logo
25 NİSAN 2024

Osmanlı’nın borç hikâyesinden ders çıkarmak

06.04.2021 00:00:00
Yavuz Selim'in İtalyanlara, Fransızlara, Katalanlara, Venediklilere 1512, 1513, 1517 tarihlerinde, Kanunî Sultan Süleyman'ın Venediklilere, Katalanlara, Almanlara, Fransızlara, vs. 1520, 1521, 1528, 1504,1535, 1536, 1547 tarihlerinde sağladığı imtiyazlar, II. Selim (1569), III. Murat (1581), III. Ahmet (1597), I. Ahmet (1604) ve IV. Mehmet (1673) devirlerinde de yenilenmiştir.  

Padişahların fermanlarıyla yabancılara tanınan imtiyazlar, zamanla Osmanlı'nın çöküşünü hazırlayan unsurlara dönüştüler.

İmtiyazlar sonunda yabancı tüccarlar gümrük vergilerinden muaf oldular. İstedikleri mülkü satın alabiliyor, Osmanlı vatandaşından daha az vergi ödüyorlardı. Osmanlı'nın tüccarı yabancılarla rekabet edemez noktaya gelmiş, piyasalardan çekilmek zorunda bırakılmıştı. Meydan yabancılara kalmış ve Osmanlı toprakları yabancıların iç pazarına dönüşmüştü.

Sağlanan imtiyazlar sadece ekonomi sahasında kalmamış, azınlık vakıflarına tanınan haklar, yabancılara sağlanan özgürlükler, onları birinci sınıf vatandaş, Osmanlı vatandaşını ise ikinci sınıf vatandaş muamelesi görür hale getirmişti. Verilen imtiyazlar öyle noktaya taşındı ki zamanla Osmanlı topraklarında yabancıların işlediği suçların cezasını Osmanlı mahkemeleri veremez noktaya gelmişti. Kiliselerde veya konsolosluklarda mahkemeler kuruyor kendi vatandaşlarının cezasını kendileri tayin ediyorlardı. Devlet içinde devlet gibi davranıyorlardı.

Verilen imtiyazlar neticesinde Osmanlı ekonomik bağımsızlığını kaybetmişti. Ekonomisini ayakta tutabilmek adına yeni moda tabirle sürdürülebilir borçlanmak zorunda kalmıştı. Yabancı banker ve devletlerden yüksek faizlerle alınan borçlar zamanında ödenememiş, borçlanmanın sürdürülemez noktaya geldiği 1876 yılında Osmanlı, iflasını ilan etmek zorunda kalmıştır.

Osmanlı, Kırım Savaşı öncesi 1854 yılında, İngiltere'den 200 bin sterlin borç almıştı. Bu Osmanlı'nın aldığı ilk dış borçtur. Daha sonraları 1854-1876 yılları arasında 16 sözleşmeyle yabancı banker ve devletlerden borç alınmıştır. Osmanlının borçlanma süreci 1914 yılına kadar sürmüştür. Borç veren yabancılar verdikleri borcun karşılığında Osmanlı devletinden teminat istiyorlardı.

27 Haziran 1855 de İngiliz ve Fransızlardan alınan yüksek faizli kredilerin karşılığında Osmanlı devleti, Mısır vergileri ile Suriye ve İzmir gümrüklerinin gelirlerini garanti olarak veriyordu.

1858'de İngiltere'den alınan 5 milyon sterlin kredi karşılığında İstanbul gümrük gelirleri teminat olarak gösterilmişti.

1862'de Londra'daki Devaux ve ortaklarıyla anlaşma yapılarak %6 faizle alınan 200 milyon frank borç karşılığında tütün, tuz, damga ve temettü gelirleri garanti olarak gösterilmişti.

