Sevgili dostlarım…
Bir ülke için MB ne anlam ifade ediyor acaba bunu bilen kaç kişi var sizce?
Merkez Bankası ilk olarak 3 Ekim 1931 tarihinde faaliyetlerine başlamıştır.
Ulu önderimiz Atatürk, Merkez Bankasını kurtuluş savaşından sonra 'tam bağımsız bir ülke' olmanın alameti olarak kurmuştur.
Bir ülkenin tam bağımsız olmasının en önemli nişanelerinden birisi olan MB, kendi milli parasını basmak ve piyasaları sağlıklı bir şekilde yönetmek için kurulmuştur.
Bir ülkede para basma hakkı sadece, Merkez Bankasına ait bir kanuni haktır.
Milletinin refahı ve huzuru için Merkez Bankası'nın böyle bir faaliyette bulunması, varlığının doğası gereğidir.
Bağımsız bir ülkenin MB, milli kaynakların devreye girebilmesi için mutlaka senyoraj hakkını kullanmalıdır.
Emek ve üretimin karşılığı olan milli paranın dış etki ve etkenlerden bağımsız kalarak basılması, aynı şekilde MB eliyle ve sıfır maliyetlerle gerçekleşmelidir.
Hazine'nin ihtiyaç duyduğu tüm mali ve finansal kaynak aktarımı işlevi, milli kaynaklar esas alınarak ve milli paraların devreye konulması koşuluyla, tek kuruş borçlanmadan yine MB tarafından sağlanmalıdır.
Tam bağımsız bir ülkede bir Merkez Bankası tarafından tüm bu işlemlerin gerçekleşebilmesi, milli siyaset olgusunun yerleşmesi ve aynı şekilde milli bir iktidarın işbaşında olması ile mümkündür.
Oysa bizim Merkez Bankamız, bugün gayri milli projelerin emellerine göre faaliyetlerini dizayn etmektedir.
Atatürk'ün İzmir İktisat Kongresi ile hayata geçirmeye çalıştığı ve en büyük hayali olan 'Tam bağımsız bir Türkiye'nin inşası, elbette ki bugün uyguladığımız kapitalist sistemle mümkün olamayacaktır.
Bakınız 2001 yılında Derviş yasaları olarak bilinen IMF talimatlarıyla, Merkez Bankası nasıl küresel finans çetelerinin uydusu ve oyuncağı haline getirilmiştir.
Değiştirilen MB yasaları:
Madde 56- (25/4/2001 tarihli ve 4651 sayılı Kanun ile değiştirilen şekli)
Banka, Hazine ile kamu kurum ve kuruluşlarına avans veremez ve kredi açamaz, Hazine ile kamu kurum ve kuruluşlarının ihraç ettiği borçlanma araçlarını birincil piyasadan satın alamaz.
Banka, bu Kanunla yetki verilen işlemler dışında avans veremez ve kredi açamaz, vereceği avans ve açacağı kredi teminatsız veya karşılıksız olamaz, her ne şekilde olursa olsun kefil olamaz ve doğrudan kendisi ile ilgili işlemler dışında teminat veremez.
Deniliyor ki; MB hiçbir surette birinci elden Hazine veya kamu bankalarına ve hatta kurumlarına parasal destekte bulunamaz.
Bunu ancak ikincil eller tarafından, yani özel bankalar aracılığı ile yapabilirler.
Peki neden?
IMF ve Dünya Bankası öyle emrettiği için.
Başka…
Seni iktidara getiren küresel finans odakları öyle istediği için.
Ya bu dediklerimizi yaparsın veya yapanları buluruz dedikleri için.
Oysa bağımsız bir ülkede bir MB, piyasalara istediği zaman ve miktarlarda ve milli imkanlarını kullanarak kolaylıkla müdahalede bulunabilmelidir.
Bağımsız bir ülkede MB, bir kamu kurumu olan Hazine'ye doğrudan parasal destekte bulunurken, hiçbir dış etki veya başkaca dinamiklerin ne dediğine veya düşündüğüne bakmaz.
2001 öncesinde şu veya bu şekilde devam ettirilen avans uygulamasının kaldırılması, MB'nin Türk milleti için faaliyet göstermediğinin çok açık delilidir.
Bu doğrudan doruya Anayasal suçtur!
Bugün faizler yüzde 50'ler seviyesinde ise bunun tek sorumlusu elbette ki sadece MB yetkilileri değil, bizzat hükümetin kendisidir.
Devlet, milleti için vardır!
Millet ise, hak-hukuk adalet aramak için meydanlara duçar olmuş haldedir.
Bugün dünyada uygulanmakta olan mevcut tüm sistemler iflas etmiştir.
Dünyada yükselen trend, milli paralarla yapılmaya başlanan ticaret anlayışıdır.
Milli paralarla ticaret kavramı, ilk kez Prof. Dr. Haydar Baş tarafından 2005 yılında dünyaya bir tezle deklare edilmiş ve patenti alınmıştır.
Yukarıda sadece MB açısından ekonomide oluşturulan derin tahribatların yanı sıra, çok daha geniş boyutlu bir çöküş söz konusudur.
