O’nun dostluğu takva ile kazanılır
İmam Bâkır’dan (a.s) şöyle nakilde bulunulur: “Allah’a itaat eden bizim dostumuzdur; O’na isyan eden bizim düşmanımızdır. Bizim dostluğumuza, ancak amel ve takvayla ulaşılır”
26.05.2023 10:30:00
HAKAN AKKUŞ
HAKAN AKKUŞ





Gaybet döneminde mü'minlere düşen vazifeler bahsini şöyle bitiriyoruz:
Mü'minler, her yönüyle İmam'ın amel ve ahlâkını örnek alarak ona benzemeye çalışmalıdır. İmanın kemali ve kıyamette onunla birlikte olup cennette onun yanında bulunmak, ancak İmam'ın amel ve ahlakını örnek alarak, hayatını o yönde düzenlemek ve kendisini o doğrultuda yetiştirmekle mümkün olur.
Hz. Ali'nin (a.s) şöyle buyurduğu rivayet edilir: "Bizi seven, bizim yaptığımızı yapmalı ve takvayı kuşanmalıdır." (Gureru'l-Hikem, s.303).
İmam Bâkır'dan (a.s) şöyle nakilde bulunulur: "Allah'a itaat eden bizim dostumuzdur; O'na isyan eden bizim düşmanımızdır. Bizim dostluğumuza, ancak amel ve takvayla ulaşılır." (Usul-i Kafi, Kuleynî c.2, s.75, hadis: 3).
Bu manada mü'minler din kardeşlerinin haklarına da özenle riayet etmelidir. Bu da velayet ipine sımsıkı sarılmakla olur. Kitaplarda buna delalet eden pek çok hadis mevcuttur.
Mualla b. Huneys'ten şu hadis rivayet edilir:
İmam Sâdık'a (a.s), mü'minin mü'min üzerindeki hakkını sordum. "Mü'minin yetmiş hakkı vardır" buyurdular ve bunlardan sadece yedisini bana bildireceklerini söylediler:
"O aç oldukça, sen tok olmamalısın.
Onun giyeceği olmadıkça, sen giyinmemelisin.
Onun kılavuzu olup kendisine yol göstermelisin.
Onun elbisesi olmalısın (kusurlarını örtmelisin).
Onun dili olmalısın (hakkını savunmalısın).
Eğer senin hizmetçin varsa (ve onun hizmetçisi yoksa) kendi hizmetçini onun yatağını sermek ve işlerini görmek için göndermelisin.
Kendin için istediğin şeyi onun için de istemelisin.
Böyle yapabilirsen, kendi velayetini bizim velayetimize, bizim velayetimizi de Allah'ın velayetine bağlamış olursun."
Kısacası bu dönemde mü'mine düşen en büyük görev, İmam Mehdi'nin razı olmayacağı iş ve davranışlardan ciddiyetle kaçınmak ve İmam'ın takdirini kazanabilecek bir davranış ve hayat tarzını sürdürmektir.
Bunun nasıl olacağıysa apaçık ortadadır. O İmam'ın rızası, Allah'ın rızasından başka bir şey olmadığına ve Allah'ın rızası da, emretmiş olduğu ferdî ve sosyal dinî vazifelerin ifası olduğuna göre gaybet çağında bize düşen, dinî vazifelerimizi özenle yerine getirmekten ibarettir.
Allah'ın salat ve selamı Resulüne ve O'nun pak soyundan gelen 12 hak vasisine ve bu cümleden olmak üzere Ehl-i Beyt İmamlarının on ikincisi ve sonuncusu olan Hz. Mehdi'ye olsun.
Allah'ım! Onun zuhurunu çabuklaştır.
Allah'ım! Onun işlerini kolaylaştır.
Allah'ım! Onun gönlünü daima ferah kıl.
Bizlere, onun has yardımcılarından olma nimetini nasip eyle!
Bizlere, onun samimi ve sabırlı tanımaz askerlerinden olma nimetini nasip eyle!
Bizi onun ashabından, gaybet ve zuhurunda yakın yardımcılarından kıl!
Mü'minler, her yönüyle İmam'ın amel ve ahlâkını örnek alarak ona benzemeye çalışmalıdır. İmanın kemali ve kıyamette onunla birlikte olup cennette onun yanında bulunmak, ancak İmam'ın amel ve ahlakını örnek alarak, hayatını o yönde düzenlemek ve kendisini o doğrultuda yetiştirmekle mümkün olur.
Hz. Ali'nin (a.s) şöyle buyurduğu rivayet edilir: "Bizi seven, bizim yaptığımızı yapmalı ve takvayı kuşanmalıdır." (Gureru'l-Hikem, s.303).
İmam Bâkır'dan (a.s) şöyle nakilde bulunulur: "Allah'a itaat eden bizim dostumuzdur; O'na isyan eden bizim düşmanımızdır. Bizim dostluğumuza, ancak amel ve takvayla ulaşılır." (Usul-i Kafi, Kuleynî c.2, s.75, hadis: 3).
Bu manada mü'minler din kardeşlerinin haklarına da özenle riayet etmelidir. Bu da velayet ipine sımsıkı sarılmakla olur. Kitaplarda buna delalet eden pek çok hadis mevcuttur.
Mualla b. Huneys'ten şu hadis rivayet edilir:
İmam Sâdık'a (a.s), mü'minin mü'min üzerindeki hakkını sordum. "Mü'minin yetmiş hakkı vardır" buyurdular ve bunlardan sadece yedisini bana bildireceklerini söylediler:
"O aç oldukça, sen tok olmamalısın.
Onun giyeceği olmadıkça, sen giyinmemelisin.
Onun kılavuzu olup kendisine yol göstermelisin.
Onun elbisesi olmalısın (kusurlarını örtmelisin).
Onun dili olmalısın (hakkını savunmalısın).
Eğer senin hizmetçin varsa (ve onun hizmetçisi yoksa) kendi hizmetçini onun yatağını sermek ve işlerini görmek için göndermelisin.
Kendin için istediğin şeyi onun için de istemelisin.
Böyle yapabilirsen, kendi velayetini bizim velayetimize, bizim velayetimizi de Allah'ın velayetine bağlamış olursun."
Kısacası bu dönemde mü'mine düşen en büyük görev, İmam Mehdi'nin razı olmayacağı iş ve davranışlardan ciddiyetle kaçınmak ve İmam'ın takdirini kazanabilecek bir davranış ve hayat tarzını sürdürmektir.
Bunun nasıl olacağıysa apaçık ortadadır. O İmam'ın rızası, Allah'ın rızasından başka bir şey olmadığına ve Allah'ın rızası da, emretmiş olduğu ferdî ve sosyal dinî vazifelerin ifası olduğuna göre gaybet çağında bize düşen, dinî vazifelerimizi özenle yerine getirmekten ibarettir.
Allah'ın salat ve selamı Resulüne ve O'nun pak soyundan gelen 12 hak vasisine ve bu cümleden olmak üzere Ehl-i Beyt İmamlarının on ikincisi ve sonuncusu olan Hz. Mehdi'ye olsun.
Allah'ım! Onun zuhurunu çabuklaştır.
Allah'ım! Onun işlerini kolaylaştır.
Allah'ım! Onun gönlünü daima ferah kıl.
Bizlere, onun has yardımcılarından olma nimetini nasip eyle!
Bizlere, onun samimi ve sabırlı tanımaz askerlerinden olma nimetini nasip eyle!
Bizi onun ashabından, gaybet ve zuhurunda yakın yardımcılarından kıl!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.