Yeni bir "mah-ı matem"e, yani Muharrem ayına daha girmiş bulunuyoruz.Muharrem Hicri takvimin birinci ayı olması yanı sıra, İslam tarihinin en acı olaylarından Kerbela faciasına da şahit olan aydır.Son elçi son Peygamber, âlemlere rahmet olarak gönderilen ve mü'minler için "Rauf ve Rahim."Olduğu Kur'an'da beyan edilen Hz. Muhammed aleyhisselamın torunu Hz. Hüseyin başta olmak üzere aile fertlerinin yine Müslümanlık iddiasındaki bir güruh tarafından acımasızca katledilişinin, cansız bedenlerinin atlara çiğnetilişinin yıldönümüdür Muharrem.Hz. Hüseyin'in başında bulunduğu 72 kişilik kafile o günün süper güçleri sayılan devletlerin orduları ile karşılaşsaydılar belki ancak bu kadar felakete uğrardılar, ancak bu kadar acı yaşardılar.Hiç tartışmasız Kerbela; ümmet-i Muhammed'in ortak acısıdır ve öyle de olmalıdır, yeni nesillere de böylece anlatılmalıdır.Bu cinayetin failleri Allah ve Resulünü incittikleri için lanetlenmişlerdir ve mü'minler tarafından da kıyamete kadar lanetlenmelidirler."Şüphesiz ki Allah'a ve Resulüne eziyet verenlere Allah hem dünyada, hem ahirette lânet etmiştir. Onlara aşağılayıcı bir azab hazırlamıştır.Mü'min erkeklere ve mümin kadınlara yapmadıkları bir şeyden dolayı eziyet edenler de bir iftira ve açık bir günah yüklenmişlerdir." (Ahzab: 57-58).Yeryüzünün hangi yüzünde yaşarsa yaşasın, mezhebi ve meşrebi ne olursa olsun, ırkı, rengi ve konuştuğu dili hangisi olursa olsun, kelime-i Tevhid cümlesini aşk ile söyleyen ve kalp ile tasdik eden her Müslüman'ın ortak acısıdır; Kerbela faciası.Kendisine inanmakla, kendisine tabi olmakla, kendisini savunmakla ve Risaletine şahit olmakla memur olan her Müslüman elbette ki son elçi ve son peygamber haz. Muhammed aleyhisselam'ın acısını da paylaşmakla memurdur."Hamse-i âl-i aba"dan, yani Ehl-i Beyt'in beş ferdinden biri olan Hz. Hüseyin hunharca şehit edilmesinden ötürü mübarek dedesi Hz. Muhammed aleyhisselam'ın üzüldüğü, ruhunun incindiği elbette bir hakikattir.Kerbela katliamında yaşanan tarifsiz acı sebebiyle hüzünlenmek, aradaki zaman ve mekan farkını kaldırarak o gün kan-yaş döken Hz. Zeyneb'in feryadına ortak olmak, sesine ses katmak, bir ömür ağlayan Zeynelabidin'le birlikte ağlamak elbette ki her Müslüman'ın vazifesi olmalıdır."Hüznün ve ağlamanın bir sonu yok mu?" diye soran hizmetçisine İmam Zeynelabidin şöyle demiştir: "Eyvahlar olsun sana! Yakup aleyhisselam peygamberdi ve aynı zamanda peygamberin de oğluydu. Onun on iki oğlu vardır. Sonra Allah onlardan birini onun gözünden uzaklaştırdı. Bunun üzerine saçı ağardı, kederden beli büküldü, ağlamaktan gözlerini kaybetti; oysa onun oğlu yaşıyordu. Ben ise babamın, kardeşimin ve ailemden on yedi kişinin öldürülüşüne şahit oldum. O halde kederimin bitmesini ve gözyaşlarımın dinmesini nasıl beklersin?"Önderimiz, liderimiz, uyarıcımız, müjdecimiz Hz. Muhammed aleyhisselam'ın acısına, kederine, hüznüne ortak olmaktan söz ediyoruz.Kerbela acısı, Ümmet-i Muhammed'in ortak acısıdır, unutma.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Adını siz koyun / 06.05.2024
- Yalana vergi konulsa… / 05.05.2024
- Ümmete ürperti gerek / 04.05.2024
- Talancılar olmasaydı… / 03.05.2024
- Şair çeşmesi / 01.05.2024
- İnanalım mı? / 30.04.2024
- Oduncu baltası ile arıcı ise bal tası ile gelir / 28.04.2024
- Gazze’de katliam sonlandı mı? / 27.04.2024
- Milletin ‘not etmeleri’ daha farklı oluyor / 26.04.2024
- Tüketilen sadece kaynaklar mı? / 25.04.2024
- Yalana vergi konulsa… / 05.05.2024
- Ümmete ürperti gerek / 04.05.2024
- Talancılar olmasaydı… / 03.05.2024
- Şair çeşmesi / 01.05.2024
- İnanalım mı? / 30.04.2024
- Oduncu baltası ile arıcı ise bal tası ile gelir / 28.04.2024
- Gazze’de katliam sonlandı mı? / 27.04.2024
- Milletin ‘not etmeleri’ daha farklı oluyor / 26.04.2024
- Tüketilen sadece kaynaklar mı? / 25.04.2024