Öyle değil mi? Ya da Esad gidince öyle olmayacak mıydı? 14 yıl bu millete, Esad'ın nasıl bir katil olduğunu anlatmadılar mı? Suriye'de akan kanın bedelini Esad'a kesmediler mi? Bizden başka herkes aynı nakaratı tekrarlamadı mı?
Biz ise yapmayın, dedik. Irak'ta, Libya'da oynanan oyunda yanlış safta durdunuz. Bari bu kez doğru safta durun, dedik.
Bizzat İsrail ve ABD'nin beslediği terör örgütleri, hapishanelerdeki idam mahkumları, ABD dincileri eliyle Suriye'de iç savaş başlatıldı. Esad, vatanını savunuyor, dedik.
Esad düşerse Mescid-i Aksa'da vahşet daha da artar. Filistin, Gazze yok edilir. İsrail, komşumuz olur, dedik.
İnanmadılar!
'Suriye'de, ne işimiz var' dedik. Kızdılar. 'Müslüman öldürmek kafir işidir, Müslüman Müslümana kılıç kaldırmaz, biz kardeşiz' hatırlatmalarını yaptık. Duymazdan geldiler.
Hatta ABD'li Profesör Jeffrey D. Sachs'ın: "Suriye'deki savaş rejimin baskısıyla başlamadı. Aksine eski ABD Başkanı Barack Obama'nın 2011 baharında Devlet Başkanı Beşşar Esad'ı devirme yönündeki doğrudan emriyle başladı…
600.000 kişinin öldürülmesinin sadece protestolar ve rejim baskısıyla açıklanamaz. Bu, kelimenin tam anlamıyla bir savaştı ve milyarlarca dolarlık fon ve silahlanma gerektiriyordu' sözlerini hatırlattık. Yok, anlamadılar.
Ve Esad devrildi
Ülkemizde zafer gösterileri yapılıyordu. AKP iktidarı çok mutluydu. Halep surlarının kenarına parke taşları ile asılan Türk Bayrağı ile fetih cümleleri kuruyorlardı.
Tek sevinen AKP ve yandaşları değildi. ABD mutluydu. En mutlusu ise İsrail idi. AB devletleri de.
Esad devrildiğinde İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, "tarihi bir gün" diyerek, bunun İsrail'in, Esad'ın destekçileri İran ve Lübnan'daki Hizbullah milislerine yönelik askeri saldırılarının bir sonucu olduğunu ifade etti.
Netanyahu, İsrail'in güvenliğini sağlamak için bölgedeki tampon bölgeleri ele geçirmeleri yönünde orduya talimat verdiğini söyledi.
İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi: "Bu geceden itibaren ana savaş cephesi Suriye'ye taşınacak. Suriye cephesinde savaşmaya başlayacağız. Kimsenin sınırlarımıza ulaşmasına izin vermeyeceğiz" diyerek Suriye işgali başladılar.
Bu ortak sevinçler, BTP lideri Hüseyin Baş'ın dikkatini çekmiş olmalı ki, 'Bizimkiler, Amerika ve İsrail'le aynı anda aynı şeye sevinmeyi nasıl başarıyorlar çok merak ediyorum' şeklinde bir vurgu yaptı.
Hatta ABD Başkanı Trump: 'Tebrikler, başka kimsenin iki bin yıldır yapamadığını yaptınız. Suriye'yi aldınız. Başka isimlerle ama aynı şey'.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Hayır, biz değildik".
Trump: "Ben biliyorum, sizdiniz".
Erdoğan: "Evet, belki de bizdik".
'Evet, belki de bizdik'
Ama İsrail, Suriye topraklarının % 20'sini işgal etti. Başkent Şam yakınlarına bayrağını dikti. Suriye'deki bütün hava üslerini, radarları, askeri, tesisleri kısaca tehdit olabilecek her şeyi yok etti.
Şimdi Suriye'de iç savaş yeniden alevleniyor ve İsrail yine vuruyor. Suriye'yi, biz aldıysak görevimiz sadece kınamak mı? Yok, biz almadıysak bu kadar şov kimin içindi?
Ümmet
Sayın Erdoğan; "Bizi ümmetçilik yapmakla suçlayanlara sadece şunu söylüyorum:
Türk milletindeniz, Hazreti Muhammed'in ümmetindeniz.
Biz sadece bugün değil, kalubeladan beri ümmetin sevdalısıyız, Fahri Kâinat Efendimizin âşığıyız.
Müslümanlar arasındaki tefrikanın, ayrılığın, gayrılığın son bulmasını savunmak utanılacak bir suç değil, şeref duyulacak imani bir duruştur.
Biz bundan onur duyuyoruz, iftihar ediyoruz.
Rabb'im bizlere son nefesimize kadar milletimizle birlikte tüm Müslümanlar için, İslam ümmeti için, hatta tüm insanlık için çalışmayı nasip eylesin."
Gazze, Filistin ve Suriye ispat bekliyor. Buyurun ümmetçiliğe…
Biz ise yapmayın, dedik. Irak'ta, Libya'da oynanan oyunda yanlış safta durdunuz. Bari bu kez doğru safta durun, dedik.
Bizzat İsrail ve ABD'nin beslediği terör örgütleri, hapishanelerdeki idam mahkumları, ABD dincileri eliyle Suriye'de iç savaş başlatıldı. Esad, vatanını savunuyor, dedik.
Esad düşerse Mescid-i Aksa'da vahşet daha da artar. Filistin, Gazze yok edilir. İsrail, komşumuz olur, dedik.
İnanmadılar!
