Ekranlarda boy gösteren ruhları satılmış sözde ekonomist ünvanlı ajanları dinlemeyin.
Ekonomi bilimi aslında bize dayatıldığı kadar anlaşılmaz ve karmaşık değildir.
Her şey küresel çetelerin varlıklarını sürekli artırma ve devam ettirme idealine uygun tasarlandığı için, sade vatandaşların ekonominin gerçeklerine dair çok az bilgi sahibi olması istenilmiştir.
İşte sırf bu yüzden olacak ki, ürettikleri küresel yalan kavramlarla insanlığın zihin dünyalarını daima işgal altında tutmayı başarmışlardır.
Bu yalanların en büyüğünü konu edindik.
"Para basarsan enflasyon olur"
Bir kere kapitalist sistem para dediğimiz değer kavramını, hiçbir zaman olması gerektiği gibi tanımlayamamıştır, bu bir.
Para onlara göre sadece mübadele ve tasarruf aracıdır.
Kaldı ki bu tanımlar doğru olsa bile, sistemin sağlıksız ve sakat oluşu nedeniyle, tanım kendiliğinden kadük sayılmış olur.
Ayrıca paranın tanımını yaparken izlenmiş olan tarihsel süreçler ve çarpık referanslar, hiçbir zaman karar alıcıları doğru yola iletmeye yetmemiştir.
Çünkü tüm insanlığı ve hatta yaşadığımız gezegeni çok yakından ilgilendiren böylesine ehemmiyetli bir konu, ancak yüksek uygarlıklara erişmiş insanlarca en doğru bir şekilde ele alınabilirdi.
Tarihte ilk ve en yüksek medeniyetlere sahip olan milletin Türk milleti olduğu bilimsel gerçekliğinden hareket ettiğimizde ise, konu çok daha net ve somut bir hal almaya başlayacaktır.
Para mevzuuna dair kapitalist dünya ve seçkinler gurubu, özelliklede 1.500'lü yıllardan sonra dünyayı tam bir dezenformasyon bombardımanına tutmuşlardır.
Tekrar konumuza dönecek olursak, para basarsan enflasyon olur şeklindeki yaklaşım tarzı, asla bilimsel gerçeklerle uyuşmamaktadır.
Öncelikle sorun paranın basılmasından ziyade, hangi sistemde ne kadar basılıp basılmayacağı konusunun tam olarak bilinememesinden kaynaklanmaktadır.
Kapitalist sistemde para azda basılsa çokta basılsa, var olan sorunu ortadan kaldırmaya yetmeyecektir.
Çünkü bu sistemin varlığı gereği basılan para, maliyetli paradır ve doğası gereği enflasyona davetiye çıkartır.
Bu sistemin mübadele ve tasarruf aracı olarak tarif ettiği para, daha ilk anından itibaren maliyetli olması dolayısıyla enflasyon denilen fiyat artışlarının önüne bir türlü geçilememiştir.
Bu nedenle siz emekli maaşlarını mesela 10 bin TL değil de 5 bin TL olarak belirleseniz, yine de enflasyonu önleyemezsiniz.
Çünkü burada sorun, emekli maaşlarının 10 veya 30 olması değildir.
Aslında belli kesimlerin astronomik oranlarda paralar kazanması da değildir.
Sorunun asıl kaynağı paranın basılmasından değil, sistemin bizzat özünden kaynaklanmaktadır.
Ülke ekonomisi kumarhaneye çevrilmiş haldedir ve hiçbir bilimsel politik uygulama söz konusu değildir.
Serbest döviz kuru, yüksek faiz, borsa manipülasyonları ve dahası.
Bugün mevcut sisteme dair yapılacak hiçbir tamirat ve tadilat, asla bir işe yaramayacaktır.
Bu sistemin kuramcıları dünyaya adaleti değil, zülüm ve vahşeti getirmişlerdir.
Bizim medeniyetimizde 'veren el, alan elden hayırlıdır' gibi kavramlar vardır.
Oysa batı dünyasında ve kapitalist sistemde herkes, küçük bir azınlığın kölesidir.
İşte tarih boyunca insanlığa dayatılan bu zülüm sistemini tüm kavram ve kurallarıyla tarihin çöp sepetine atan isim, Prof. Dr. Haydar Baş Bey olmuştur.
İktisadi sahada insanlık tarihinin en büyük inkılabı olarak bilinen tezin adı, "Milli Ekonomi Modeli"dir.
Bu sistemde yer alan tüm başlıklar ve içerikler, baştan sona Haydar Baş'a ait orijinal görüşler ve özgün buluşlardır.
Bu teze göre para; mübadele aracı, tasarruf aracı ve emek ve üretimin karşılığı olarak ele alınmıştır.
Para bu özgün yaklaşımla birlikte tarihinde ilk kez özgürlüğüne kavuşmuştur.
Bu insanlık tarihinin en büyük buluşudur.
Bu tanımda yerini bulan milli paraların basılması ve piyasalara sürülmesi ile tek bir kuruşluk enflasyon olmayacaktır.
Çünkü basılan para, maliyetsizdir.
"MEM" formülleriyle emisyonu genişletme anlayışı, ekonominin çarklarının dönmesi için mutlaka olması gereken bir uygulamadır.
Piyasaya sürülecek olan maliyetsiz para, tüketim sınıfının eline geçmiş olacağından dolayı, piyasalarda dolaşım hızına göre ekstra bir işlem hacmi olanağı yaratacaktır.
Herkesin kolayca ulaşabileceği paranın, inanılmaz ve mucizevi bir başka özelliği daha devreye girecektir.
Paranın tahrik unsuru olma özelliği.
Bu husus kapitalist sistemde ve bilimum diğer teorilerin hiç birisinde yer almaz.
Atıl durumda olduğu halde ortaya çıkarılmasıyla milli gelire ve ülke kalkınmasına çok büyük katkılar sunması beklenen bireysel kabiliyet sahibi insanların varlığı ile ekonomiye olağanüstü katma değer sağlanmış olur.
Devrim niteliğindeki bu görüş ve formüller, sadece Prof. Dr. Haydar Baş'ın "MEM" sisteminde yer almaktadır.
Son söz:
Öyle bir gün ve dönem gelecek ki, bu sistemi uygulamaktan imtina eden siyasetçilere ve üzerini örten akademisyenlere, bu millet lanet okunacaktır.
Dua alan olmak veya lanet edilen olmak bir kader değil, tercih meselesidir.
- Suriye için tek çözüm: Atatürk modeli / 16.03.2025
- 1929 Dünya Ekonomik Buhranı ve devletçilik kavramı / 11.03.2025
- Unutmayın beyler, bu devleti Atatürk kurdu! / 10.03.2025
- Siyaset meleklerin cinsiyetini tartışıyor! / 09.03.2025
- Tebrikler Öcalan! / 04.03.2025
- ‘Türk’ ne demektir? / 03.03.2025
- Yıldızların sunduğu sonsuz kaynak / 01.03.2025
- Tutuklayın, partiyi kapatın! / 28.02.2025
- Adalet yoksa devlet de yok olur! / 27.02.2025