Çağlayan'daki terör eyleminde sonra tartışmaya açılan konulardan biride "Özel Güvenlik" oldu. Özel Güvenlik kavramı 1980 yılında yaşanan bir banka soygunu ve şehit edilen Jandarma erlerinden sonra zamanın Genelkurmay Başkanı Kenan Evren tarafından gündeme getirildi. Kenan Evren o zamanlar, "Bankalar, kendi korunma tedbirlerini almalı, kendi koruma örgütlerini kurmalıdırlar. Polis kadar yetenekli ve yetkili özel korumacıları olmalıdır?" diyordu. Evren darbeciydi. Ama aynı mantıkla 2003 yılında tekrar karşılaştı ülkemiz. Daha başbakanlığının ilk yılında, "Benim polisim nöbet mi tutacak" diyen, günümüz Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın talimatıyla ÖGG kanunu hazırlandı ve 10 Haziran 2004 tarihinde 5188 sayılı ÖGG kanunu yasalaştı. Erdoğan bu kanunu niçin çıkartmıştı? Bu sektörü, çalışanlarını iyi bilen ve tanıyan biri olarak o günlerde de ifade etmiştim, "Erdoğan bu kanunla üç şeyi hedefliyor. Birincisi, ülke gençlerimiz işsiz ve yeni iktidar olan AKP için potansiyel tehlike. Bu tehlikeyi bertaraf etmek için bu sektör oluşturuldu. Gençler asgari ücretle kapılara dikilip, etkisiz elaman haline getirildi.İkinci olarak AKP'ye destek olan iş adamlarına ve iş adamı olacaklara yeni bir sektör kapısı açılacak, Özel Güvenlik kursları ve Özel Güvenlik ihaleleriyle bunlar ihya edilecek.Üçüncü olarak ise yandaş firma ve işe alınacak gençler arasında, iyi bir AKP gençlik yapılanması oluşturulacak. Bir nevi fedai ve alkışçı gençlik üretilecek. Geldiğimiz noktada bunların hemen hepsi gerçekleşti. 1 Milyondan fazla gencimiz iş bulurum, umuduyla Özel Güvenlik kurslarına gidip, iyi paralar verip, ÖGG kimliği almış vaziyette. Sektörde aktif olarak 300 binin üzerinde kişi çalışıyor. Ülke genelinde 1300 özel güvenlik şirketi ve 559 özel güvenlik eğitim kurumu faaliyet gösteriyor. TOBB'un 2014 yılı verilerine göre Özel Güvenlik sektörü 3 milyar dolarlık yani (eski parayla) 6.5 katrilyonluk bir pazar haline getirilmiş durumda.Bu büyük pazardan kim, ne kadar kazanıyor? Baştan söyleyeyim, en az kazanan gönüllü köleliği kabul eden Özel Güvenlikçi kardeşlerimdir. 8 saat, 10 saat kapılarda, kulübelerde, AVM'lerde vs. beklerler. Aldıkları ücret bin lira, 1300 lira arasıdır. Kaymak yiyenler ise Özel Güvenlik şirketleri ve kurslarıdır. Bugün nerde bir AKP'li belediye varsa o, belediyeye ait ÖGG ihaleleri hep aynı firmalara verilmiştir. Mesela Çağlayan'daki malum şirketi, İstanbul'un birçok noktasında ve Türkiye'nin birçok yerinde görürsünüz. Sahip veya sahiplerine, aldıkları ihalelere ve kimden, kaça aldıklarına, çalışanlara kaç TL verdiklerine bakarsanız, fotoğraf kendiliğinden dile gelir.Geldiğimiz noktada R.T Erdoğan'a el kaldırıp, indirecek 400 (şimdi rakamı biraz aşağıya çekti) kişi lazım. Artı Paralel yapıyla el ele başlattıkları bir "polis devleti" mantığına yeni bir