Buhari ve Müslim, Cabir bin. Abdullah'ın şöyle dediğini rivayet ediyorlar: "İslam için Peygamber'den birşey istense mutlaka onu verirdi" (Ravî) diyor ki: "Bir kimse kendisine geldi. İki dağ arasında bulunan zekat davarından bolca kendisine verilmesini emretti. Sonra aynı adam kavmine dönüp dedi ki: Ey cemaat, İslam'a giriniz. Çünkü, Muhammed, hiç fakirlikten korkmadan veriyor".Bir rivayette de şu ilave vardır: Bazan kişi, sadece dünyalık için Peygambere geliyordu. Fakat akşam olmadan öyle bir halle ayrılıyordu ki, din, ona dünya ve içindekilerden daha sevimli gelmeye başlıyordu...Halk arasında yaygın olan bütün cömertlik örnekleri, bu misallerle sönük kalır. Cömertliği öyle bir cömertliktir ki, çok geniş toprağa büyük bir nüfuza ve bol bir gelire sahip olduğu halde sıkıntı, meşakkat ve ihtiyaç içerisinde yaşamaya kendini mecbur bırakıyordu.Peygamberden ve Onun aile efradından başka hiç kimse buna katlanamazdı. Ayrıca kendi nefsi için, Müslümanlardan birşey isteseydi, asla esirgemezlerdi. Böyle olmaları tabiîdir. Çünkü onların işlerini düzenleyen ve onlara herşeyi öğreten O değil midir? Fakat böyle bir şeyi, onlardan istemedi. Çünkü kendisinde fıtri bir cömertlik vardı. Bu da Onu başkasının malına göz dikmekten men ederdi. Cömertliği doğuştan idi. Yanında mal biriktirmezdi. Bu ancak, insanlar arasından seçilen ve Hz. İbrahim'in sülalesinden gelen nübüvvete has bir ahlaktı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.