Malum günümüz gençlerinin içinde bulunduğu durumdan herkes şikayetçi.
Gençlerin hal ve tavırlarının her geçen gün kötüye gittiği sürekli şikayet konusu. Aslında bu serzenişler boşuna değil. Milli ve manevi değerlerinden uzak, nerede ne konuşacağını bilmeyen, hatta kelime haznesinin darlığı sebebiyle kullanacak kelime bulamayan bir gençlikle karşı karşıyayız.
İnancını, milli değerlerini bilmediği gibi öğrenmek çabasında bile olmayan, zamanını kendisine fayda sağlamayacak birçok meşgale ile harcayan gençlerimizin bu durumu geleceğe yönelik hepimizi endişeye sevk ediyor.
Bir toplu taşıma aracına bindiğinizde göze çarpan ilk manzara her birinin elinde telefon olan ve bütün dikkatini ona vermiş çok sayıda insan oluyor. Yolda yürürken bile elinde bir telefon sürekli onunla meşgul olan insanlar ve tabii ki özellikle de gençler her an karşımızda. Elindeki telefona sıkı sıkıya gömülmüş bir kişinin zaman zaman kaldırımdaki bir ağaca, bir elektrik direğine veya başka bir yere çarpması da işten bile değil.
Ben bu durumun gayri ihtiyari geliştiğini düşünmüyorum. Kendisini bu kadar esaret altına gençlerimizin üzerine kurgulan çok ciddi hesaplar olduğu kanaatindeyim.
Milletimizin geleceğinin teminatı olması gereken gençlerimizin vurdumduymaz tavırları, kendilerini ilmen ve fikren yetiştirmek yerine hayatlarını boş bir halde yaşamaları, her geçen gün milli ve manevi değerlerinden uzaklaşarak birer serseri mayına dönüşmeleri gerçekten üzerinde konuşulması ve acilen çözüm üretilmesi gereken en önemli hususlardan biridir.
Geçtiğimiz günlerde İcmal Gençlik Derneği Ankara Şubesi'nin düzenlediği "Gençlik Ne Durumda?" konulu bir seminerde kendisi de Ankara Üniversitesi öğrencisi olan Burak Karataşoğlu'nun, "gençler yaptıkları edepsizliği 'özgüven' olarak ortaya koyuyor" tespiti durum tespiti açısından son derece önemli.
Evet, gerçekten de bugün öğrencilerin okulda öğretmenine karşı yaptığı kötü bir davranış onun özgüveninin yüksekliği olarak karşımıza çıkıyor. Söylediği sözler, yaptığı davranışlar zaman zaman aileler tarafından da sanki bir marifetmiş gibi karşılanmıyor mu?
Hâlbuki çocuğumuzun kapıldığı girdap onu içine çekiyor. Yaptığı yanlış davranış ve sözler üst üste yığılarak bir duvar örüyor. Bu da onu bir felakete sürüklüyor.
Bu arada yukarıda bir üniversite öğrencisinin verdiği seminer esnasında yaptığı tespitle ilgili şunu da söylemek lazım. Her türlü olumsuz şartların artmasına ve gençlerimizi kuşatmasına rağmen, bu kuşatmayı yaran, istikamet üzere hayatını şekillendiren ve özlü sözlerle kendini ifade edebilen gençlerde var.
Bu noktada, 'Gençlik büyük bir nimettir' sözüyle hepimize rehber olan Prof. Dr. Haydar Baş Hocamıza da teşekkürlerimi sunuyorum. Çünkü İcmal Gençlik, O'nun fikriyatı ile filizlenen, şekillenen ve hepimizin özlediği ve aradığı genç modelini bizlere sunuyor.
Geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin içine düşürüldüğü badireden çıkmaları, anne babalara düşen görevler konusuna bir sonraki yazımda devam edeceğim.
- Atatürk olmasaydı! / 22.09.2023
- Dikkat! Konu Anayasa / 15.09.2023
- Sohbet ‘spaces’ odası izlenimleri / 08.09.2023
- Hatırlıyor musunuz? / 01.09.2023
- Haydar Baş olmak / 14.04.2023
- Kitap, ama hangi kitap? / 15.01.2022
- Bırakın gençler konuşsun… / 08.01.2022
- Gözlerdeki ışıltı / 01.01.2022
- Eserinizle gurur duyabiliyor musunuz? / 29.11.2021