Ortak açıklama: Savaş istemiyoruz

MURAT ÇABAS / HABER ANALİZ

ABD Başkanı Biden'ın ve diğer ABD'li yetkililerin iddia ettiği gibi Ukrayna'ya bir Rus işgali gerçekleşmedi. Başta Almanya ve Fransa liderleri olmak üzere Rus lider Putin ile görüşme trafiğine girerken, Ukrayna sınırına yakın bölgelerde bulunan Rus askerlerinin daimi konuşlanma noktalarına dönmeye başlaması dikkat çekti. Sürekli savaş ve işgal iddialarında bulunan ABD Başkanı Biden ise söylemlerini yumuşatarak, "Putin ile diplomasiye devam için mutabık kaldık, diplomatik çabalarımız devam edecek" açıklamasında bulundu.

Putin-Scholz zirvesinden iş birliği çıktı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya'nın başkenti Moskova'da Almanya Başbakanı Olay Scholz ile dün bir araya geldi. Kremlin Sarayı'nda ikili görüşme gerçekleştiren Putin ve Scholz'un, Ukrayna'daki kriz ve Rusya'nın batıya sunduğu güvenlik garantileri başta olmak üzere önemli konuların ele aldığı aktarıldı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile düzenlediği ortak basın toplantısında, Rusya'nın savaş istemediğini ve bu yüzden batılı ülkelere güvenlik garantileri anlaşmasını önerdiklerini ifade etti. Scholz ise, sürdürülebilir kalıcı bir Avrupa güvenliğinin Rusya'ya karşı değil, Rusya'yla birlikte sağlanabileceğini belirtti.

Putin: Rusya savaş istemiyor

Putin açıklamasında şu hususlara dikkat çekti: "Bugünkü görüşmede ikili ilişkiler de dahil bir dizi konuyu ve ekonomik gelişme yönünde beklentileri ele aldık. Birkaç kez Almanya'nın, Rusya'nın kilit ortaklarından biri olduğunu söyledim ve her zaman ülkelerimiz arasındaki etkileşimi arttırmaya çalıştık. Benim izlenimim, Almanya'nın, Rusya ile daha fazla pragmatik ve karşılıklı yarar sağlayan iş birliği yönünde kararlı olduğudur... Rusya halkının büyük bir çoğunluğu Donbass halkını destekliyor. Donbass'ın sorunlarının çözümü için her şeyi yapmamız gerekiyor. Bunu Başbakan Scholz'un da ifade ettiği gibi öncelikle Minsk anlaşmalarının uygulanmasıyla ilgili kullanılmayan fırsatlardan yola çıkarak yapmamız gerektiği gerçeğinden yola çıkacağız. Ukrayna'da insan hakları kitlesel ve sistematik bir şekilde ihlal ediliyor. Ukrayna'da Rusça konuşan nüfusa yönelik ayrımcılık yasalarla pekiştirilmek isteniyor. Rusya bundan sonra nasıl hareket edecek? Plana göre. Peki bu neye dayanacak? Yereldeki fiili duruma. Durumun nasıl olacağına kim cevap verebilir? Henüz hiç kimse. Bu sadece bize bağlı değil... Rusya savaş istemiyor ve bu nedenle güvenlikle ilgili teklifler sunduk. Ancak dün Dışişleri Bakanı'nın yaptığı sunuma göre bu yanıtlarda tartışmaya karşı olmadığımız ve önceki yıllarda Avrupa'nın güvenliğiyle ilgili konularda partnerlerimize önerdiği bir dizi husus yer alıyor, yani kısa ve orta menzilli füzelerle, askeri şeffaflıkla ilgili. Bu önerileri tekrar istişare etmeye hazırız."