Osmanlı Bankası'nın 1863 tarihinde kurulmasıyla birlikte devletin para basma yetkisi bu bankaya verilmiştir. Osmanlı bankasına, devletin merkez bankası misyonu kazandırıldı. Daha Türkçesi para basma yetkisi Yahudi Galata bankerlerinin eline geçmiş oldu. Bu durum Osmanlı Devleti'nin mali denetim altına girmesine ve mali politikalarını belirlemesinde bağımsızlığını kaybetmesine yol açmıştır. Osmanlı Devleti 1876 yılında mali iflasını ilan etmiştir. Mali iflasın ilan edilmesi sonucu 1881 yılında Düyûn-ı Umûmiye idaresi kurulmuş ve bu tarihten sonra (1881-1914) Osmanlı Bankası'nın etkinliği daha da artmıştır.

1863 de Galata bankerleri, Osmanlı bankası aracılığı ile Osmanlı devletine 200 milyon frank borç para temin etmiş, karşılığında Bursa ve Edirne'nin ham ipek vergisi ile İzmir ve Midilli'nin zeytin vergisi ile bazı vilayetlerin gümrük vergileri teminat olarak gösterilmişti.

Osmanlı alınan borçların ana parasını ve faizini ödemek için 11 Aralık 1865 yılında Osmanlı bankası aracılığıyla, %6 faizle 150 milyon frank borçlanmış, karşılığında Ergani bakır madenleri teminat olarak gösterilmiştir.

Sultan Aziz Fransa ziyaretinde %6 faizle aldığı 555 milyon küsur frank karşılığında, adalar denizi, Halep, Adana, Suriye, Trabzon, Bosna, Aydın, Menteşe, Konya vergilerinin bir kısmı ile Bağdat gelirlerinin bir kısmı teminat olarak gösterilmiştir.

İstanbul-Belgrad arası ile Selanik-Avusturya sınırı arasında yapılacak 2000 km demiryolu için 1870 yılında alınan borç karşılığında Mısır vergileri garanti gösterilmiştir.

Osmanlı'nın borçlanma hikâyesi 1914 yılına kadar devam etmiştir.

Osmanlı Bankası'nın kuruluş sermayesi 2 milyon 700 bin Osmanlı lirası yeterli gelmeyince 1863 yılının başlarında %6 faizle 8 milyon 800 bin Osmanlı altın lirası karşılığı 400 milyon frank değerinde tahvil çıkartarak Osmanlı devletini borçlandırmıştır.

Yavuz Selim'le başlayan yabancılara tanının imtiyazlar, 1854-1914 yılları arasında yapılan iç ve dış borçlanmalar Osmanlının sonunu getirmiştir.

Görüldüğü gibi, yere göğe sığdıramadığımız "cennet mekân ve ulu"  padişahlarımız devletin sonunu getirmişlerdir. Diğer taraftan, bu 500 yıllık harabenin altından Türk milletini çekip çıkaran ve Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Mustafa Kemal Atatürk'ü de bir türlü sevememişiz. Bu ne vahim bir akıl tutulması, ne yaman bir çelişkidir?

Osmanlı'nın hikâyesinden doğru ders çıkarmak, içinde bulunduğumuz benzer sıkıntılı sürece çözüm getirebilmekle mümkündür.

Bugün de iç ve dış borç stokumuz sürdürülemez noktaya gelmiştir. AB'ye girme uğruna, ABD'nin dostluğunu kazanmak adına verdiğimiz tavizler toplumsal barışımızı tehdit edecek boyutlara ulaşmıştır. Buna rağmen ABD bizi hasım ülke olarak görüyor AB ise bizi ambargoyla terbiye etmeye çalışıyor. Komşularımızla ilişkilerimiz bozulmuş bölgede yalnızlaştırılmışız.

Yerli emek ve üretimiz karşılığında senyoraj hakkını kullanamıyoruz. Borçlanmadan büyüyemiyoruz. Büyüdükçe borçlanıyoruz. En karlı, en stratejik ve en fazla istihdam sağlayan Cumhuriyetin kazanımı şirketlerimizi özelleştirme furyasında sattık ama borcumu azalmadı. Yabancı sermayenin gelmesi için verilen tavizler yerli üreticiyi rekabet edemez duruma getirdi. Ara sanayimiz, üreten değil yurt dışından alıp montaj edip satan firmalara dönüştü.

