmaşa sonra yeni Ortadoğu
Ortadoğu İslam coğrafyasında bir taraftan devletlerin legal yönetimleriyle işbirliği yapan diğer taraftan ise IŞİD ve EL Nusra benzeri terör örgütleriyle ortak çalışan ABD uzmanlara göre, önce büyük bir karmaşa çıkarmak, sonra da bu karmaşadan kendi istediği sonucu elde etmek istiyor.
ABD'nin uygulamaya koyduğu 'Karmaşa Teorisi' adlı planın bilimsel alt yapısı da bulunuyor. Bu bağlamda Karmaşa (Complexity Theory) Teorisi'ni ilk olarak ortaya atan İrlandalı Prof. Brian Arthur'a göre her karmaşanın, kargaşanın, kaosun ve belirsizliğin arkasında karışık olmayan, çok net sonuçlar vardır.
Karmaşık sandığımız ve anlamakta zorlandığımız toplumsal olaylar sonuçta bazı, 'net ve hiç de karmaşık olmayan sonuçlara götürür.' Uzmanlara göre Ortadoğu'daki karmaşa da başta ABD olmak üzere Batılı devletlerin hedeflediği "yeni Ortadoğu'yu üretmek için" kurgulanmış bir plan. Bu karmaşada çoğunlukla olan bitenin tamamı önceden senaryoda yazılmaz, ama uzmanlara göre bu hiç önemli değil.
Çünkü beklenmedik bir gelişme olursa bu da esas senaryoya monte edilir. Sonuçta yine karmaşanın fitilini ateşleyen güçlerin istediği noktaya gelinir. Uzmanlara göre Büyük Ortadoğu Projesi ve Arap Baharı gibi senaryolarla Ortadoğu'yu her geçen gün büyüyen bir kaosa mahkum eden ABD, bu kaostan Nil'den Fırat'a kadar uzanan Büyük İsrail devleti başta olmak üzere tamamen Batılı ülkelerin kontrolünde yeni bir Ortadoğu inşa etmeyi amaçlıyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.