Scholz: Savaş benim kuşağım için düşünülemez

Basın toplantısında konuşan Scholz ise, Rusya'nın birliklerin bir kısmının Ukrayna sınırından çekileceğini duyurmasını memnuniyetle karşıladığını ifade etti ve şunları söyledi: "Diplomatik olanaklar henüz tükenmedi. İçinden çıkılamayacak bir duruma girmek hepimiz için talihsizlik olurdu. Rusya'nın birliklerin bir kısmının Ukrayna sınırından çekildiğini açıklaması 'iyi bir işaret' ve devamının gelmesini umuyoruz. Ukrayna ve Moskova'ya yaptığım ziyaretlerin temel nedeni 'diplomatik çözüm arayışı'... Sürdürülebilir kalıcı bir Avrupa güvenliği Rusya'ya karşı değil, Rusya'yla birlikte sağlanabilir. Zor bir durum olsa bile umutsuz olarak tanımlamak istemiyorum. Avrupa'da muhtemel bir savaşı önlemek devlet ve hükümet başkanlarının görevi... Rusya-Ukrayna arasındaki durum acilen yumuşatılmalı. Avrupa'da savaş benim kuşağım için düşünülemez hale geldi. Politikacılar böyle kalmasını sağlamalı. İkili ekonomik ilişkiler büyük bir potansiyele sahip olmaya devam ediyor."

Krizin asıl hedefi Rusya-Almanya ilişkileri mi?

Ukrayna krizi ve yaşanan gelişmelerle ilgili birçok değerlendirmeler yapılıyor. Bunlardan en dikkat çekici olanlarından birisi Avustralyalı analist Mike Whitney tarafından 11 Şubat tarihinde yapıldı. Whitney analizinde önce Stratfor CEO'su George Friedman'ın sözleriyle başlıyor. Friedman, Birinci ve İkinci Dünya savaşlarında ve Soğuk Savaş'ta ABD'nin en büyük hedefi olarak Almanya ile Rusya'nın bir araya gelmemesi için uğraştıklarını söylüyor ve "Çünkü birleştiklerinde bizi tehdit edebilecek tek güç onlar. Ve bunun olmamasını sağlamak için uğraştık" diyor. Whitney bu sözü aktardıktan sonra şu analizi yapıyor: "Ukrayna krizinin Ukrayna ile hiçbir ilgisi yok. Konu Almanya ve özellikle Almanya'yı Rusya'ya bağlayan Kuzey Akım 2 adlı boru hattıyla ilgili. Washington, boru hattını Avrupa'daki çıkarlarına bir tehdit olarak görüyor ve projeyi her fırsatta sabote etmeye çalıştı. Buna rağmen, Kuzey Akım 2 ilerlemeye devam etti, artık tamamen çalışır durumda ve kullanıma hazır. Alman yetkililer nihai onayı verdikten sonra gaz teslimatları başlayacak. Alman ev sahipleri ve işyerleri güvenilir, temiz ve ucuz bir enerji kaynağına sahip olurken, Rusya gaz gelirlerinde önemli bir artış görecek. Her iki taraf için de bir kazan-kazan durumu... ABD bu gelişmelerden memnun değil. Almanya'nın Rus gazına daha fazla bağımlı olmasını istemiyorlar çünkü ticaret güven inşa ediyor ve güven ticaretin genişlemesine yol açıyor. İlişkiler ısındıkça, ticaret engelleri kaldırılıyor, düzenlemeler gevşetiliyor, seyahat ve turizm artıyor ve yeni bir güvenlik mimarisi gelişiyor. Almanya ve Rusya'nın dost ve ticaret ortağı olduğu bir dünyada ABD askeri üslerine, pahalı ABD yapımı silahlara ve füze sistemlerine ve de NATO'ya ihtiyaç yoktur. Ayrıca, ABD Doları cinsinden enerji anlaşmaları yapmaya veya hesapları dengelemek için ABD değerli kağıtlarını stoklamaya gerek yoktur. İş ortakları arasındaki işlemler, doların değerinde keskin bir düşüşe ve ekonomik güçte çarpıcı bir değişime yol açması gereken kendi para birimlerinde gerçekleştirilebilir. Bu nedenle Biden yönetimi Kuzey Akım'a karşı çıkıyor. Bu sadece bir boru hattı değil, geleceğe açılan bir penceredir; Avrupa ve Asya'nın karşılıklı güçlerini ve refahlarını artıran ve ABD'yi dışardan bakmayı bırakan devasa bir serbest ticaret bölgesine yakınlaştığı bir gelecek."