Haydar Baş tarafından 10 uluslararası kongre ile dünyaya deklare edilen "Milli Ekonomi Modeli" tezi sadece Türkiye açısından değil, tüm dünya ekonomileri açısından bir çözüm ve kurtuluş umudu taşımaktadır.
Şimdi en kritik soru şudur:
Muhtemel bir erken seçimde iktidar olmasına kesin gözüyle bakılan 'Türkiye ittifakı'nın dominant partisi CHP, bu modele sahip çıkabilecek mi?
CHP lideri Özgür Özel'in meydanlarda hak-hukuk adalet arayan milyonlara, bundan böyle umut olarak bir sistemden bahsetmesi gerekmez mi?
Milyonların istediği şey, sadece Erdoğan'ın iktidardan gitmesi midir?
O gitti sen geldin neyi değiştireceksin?
"Kurtuluş yok tek başına. Ya hep beraber, ya hiç birimiz" demiyor musun Sn. Özgür Özel.
Kurtuluş, "Milli Ekonomi Modeli'nin hayata geçirilmesidir.
O zaman İngiltere'ye umut bağlamana gerek kalmaz!
Zaten diğerleri ABD' ye tam bir bağlılık yemini ettiği için Türkiye batırılmıştır.
Sakın ha! Atatürk'ün partisiyim dediğin halde bu hataya sen düşme.
Milli olan partilerin tamamını "Türkiye ittifakı" şemsiyesi altına al ve şimdiden ekonomi kurullarını oluşturarak çalıştaylara başla.
Ekonomi konusunda seni en çok rahatlatacak olan parti, BTP'dir.
BTP'nin elinde Türkiye'yi kimseye tek kuruş borçlanmadan dünya lideri yapacak bir ilmi tez var.
O bakımdan Hüseyin Baş'la en son değil, ilk olarak görüşmende fayda var.
Bir ülke için MB ne anlam ifade ediyor acaba bunu bilen kaç kişi var sizce?
Merkez Bankası ilk olarak 3 Ekim 1931 tarihinde faaliyetlerine başlamıştır.
Ulu önderimiz Atatürk, Merkez Bankasını kurtuluş savaşından sonra 'tam bağımsız bir ülke' olmanın alameti olarak kurmuştur.
Bir ülkenin tam bağımsız olmasının en önemli nişanelerinden birisi olan MB, kendi milli parasını basmak ve piyasaları sağlıklı bir şekilde yönetmek için kurulmuştur.
Bir ülkede para basma hakkı sadece, Merkez Bankasına ait bir kanuni haktır.
Milletinin refahı ve huzuru için Merkez Bankası'nın böyle bir faaliyette bulunması, varlığının doğası gereğidir.
Bağımsız bir ülkenin MB, milli kaynakların devreye girebilmesi için mutlaka senyoraj hakkını kullanmalıdır.
Emek ve üretimin karşılığı olan milli paranın dış etki ve etkenlerden bağımsız kalarak basılması, aynı şekilde MB eliyle ve sıfır maliyetlerle gerçekleşmelidir.
Hazine'nin ihtiyaç duyduğu tüm mali ve finansal kaynak aktarımı işlevi, milli kaynaklar esas alınarak ve milli paraların devreye konulması koşuluyla, tek kuruş borçlanmadan yine MB tarafından sağlanmalıdır.
Tam bağımsız bir ülkede bir Merkez Bankası tarafından tüm bu işlemlerin gerçekleşebilmesi, milli siyaset olgusunun yerleşmesi ve aynı şekilde milli bir iktidarın işbaşında olması ile mümkündür.
Oysa bizim Merkez Bankamız, bugün gayri milli projelerin emellerine göre faaliyetlerini dizayn etmektedir.
Atatürk'ün İzmir İktisat Kongresi ile hayata geçirmeye çalıştığı ve en büyük hayali olan 'Tam bağımsız bir Türkiye'nin inşası, elbette ki bugün uyguladığımız kapitalist sistemle mümkün olamayacaktır.
Bakınız 2001 yılında Derviş yasaları olarak bilinen IMF talimatlarıyla, Merkez Bankası nasıl küresel finans çetelerinin uydusu ve oyuncağı haline getirilmiştir.
Değiştirilen MB yasaları:
Madde 56- (25/4/2001 tarihli ve 4651 sayılı Kanun ile değiştirilen şekli)
Banka, Hazine ile kamu kurum ve kuruluşlarına avans veremez ve kredi açamaz, Hazine ile kamu kurum ve kuruluşlarının ihraç ettiği borçlanma araçlarını birincil piyasadan satın alamaz.
Banka, bu Kanunla yetki verilen işlemler dışında avans veremez ve kredi açamaz, vereceği avans ve açacağı kredi teminatsız veya karşılıksız olamaz, her ne şekilde olursa olsun kefil olamaz ve doğrudan kendisi ile ilgili işlemler dışında teminat veremez.
Deniliyor ki; MB hiçbir surette birinci elden Hazine veya kamu bankalarına ve hatta kurumlarına parasal destekte bulunamaz.