boyut getirme planları da var. İşte Çağlayan'daki terör eyleminden sonra AKP ve Erdoğan her şıkkı da kendi lehlerine döndürme gayretinde. Dün, "benim, polisim nöbet tutmayacak" diyen Erdoğan, şimdi diyor ki; "Özel güvenlik teşkilatlarının gözden geçirilmesi lazım. Özel güvenlik kaldırılmalıdır." Diyor.Eee kaldırılınca 300 bin aktif çalışan ve 1 milyon sertifikalı kişi ne yapacak? Seçim öncesi bunlar yüz üstü bırakılamaz. Bunlara bir umut aşısı yapılması lazım? Nasıl? Artı bir eğitimle özel güvenlikçileri, polislik başta olmak üzere emniyetin değişik kadrolarında değerlendirilmesi? Yani seçim öncesi bir taşla 1 milyon kuş. Zaten Başbakan Davutoğlu'da bunu itiraf etti; "Özel güvenlik çalışanları mağdur edilmeden bu konuda bir düzenleme yapabiliriz" Unutmayın! Her şey seçime kadar? Sizin göreviniz yürütme! Ülkemiz devlet yapısı yasama, yürütme ve yardı diye üçe ayrılır. Hepsinin görev ve sorumlulukları bellidir. Hükümetin görevi "yürütmedir." Gerçi itiraf etmeliyim ki, 12 yıllık AKP hükümetleri "yürütme" görevinde çok başarılı oldular.Gerçi AKP hükümetlerine, "yürütme" görevi dar gelmiş olacak ki, yasama ve yargıya, diğer devlet kurumlarına müdahalelere her daim devam ettiler. Düşünsenize! Bir dava açılıyor. "Biz savcıyız" diyorlar. Maden faciası yaşanıyor. "gerekli hesabı soracağız." Bir cani yakalanıyor. "En ağır cezayı almasını sağlayacağız" diyor. Hukukla ilgili bir günde oluyor. "Ben, işi yargıya bırakmam. Cezayı kendim keserim" diyorlar. Şimdi seçim dönemi ve geçmişteki şaibeli, kedili birçok seçim bıraktık. Enerji Bakanı çıkıp, diyor ki, "Önümüzdeki seçimlerin güvenliği için gerekli tedbirleri aldık." Bu görev YSK'nın değil miydi?Hükümete diyeceğim! Sizin göreviniz "yürütme." Bu konuda başarılı olduğunuza da tüm milletimiz şahit. Siz, durmayın, yürütmeye devam edin."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Provokatör olmuşum! / 19.07.2025
- Ümmetçilik laf ile işi değil gönül işidir / 18.07.2025
- Suriye’ye barış, huzur yağıyor! / 17.07.2025
- TBMM, Sarayın iradesini mi temsil ediyor / 16.07.2025
- FETÖ yoktur, ABD’nin derin devleti vardır -2- / 15.07.2025
- FETÖ yoktur, ABD’nin derin devleti vardır -1- / 14.07.2025
- Diyanet’in 15 Temmuz hutbesi / 13.07.2025
- PKK, ‘ak’landı / 12.07.2025
- Küfrün karşısında bir tek İmam Hüseyin kalmıştı / 05.07.2025
- ‘Bana Hüseyin’den haber ver’ / 04.07.2025
- Ümmetçilik laf ile işi değil gönül işidir / 18.07.2025
- Suriye’ye barış, huzur yağıyor! / 17.07.2025
- TBMM, Sarayın iradesini mi temsil ediyor / 16.07.2025
- FETÖ yoktur, ABD’nin derin devleti vardır -2- / 15.07.2025
- FETÖ yoktur, ABD’nin derin devleti vardır -1- / 14.07.2025
- Diyanet’in 15 Temmuz hutbesi / 13.07.2025
- PKK, ‘ak’landı / 12.07.2025
- Küfrün karşısında bir tek İmam Hüseyin kalmıştı / 05.07.2025
- ‘Bana Hüseyin’den haber ver’ / 04.07.2025