'Suriye'de, ne işimiz var' dedik. Kızdılar. 'Müslüman öldürmek kafir işidir, Müslüman Müslümana kılıç kaldırmaz, biz kardeşiz' hatırlatmalarını yaptık. Duymazdan geldiler.
Hatta ABD'li Profesör Jeffrey D. Sachs'ın: "Suriye'deki savaş rejimin baskısıyla başlamadı. Aksine eski ABD Başkanı Barack Obama'nın 2011 baharında Devlet Başkanı Beşşar Esad'ı devirme yönündeki doğrudan emriyle başladı…
600.000 kişinin öldürülmesinin sadece protestolar ve rejim baskısıyla açıklanamaz. Bu, kelimenin tam anlamıyla bir savaştı ve milyarlarca dolarlık fon ve silahlanma gerektiriyordu' sözlerini hatırlattık. Yok, anlamadılar.
Ve Esad devrildi
Ülkemizde zafer gösterileri yapılıyordu. AKP iktidarı çok mutluydu. Halep surlarının kenarına parke taşları ile asılan Türk Bayrağı ile fetih cümleleri kuruyorlardı.
Tek sevinen AKP ve yandaşları değildi. ABD mutluydu. En mutlusu ise İsrail idi. AB devletleri de.
Esad devrildiğinde İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, "tarihi bir gün" diyerek, bunun İsrail'in, Esad'ın destekçileri İran ve Lübnan'daki Hizbullah milislerine yönelik askeri saldırılarının bir sonucu olduğunu ifade etti.
Netanyahu, İsrail'in güvenliğini sağlamak için bölgedeki tampon bölgeleri ele geçirmeleri yönünde orduya talimat verdiğini söyledi.
İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi: "Bu geceden itibaren ana savaş cephesi Suriye'ye taşınacak. Suriye cephesinde savaşmaya başlayacağız. Kimsenin sınırlarımıza ulaşmasına izin vermeyeceğiz" diyerek Suriye işgali başladılar.
Bu ortak sevinçler, BTP lideri Hüseyin Baş'ın dikkatini çekmiş olmalı ki, 'Bizimkiler, Amerika ve İsrail'le aynı anda aynı şeye sevinmeyi nasıl başarıyorlar çok merak ediyorum' şeklinde bir vurgu yaptı.
Hatta ABD Başkanı Trump: 'Tebrikler, başka kimsenin iki bin yıldır yapamadığını yaptınız. Suriye'yi aldınız. Başka isimlerle ama aynı şey'.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Hayır, biz değildik".
Trump: "Ben biliyorum, sizdiniz".
Erdoğan: "Evet, belki de bizdik".
'Evet, belki de bizdik'
Ama İsrail, Suriye topraklarının % 20'sini işgal etti. Başkent Şam yakınlarına bayrağını dikti. Suriye'deki bütün hava üslerini, radarları, askeri, tesisleri kısaca tehdit olabilecek her şeyi yok etti.
Şimdi Suriye'de iç savaş yeniden alevleniyor ve İsrail yine vuruyor. Suriye'yi, biz aldıysak görevimiz sadece kınamak mı? Yok, biz almadıysak bu kadar şov kimin içindi?
Ümmet
Sayın Erdoğan; "Bizi ümmetçilik yapmakla suçlayanlara sadece şunu söylüyorum:
Türk milletindeniz, Hazreti Muhammed'in ümmetindeniz.
Biz sadece bugün değil, kalubeladan beri ümmetin sevdalısıyız, Fahri Kâinat Efendimizin âşığıyız.
Müslümanlar arasındaki tefrikanın, ayrılığın, gayrılığın son bulmasını savunmak utanılacak bir suç değil, şeref duyulacak imani bir duruştur.
Biz bundan onur duyuyoruz, iftihar ediyoruz.
Rabb'im bizlere son nefesimize kadar milletimizle birlikte tüm Müslümanlar için, İslam ümmeti için, hatta tüm insanlık için çalışmayı nasip eylesin."
Gazze, Filistin ve Suriye ispat bekliyor. Buyurun ümmetçiliğe…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Provokatör olmuşum! / 19.07.2025
- Ümmetçilik laf ile işi değil gönül işidir / 18.07.2025
- Suriye’ye barış, huzur yağıyor! / 17.07.2025
- TBMM, Sarayın iradesini mi temsil ediyor / 16.07.2025
- FETÖ yoktur, ABD’nin derin devleti vardır -2- / 15.07.2025
- FETÖ yoktur, ABD’nin derin devleti vardır -1- / 14.07.2025
- Diyanet’in 15 Temmuz hutbesi / 13.07.2025
- PKK, ‘ak’landı / 12.07.2025
- Küfrün karşısında bir tek İmam Hüseyin kalmıştı / 05.07.2025
- ‘Bana Hüseyin’den haber ver’ / 04.07.2025
- Ümmetçilik laf ile işi değil gönül işidir / 18.07.2025
- Suriye’ye barış, huzur yağıyor! / 17.07.2025
- TBMM, Sarayın iradesini mi temsil ediyor / 16.07.2025
- FETÖ yoktur, ABD’nin derin devleti vardır -2- / 15.07.2025
- FETÖ yoktur, ABD’nin derin devleti vardır -1- / 14.07.2025
- Diyanet’in 15 Temmuz hutbesi / 13.07.2025
- PKK, ‘ak’landı / 12.07.2025
- Küfrün karşısında bir tek İmam Hüseyin kalmıştı / 05.07.2025
- ‘Bana Hüseyin’den haber ver’ / 04.07.2025