Bunu ancak ikincil eller tarafından, yani özel bankalar aracılığı ile yapabilirler.
Peki neden?
IMF ve Dünya Bankası öyle emrettiği için.
Başka…
Seni iktidara getiren küresel finans odakları öyle istediği için.
Ya bu dediklerimizi yaparsın veya yapanları buluruz dedikleri için.
Oysa bağımsız bir ülkede bir MB, piyasalara istediği zaman ve miktarlarda ve milli imkanlarını kullanarak kolaylıkla müdahalede bulunabilmelidir.
Bağımsız bir ülkede MB, bir kamu kurumu olan Hazine'ye doğrudan parasal destekte bulunurken, hiçbir dış etki veya başkaca dinamiklerin ne dediğine veya düşündüğüne bakmaz.
2001 öncesinde şu veya bu şekilde devam ettirilen avans uygulamasının kaldırılması, MB'nin Türk milleti için faaliyet göstermediğinin çok açık delilidir.
Bu doğrudan doruya Anayasal suçtur!
Bugün faizler yüzde 50'ler seviyesinde ise bunun tek sorumlusu elbette ki sadece MB yetkilileri değil, bizzat hükümetin kendisidir.
Devlet, milleti için vardır!
Millet ise, hak-hukuk adalet aramak için meydanlara duçar olmuş haldedir.
Bugün dünyada uygulanmakta olan mevcut tüm sistemler iflas etmiştir.
Dünyada yükselen trend, milli paralarla yapılmaya başlanan ticaret anlayışıdır.
Milli paralarla ticaret kavramı, ilk kez Prof. Dr. Haydar Baş tarafından 2005 yılında dünyaya bir tezle deklare edilmiş ve patenti alınmıştır.
Yukarıda sadece MB açısından ekonomide oluşturulan derin tahribatların yanı sıra, çok daha geniş boyutlu bir çöküş söz konusudur.
Haydar Baş tarafından 10 uluslararası kongre ile dünyaya deklare edilen "Milli Ekonomi Modeli" tezi sadece Türkiye açısından değil, tüm dünya ekonomileri açısından bir çözüm ve kurtuluş umudu taşımaktadır.
Şimdi en kritik soru şudur:
Muhtemel bir erken seçimde iktidar olmasına kesin gözüyle bakılan 'Türkiye ittifakı'nın dominant partisi CHP, bu modele sahip çıkabilecek mi?
CHP lideri Özgür Özel'in meydanlarda hak-hukuk adalet arayan milyonlara, bundan böyle umut olarak bir sistemden bahsetmesi gerekmez mi?
Milyonların istediği şey, sadece Erdoğan'ın iktidardan gitmesi midir?
O gitti sen geldin neyi değiştireceksin?
"Kurtuluş yok tek başına. Ya hep beraber, ya hiç birimiz" demiyor musun Sn. Özgür Özel.
Kurtuluş, "Milli Ekonomi Modeli'nin hayata geçirilmesidir.
O zaman İngiltere'ye umut bağlamana gerek kalmaz!
Zaten diğerleri ABD' ye tam bir bağlılık yemini ettiği için Türkiye batırılmıştır.
Sakın ha! Atatürk'ün partisiyim dediğin halde bu hataya sen düşme.
Milli olan partilerin tamamını "Türkiye ittifakı" şemsiyesi altına al ve şimdiden ekonomi kurullarını oluşturarak çalıştaylara başla.
Ekonomi konusunda seni en çok rahatlatacak olan parti, BTP'dir.
BTP'nin elinde Türkiye'yi kimseye tek kuruş borçlanmadan dünya lideri yapacak bir ilmi tez var.
O bakımdan Hüseyin Baş'la en son değil, ilk olarak görüşmende fayda var.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hacı Gaydan / diğer yazıları
- Türkiye ittifakı kurulsun / 05.05.2025
- Kıbrıs Türkiye’ye katılmalıdır / 04.05.2025
- Şehitlere sor süreci / 30.04.2025
- Kapitalist sistem seni de yutar Mehmet Şimşek / 28.04.2025
- İstanbul’un nüfusu beka sorunu olmuştur! / 27.04.2025
- Türk olduğumuzu hatırlayalım! / 24.04.2025
- Mevzu Türk milletidir / 23.04.2025
- Çok pis kokular geliyor! / 21.04.2025
- Cumhurbaşkanı Erdoğan’a açık çağrı / 20.04.2025
- “Kürt sorunu vardır” diyen ajandır! / 17.04.2025
- Kıbrıs Türkiye’ye katılmalıdır / 04.05.2025
- Şehitlere sor süreci / 30.04.2025
- Kapitalist sistem seni de yutar Mehmet Şimşek / 28.04.2025
- İstanbul’un nüfusu beka sorunu olmuştur! / 27.04.2025
- Türk olduğumuzu hatırlayalım! / 24.04.2025
- Mevzu Türk milletidir / 23.04.2025
- Çok pis kokular geliyor! / 21.04.2025
- Cumhurbaşkanı Erdoğan’a açık çağrı / 20.04.2025
- “Kürt sorunu vardır” diyen ajandır! / 17.04.2025