Osmanlı'nın son dönem yaşadığı kaderi yaşamak istemiyorsak sistemi değiştirmemiz şarttır. Bu borç sarmalından kurtulmak, borçlanmadan büyümek ve herkese iş ve aş vermek istiyorsak, Prof. Dr. Haydar Baş'ın tezini, "Milli Ekonomi Modelini" uygulamaya sokmamız kaçınılmazdır. Milli Ekonomi Modelini mevcut şartlarda hangi öncelikler sırasında hayata geçireceğimizi biz biliyoruz.

BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın liderliğinde biz bunu başarırız ve fakirliğin ülkemizde suç sayılmasını sağlarız. Bunda en ufak şüpheniz olmasın. Türkiye'yi Kâinat Devleti yapmak için BTP'ye bir dönem yeter.

Gelin el ele verelim Türkiye üzerinde hesabı olanların hesabını Prof. Dr. Haydar Baş'ın teziyle, Hüseyin Baş'ın liderliğiyle bozalım. Allah'ın verdiği ömrü, sadece ve yalnız ona kulluk yaparak onurlu hayat yaşayarak tamamlayalım.



 
Harun Kayacı / diğer yazıları
'Suça konu ihaleyi hatırlamıyorum'
'Siyasi yasak' davası ertelendi
'Herkes lütfen bu tavrımızı çok iyi bilsin'
CHP'de 'Saray' kavgası kızışıyor!
İmam nikahlı eş anneden şikayetçi oldu
7 aylık bebeğini yola bıraktı!
AKP'li belediyeden o görüntü hakkında açıklama
'Takdir halkımızındır'
Ankara'da konuşulan Akşener senaryosu
Hedefi 2028 mi?
Piyasalar merakla bekliyordu
TCMB faiz kararını açıkladı
İddia üzerine DMM'den açıklama geldi
Ehliyetlerine el konulmayacak!
Projeyi öğrenciler geliştirdi
8 şiddetindeki depreme dayanıklı
Özel'den 'Çorlu' kararı hakkında açıklama
'Siyasi sorumluluk unutulmamalı'
AK Partili meclis üyesinin dikkat çeken şovu
Başkanın önünde kendini yere attı
Irak'tan atılan adım hakkında MSB'den açıklama
PKK 'yasaklı örgüt' ilan edildi
Çorlu tren kazasının cezaları belli oldu
6 sene sonra karar açıklandı
İYİ Parti'de istifalar devam ediyor
Kongre öncesi üst düzey istifa
Şehirde göz gözü görmüyor
Çöl tozu İzmir'i teslim aldı
57. Alay Vefa Yürüyüşü düzenlendi
Her şey 109 yıl önceki gibi
'Suça konu ihaleyi hatırlamıyorum'
'Siyasi yasak' davası ertelendi
'Herkes lütfen bu tavrımızı çok iyi bilsin'
CHP'de 'Saray' kavgası kızışıyor!
İmam nikahlı eş anneden şikayetçi oldu
7 aylık bebeğini yola bıraktı!
AKP'li belediyeden o görüntü hakkında açıklama
'Takdir halkımızındır'
Ankara'da konuşulan Akşener senaryosu
Hedefi 2028 mi?
Piyasalar merakla bekliyordu
TCMB faiz kararını açıkladı
İddia üzerine DMM'den açıklama geldi
Ehliyetlerine el konulmayacak!
Projeyi öğrenciler geliştirdi
8 şiddetindeki depreme dayanıklı
Özel'den 'Çorlu' kararı hakkında açıklama
'Siyasi sorumluluk unutulmamalı'
AK Partili meclis üyesinin dikkat çeken şovu
Başkanın önünde kendini yere attı
Irak'tan atılan adım hakkında MSB'den açıklama
PKK 'yasaklı örgüt' ilan edildi
Çorlu tren kazasının cezaları belli oldu
6 sene sonra karar açıklandı
İYİ Parti'de istifalar devam ediyor
Kongre öncesi üst düzey istifa
Şehirde göz gözü görmüyor
Çöl tozu İzmir'i teslim aldı
57. Alay Vefa Yürüyüşü düzenlendi
Her şey 109 yıl önceki gibi
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.